YÜREĞİMİN YAMALARI, Zülfü Canan Horoz’un “Kuytu Yayınları” tarafından yayınlanan şiir kitabı. Kitabın içine girdiğinizde, her şiirin...

YÜREĞİMİN YAMALARI, Zülfü Canan Horoz’un “Kuytu Yayınları” tarafından yayınlanan şiir kitabı. Kitabın içine girdiğinizde, her şiirin bir hikayesi olduğunu görüyorsunuz. Kitabın adı, şiirlerin tahlili de denilebilir.

Canan’ın bir şiirlerini okuduğunuzda, diğer şiirinde ne söyleyeceğinin heyecanıyla sayfaları soluksuz çeviriyorsunuz.

Kitabın son sayfasına geldiğinizde, bir kitaba böylesine bir yaşam nasıl sığdırılır yüzlerce yama (şiir) ile tanık oluyorsunuz. Öykü ya da roman olsa elbette bir kitaba sığmazdı. Şiir olunca sığıyor tabii ki. Üç beş dizelik şiire bir romanı sığdırmış deriz ya tam da öyle bir şey işte. Şair Canan’ın hayatı ile şiirleri istisnaları yok sayarsak birebir örtüşüyor.

Yüreğimin Yamaları’nı okurken, bazen gözyaşı, bazen tebessüm, bazen bu kadar da olamaz diye düşünmeden edemedim. Her yaşamın iki boyutu vardır. Bir tanesi görünen yüzü, diğeri içimizde sakladıklarımız. Şair Zülfü Canan’ın mutlaka hala içinde sakladıkları vardır. Buna rağmen örnek alınması gereken bir yaşam.

Ön sözünü ve şiirleri okuyup dil, üslup ve aktarış biçimini irdelediğinizde, şiirlerin bir hayat hikayesi olduğunu anlıyorsunuz. Aynı duyguyu; yazar, Sebahat Aslanyürek’in, KENDİME YOLCULUK isimli anı romanında da yaşamıştım.

Şair Canan, yaşadıklarını yaşam öykü, anı vb. isim altında da yazsaydı, bu kadar etkileyici olur muydu? Hafızalara kazınır mıydı bilemem, ama şiir diliyle yazılınca; ağlayan bebek susuyor, akan sular duruyor, yolcu soluğa oturuyor.

Zülfü Canan, elbette yazmaya devam ediyordur, etmeli de. Ön Sözü paylaştıktan sonra Canan’ın bir şiiri ile yazıma son vereceğim.

Elinizdeki bu kitap koca bir ömrün toplamı ve hayattan mutluluk payesi çıkarmak için yazılan iç dökümüdür.

YÜREĞİMİN YAMALARI’nda hayatımdan geçen ve geçerken iz bırakanların izlerini bulacaksınız. Belki benim de böyle hissettiğim anlarım olmuştu dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ve hayatlarına iz bıraktıklarım!

Belki ben hayattayken, belki de buradaki hayatımdan sonra, hep güzellikle, tebessümle, belki biraz buruk belki mutlulukla o günleri yâd edecekler, eminim.

Ve satırları okurken kendilerini bulabileceklerini umduğum, sihirli sözlerle yad ettim. Birçoğunu.

Acılarımı olgunlaşma sayarak, mutluluklarımı paylaşıyorum. Her gün yeni bir düşe uyanarak ve gün bitiminde kendime değer katarak yaşıyorum hayatımı.

Sözün özü ömür duvarıma tuğla koyan her canlıya (sadece insan demek istemem) ve hayatına değdiğim her yüreğe sonsuz teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunuyorum.

Varlığınız çok kıymetli ve özel…

İsim isim anmadan hümanist yapımla her birinizi çok sevdim, değseniz de değmesiniz de!

Yunus Emre’nin, “Yaratılanı severim, yaratandan ötürü” sözünü düstur saydım kendime. Yaratılanı sevdim yaratana şükran duyarak.

Yedim içtim, giyindim kuşandım, gezdim tozdum, ağladım güldüm, paranın önem verilmeyecek bir değer olduğunu ama onsuz da olunamayacağını öğretti hayat; tıpkı sağlık gibi. Birçok sağlık problemimin üstesinden gelip sonrasında aldığım her nefesin kıymetini bilerek şükrü dilimden eksik etmedim.

Büyükşehirlerin şaşasından ziyade küçük bir ilçeye bedenimi hapsettim ama dünya evrensel diyerek ruhumu her yere seyahate gönderdim ve hâlâ da gönderiyorum. Böylece içimdeki ütopyayı bulacağımı düşünüyorum. Belli mi olur, belki de bulurum.

Bu elinizdeki kitap bir ölünün günlüğü olacak bir gün. Sayfalarını yırtmadan, çizmeden, katlamadan sahip çıkalım lütfen. Ben bendeki günlükleri hep severek okudum, ders çıkardım, korudum ve koruyorum. Çünkü benden sonra da çocuklarıma ve torunlarıma miras olarak kalacak kitaplarım.

Ve bu kitap

En derinim kendime…

Vatanıma, Ata’ma, oğullarım, kızlarım ve torunlarıma…

Hayatımdan çalanlara ve hayatıma değer katanlara ithafen kaleme alındı hem de sevgiyle…

DÜŞBAZ

Uyusam rüyalar kandıracak

Uyumasam gerçekler acıtacak

Ölü toprağında açan gül gibiyim

Mevsimine küsen çiçeğim

Soldurdum düşlerimi

Kuruttum gülüşlerimi

Kelebek kanadının zarifliğinde

Titrek bir hüzün var yüreğimde

Yağsa bir yağmur

Temizlese dört bir yanı

İçimi döksem yağmura sağanak, sağanak

Sel bassa ne olacak?

Tufan olsa ne olacak?

Biter gider düşbaz günlerim ancak…