Adı kamuoyunda sık sık mafyatik ilişkiler ile birlikte anılan minik partinin lideri Bahçeli: “Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı...

Adı kamuoyunda sık sık mafyatik ilişkiler ile birlikte anılan minik partinin lideri Bahçeli: “Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı meşrudur, hukukidir, anayasaldır, ahlakidir” Demiş…

Vallahi eğer bu sözleri inanarak söylemişse AKP’yi AKP’den, Erdoğan’ı Erdoğan’dan fazla savunmayı kendine iş edinmiş bu politikacının anayasayı açıp okumadığı belli demektir.

Anayasa hükmü son derecede açık “bir kişi iki kereden fazla cumhurbaşkanı olamaz” diyor.

Bir derdi varsa derdini gidip bu anayasayı yazan ve yazarken de bence bilinçli olarak Recep beye yönelik bir tasfiye operasyonuna imza atan ekibe anlatmalı, o ekibin ilişkilerini sorgulamalıdır.

Hatırlatayım: Anayasa değişikliklerini hazırlayan, AK Parti milletvekili Mustafa Şentop ‘un başında olduğu komisyonun çalışmaları, Aralık 2016’da, başlamıştı. 25 üyesi bulunan Meclis Anayasa komisyonunda AKP ve MHP’nin komisyondaki toplam üye sayısı 17 kişi idi. En nihayetinde bu günkü sistemi bu arkadaşlar inşa etti ve Erdoğan’ın üçüncü bir dönem adaylık olasılığını da bu arkadaşlar ortadan kaldırdı değil mi?

Bahçeli konuşmasında Erdoğan’ın 3. Kere adaylığını tartışmaya açanları ‘milli irade dolandırıcıları’ olarak nitelemiş ve “Tespitimiz zillet ittifakının kaosa oynadığı yönündedir” ithamında bulunmuş. Bir üst paragrafta da anlattım Erdoğan’ın üçüncü kere adaylığını tartışmaya açan bu metni yazan anayasa komisyonu üyeleridir Bahçeli illaki de birine kızacaksa önce gitsin onlara kızsın, anayasanın açık hükmünü savunanlara değil!

Ayrıca sanırım Bahçeli asıl kaosun anayasa hükmüne yüzde yüz aykırı olan gayri meşru bir adaylık peşinde koşmanın, gayri meşru bir adaylığı dayatmanın yaratacağı kaosu idrak edemiyor.

Neden bilmem ama Bahçeli konuşmalarında gerçekten de bırakın siyasi nezaketi terbiye sınırlarını dahi zorlayan, bin bir aşağılama ve itham içeren iğrenç bir dili devamlı olarak kullanıyor. Aynı dili taşıyan konuşmasının devamında “Be hey gafiller, be hey densizler, be hey demokrasi muhalifleri Sayın Erdoğan’ın adaylığından bu kadar mı korkuyorsunuz?” sorusunu da yöneltmiş…

Sanırım bu ülkede korku konusunda konuşabilecek son politikacı Bahçeli’dir…

Madem korkmaktan bahsetti buradan kendisine sorayım:

Neden korktun da Sinan Ateş’in cenazesine katılmadın?

Neden korktun da Sinan Ateş’in ailesine bir taziye ziyaretinde bile bulunmadın?

Neden korktun da Sinan Ateş için bir başsağlığı mesajı bile yayınlamadın?

Neden korkuyorsun ki bu vahşi cinayeti suskunlukla seyrediyor, konuyu hatta konuyu bırak merhumun adını bile anmıyorsun?

Ha bu korku meselesi de yeni değildir bakın:

Kendisi 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimlerde AKP’nin tek başına iktidar olabilecek koltuk sayısına ulaşamaması noktasında önüne çıkan iktidar fırsatını değerlendirmemiş, koalisyona girmekten, bir koalisyon hükümetinin ortağı olmaktan, sorumluluk üstlenmekten de korkmuştur.

Dahası Bahçeli, o dönemde CHP’nin koalisyon ve başbakanlık teklifini de reddetmiş, başbakan olmaktan da korkmuştur.

2015 yılında bir koalisyon hükümeti kurulamayınca anayasal olarak kurulması gereklilik olan seçim hükümetine katılmaktan ve bakan vermekten bile korkmuştur.

Günümüze gelince önümüzde 2023 seçimleri var kendisi bir partinin genel başkanı, parti teşkilatı var, ülkü ocakları var, var da var değil mi?

Peki, kendisi neden Cumhurbaşkanı adayı olmaktan korkuyor?

Neden başka bir partinin başını aday göstermekten başka bir şey yapmıyor?

Bahçeli’nin korkuları ile ilgili daha birçok olay sayabilirim, lakin yukarıdaki birkaç paragraftan da görülebileceği üzere gerçekten de bu ülkede korku ile başkalarını itham edebilecek son politikacı Bahçelidir…