Sonsöz Gazetesi’nin 4 Ağustos 2023 tarihli sayısında, “Dost Dili” köşesinde, “İtiraf Ediyorum, Sokağa Her Çeşit Çöpü Attım” başlıklı yazımın bazı bölümlerinde, Ankara’da, Çankaya Bölgesinde, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı mahallesinin sokaklarında, yeşilliklere atılmış çok sayıdaki atık ve çöplerle ilgili şunları yazmıştım:
“Eğitimimiz gerçekten eğitim, çevre, kentleşme, orman, tarım, temizlik ve iletişim konularından yetkili ve sorumlu kamu yönetimlerimiz, belediyelerimiz, gerçekten başarılı olsalardı, ülkemin her yerinde bulunan o görüntüler olmayacak, bugünkü yazıma gerek kalmayacaktı.
Asıl üzücü taraf, sorunların halkın içinde, doğrudan halk tarafından üretilmesi. Üretenlerin, kadın, erkek, çocuk, genç, ileri yaşlı, emekli, kamu veya özel kesim çalışanı demeden, her yaştan, her meslekten insanlar olması.
29 Temmuz 2023 Cumartesi. ….bir bilim insanı, yazar, sivil toplum gönüllüsü, demokrasi kahramanı, yurtsever insan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın adını taşıyan park. …. otobüs durakları ve park izmarit mezarlığı.
2873 numaralı caddeye saptım. Aman Tanrım, ağaçları, haklı olarak taşlarla çevrelemişler, ancak, sanki çöp kutusu. …. 2881 numaralı sokağa girdim. ….Her türlü atık var.
Sokağın sol tarafında,….yeşillikler, sarmaşıklar var. ….Boydan boya, insan eliyle atılmış çöpler, içilen ve yenenlerin atıkları. Cam, teneke, kağıt, plastik, karton. İki ay önce yine o sokakta, zorlukla da olsa terleyerek benzer atıkları, çöpleri sarmaşıkların arasından çıkarmıştım, çok az aracın ve insanın geçtiği o sokağa atmıştım. Sokağı baştan başa çöpe çevirmiştim. Yeşilliği kurtarmaya çalışmıştım.
Aynı sokağın yeşil, sarmaşıklı kaldırımları isimlendirdiğim çöplerle dolu. Yine boydan boya temizledim ve hepsini yola attım. Sokağı baştan başa çöp’ledim, anlayacağınız gibi. Yine sarmaşıkları kurtardım”.
Tarih, 03 Eylül 2023. Tam bir ay sonra, 2873 numaralı sokaktan geçiyorum. Yine kirlilik, atık ve çöpler, sokağın güzelliği ile çelişecek kadar çeşitli ve çok. Ankara yağmurlu. Asfalt ve betonlaşan alanlarda yağmur suları kendisine yol ve toprak arıyor, gidebildiği yer ise kaba deyimle lağımlar, oradan da bir zamanlar tertemiz olan, balıkların yaşadığı, bugün ise insan eliyle kirletilen ırmaklar, nehirler, göller, denizler. İnsanlar farketmese de, bedenlerimiz, midelerimiz, damarlarımız…
Sonra, insan soyu suçu, yere yaklaşana dek tertemiz olan kar ve yağmur sularına atıyor, “sel bastı, sel köprüleri attı, ağaçları söktü, taşları, tepeleri yıktı” diyor. Ne büyük iftira. Hiç şaşırmayalım. Yalan, iftira, hakaret, tehdit, aldatma, kandırmanın bol olduğu bir süreçteyiz. İnsanın, evlerden, sokaklardan okullara, üniversitelere, toplu çalışma ve yaşama alanlarına, çok yazık, siyasete kadar taşıdığı yalan ağırlıklı bu süreçte, bizleri yaşatan, toprakla buluşmasını engellediğimiz kar ve yağmur sularına büyük bir iftira.
Yüreğimi derinden yaralayan bu acımasızlık ve kirlilikten birkaç yüz metre uzaklaştıktan sonra benim için artık çok ünlü ve çok kirli 2881 numaralı sokağa girdim. Sokağın başındaki büyük çöp kabı bomboş, yine sarmaşıkların araları boydan boya atık, çöp.
Şaşkınlığım, üzüntüm diplerde veya doruklarda. Bu durumu, Sonsöz Gazetesinde ve Sonsöz İnternet Haber Sitesi’nde yazmışım, üstelik Ankara Büyükşehir, Altındağ, Çankaya, Keçiören, Mamak ve Yenimahalle Belediye başkanlıklarına özel olarak da göndermişim. Bir süre sonra, kirliliğin artarak, acımasızca sürdüğünü görmek gerçekten çok can acıtıcı, utandırıcı.
Can dostum, usta gazeteci Abdi Pehlivan’ın, yazılarımı fotoğraflı olarak hazırlamam yolundaki önerisine bu kez uymak kararı verdim. Atık ve çöpleri, yağmurlu havaya karşın, Rize, Pazar, Apso köyü doğumlu, yağmurla büyümüş bir insan olarak sarmaşıklar arasından çıkardım ve sokağa attım. Sokağı yine boydan boya “çöp”ledim. Fotoğrafa bakar mısınız? O çöpler ve atıklar, sarmaşıklar arasında idi. Sokakta daha fazla ilerleyemedim, hem çok ıslandım, hem de gözlerim ve yüreğim daha fazlasına izin vermedi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, Mamak Belediye Başkanı Murat Köse ve Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’a bir kez daha sesleniyorum. Ankara’nın, Türkiye’nin her yeri böyle. Daha birkaç gün önce döndüğüm Karadeniz bile böyle. Rize, Pazar, … hep böyle.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’ye, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya, Cumhurbaşkanlığı, diğer bakanlıklar, meslek örgütleri, gönüllü kuruluşlar (STK) ve medya ile birlikte bölgesel ve ulusal girişimlerin başlatılmasını öneriyorum. Hiç kimse, bu konuda çok şeyler yaptığını veya yapıldığını söylemesin. Gerçeklere bakınca, 2873 ve 2881 numaralı sokakları yeniden gördükten sonra, çalışmaların yapıldığına yönelik söylenecek her sözü, kurulacak her cümleyi yalan olarak algılayacağım.
2873 ve 2881 numaralı sokakları yeniden gördükten sonra, “Yok artık, … artık, bu kadarı da olamaz Ankara, Türkiye” diyorum.
Yok artık, … artık.