Herkes biliyor; asgari ücret 17 bin 2 lira 12 kuruş…
En düşük emekli maaşı 10 bin lira…
Açlık sınırı 19 bin 890 lira…
Yoksulluk sınırı 58 bin 206 lira…
Fıkra bu kadar!
Yahu bu nasıl bir vicdansızlık?
Bu nasıl bir acımasızlık?
Bu nasıl bir izansızlık?
Emeği ile çalışan, eve ekmek götürmeye uğraşan insanları açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm etmek hakka, hukuka ve adalete sığar mı?
Emeği ile çalışmış, yasalara uyup primini falan günü gününe ödemiş, süresini tamamlayarak ya da malulen emekli olmuş insanları ihtiyarlıklarında yoksulluğa sürüklemek, çoluk çocuğun eline baktırmak, namerde muhtaç etmek, biçare bırakmak hakka, hukuka ve adalete sığar mı?
Bakın bu soruları iktidara sorduğumuz açık!
Açık da bu soruları her gündeme getirdiğimizde sağır saray duvarları ile konuşur gibi oluyor duymazdan geliniyoruz…
Dahası şimdilerde birde iktidar mensupları çıkmış enflasyonun sebebini emekçi ve emekli olarak gösterip bugün yaşanan bu yoksulluk, yoksunluk ve adaletsizliğin günahını onların sırtına yüklemeye çalışıyorlar ki bu hiçbir şekilde kabul edilemez!
Bakın dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde emekçiler de emekliler de Türkiye’deki emekçi ve emeklilerden misli misli fazla maaş alıyorlar değil mi?
Peki, onların ülkesinde neden ciddi bir enflasyon yok?
O ülkeler bunca yüksek maaşa rağmen nasıl üretim ve ihracat şampiyonu oluyorlar?
Nasıl ihracat yapıyorlar?
Türkiye’de ücretler aşırı miktarda düşük, üretim özellikle de nitelikli üretim kendi kendimize bile yetmiyor ve ihracatta da başarılı değiliz!
Demek ki etken ücretlerin düşüklüğü ya da yüksekliği falan değil sorunu artık bambaşka bir yerde aramamız gerekmiyor mu?
Bence eksik iki temel noktada:
1- Türkiye üretim yapmak için uygun bir ekonomik iklime sahip değil, ekonomi kötü yönetiliyor.
2- Türkiye’de nitelikli yani katma değeri yüksek üretim yapabilecek nitelikte işveren eksikliği var.
Dikkat ederseniz bu iki temel neden arasında emekçiler ile ilgili herhangi bir konu bulunmuyor.
Ben dünyanın birçok ülkesinde birçok milletten emekçi ile çalıştım emin olun Türk emekçisinin üretim gücü ve iş bilinci hemen hemen tüm diğerlerinden çok daha yüksektir.
Türk emekçileri Almanya’da çalışıyor destan yazıyor, Almanya kalkınıyor…
Türk emekçileri Fransa’da çalışıyor destan yazıyor, Fransa kalkınıyor…
Türk emekçileri Hollanda’da çalışıyor destan yazıyor, Hollanda kalkınıyor…
Peki, ne oluyor da aynı emekçi anavatanı Türkiye’de çalışınca ne kendi kazanıyor ve ne de ülke kalkınıyor?
Emekçi aynı değişen ama iki şey var biri işveren diğer ülke değil mi?
Bu noktada ülkedeki enflasyon, üretim düşüklüğü ve ekonomik krizi gibi ekonomik olaylarda bir sorumlu aramak gerekiyorsa en son sorumlu tutacağımız kişiler emekçiler ve emekliler olmalıdır değil mi?
Peki, mademki sorumlu değiller yük niye onların sırtına kalıyor?
Krizin ceremesini neden hep emekliler ve emekçiler çekiyor?