Her yıl yaşadığımız gibi yıl sonu enflasyonunun yüksek çıkmaması için zamlar yılbaşından sonraya bırakılır ve yeni yıla girer girmez zamlar birbiri ardına gelmeye başlar. Aynen bu yıl da olduğu gibi. Daha ocak ayının ortasında olmamıza rağmen akaryakıta yüksek seviyede, elektrik, doğalgaz, köprüler ve otoyollar vd. yanında özellikle özel okul fiyatları da zamlardan nasibini aldı. Ancak hükümetin verdiği özel okullar için %54,8 oranındaki zam oranı uygulamada dikkate alınmadan daha yüksek rakamlar istendiğini yazılı ve görsel basından izliyoruz.
Hepimiz çocuklarımızın en iyi okullarda, en iyi koşullarda, en iyi eğitimi almasını, en iyi öğretmenlere sahip olmasını bütün tahsil hayatı boyunca isteriz ve bunun için çocuklarımızın tüm tahsil hayatı boyunca en büyük maddi ve manevi fedakarlıkları severek ve isteyerek yapmaya çalışırız. Ancak günümüz koşullarında yani yüksek enflasyonla yaşadığımız ekonomik kriz döneminde ne kadar fedakârlık yaparsak yapalım uygulamada istenen bedelleri ödememiz son derece zor ve imkansızdır.
Torunlarımdan ve çocuklarımdan edindiğim bilgilere göre kreş fiyatları 600-700 bin TL. civarında seyrediyor ve neredeyse üniversite fiyatlarıyla denk gidiyor. Daha kreş seviyesinde bir çocuğun 600 bin TL ile öğrenim hayatına başlaması ister istemez velileri son derece zorlamaktadır ve tüm tahsil hayatı boyunca ödenecek para miktarı hesaplanınca işin içinden çıkılamadığı anlaşılıyor. Bir de buna kitap, defter, kıyafet, sosyal faaliyetler vd. bedelini de ekleyince astronomik rakamlara ulaşıyorsunuz. Ayrıca birtakım alımların nereden alınacağını adres göstererek belirtmeleri düşündürücü ve akla birtakım soruların gelmesine sebep olmaktadır.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım özel okulların ücretleri ve giderleri hakkında bilgilerin, dar ve sabit geçerli vatandaşlarımız için geçerli olmadığı aşikardır. Daha da ötesi bazı ailelerin çocuklarını servise dahi verememeleri, beslenme çantalarına da gerekli besinleri maddi imkansızlıklar yüzünden koyamamaları da bir gerçektir.
Ülkemizde devlet okullarının başarısını küçümsememek gerekir. Üniversite sınav sonuçlarına baktığımızda Anadolu’nun çeşitli yörelerinde devlet okullarında okuyan öğrencilerimizin de son derece başarılı olduğunu yazılı ve görsel basında izlemekteyiz. Demek ki çalışkan bir öğrenci özel okula gereksinim duymadan devlet okulundan mezun olarak sınavlarda yüksek başarı elde edebilmektedir. Ancak, günümüzde milli eğitim bakanımız Sn. Yusuf Tekin’in birtakım açıklamaları, okulların hijyen temizliğinin yapılmaması gibi olumsuz koşullar geliri yüksek olan aileleri özel okula yönlendirmektedir. Zaten gelir dağılımına bakıldığında en yüksek geliri elde eden veya gelir dağılımında %48,8 paya sahip olan kesimin sadece özel okullarda değil her ihtiyaçlarını karşılamakta sorun yaşamamaktadır. Onlar için enflasyon, hayat pahalılığı, alım gücünün azalması hiç önemli değildir.
Özel okul ücretleri sadece okul öncesi eğitimde değil üniversite ve yüksek okullarda da yüksektir. Özellikle taşradan büyük kentlere gelen öğrenciler için yaşam koşulları oldukça zordur. Öncelikle beslenme ve barınma olmak üzere kitap fiyatlarının astronomik seviyelere gelmesi ve diğer giderlerin yükselişini sürdürmesi aileleri zor duruma düşürmektedir. Kredi ve yurtlar kurumu tarafından verilen burslar da ihtiyaçları karşılayamamakta, öğrenciler ister istemez ailelerinden destek almak durumunda kalmaktadır. Bazı şanslı öğrenciler ise yarı zamanlı veya gece çalışarak tahsil hayatının devam ettirmeye çalışmaktadır.
Edindiğim bilgilere göre bu yıl binlerce öğrenci maddi imkansızlıklar yüzünden ya kayıt yaptırmamış veya kaydını dondurarak memleketlerine geri dönmek durumunda kalmışlardır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençlerimiz gece gündüz çalışarak son derece zor bir sınavı geçerek üniversiteyi kazandıkları halde bırakmak zorunda kaldıkları acı bir gerçektir. Bu gençlerimizin tekrar okul hayatına kavuşturmaları geleceğimiz açısından son derece önemlidir. Bu sorunun çözümü için aklıma gelen çözümler arasında asgari ücret ve emekli çocuklarına karşılıksız burs verilmesi, belediyeler tarafından ücretsiz yurt sağlanması gibi çözüm yolları uygulamaya konulmalıdır. Aksi taktirde bu gençlerimiz ülkemiz için bir kayıp olacağı kesindir.
Ülkemizde bazı duyarlı iş insanlarımız, bazı işletmelerimiz, bazı vatandaşlarımız üniversite öğrencilerine karşılıksız burs vermektedir. Buradan hepsine teşekkür eder bu tür iş insanlarımızın çoğalmasını tabii ki arzu ederim.
Öğrenim sistemlerimizin sık sık değişmesi de bir handikaptır. Sürekli değiştirilen öğrenim sistemi birtakım aksamalara sebep olmakta ve özel okullara yönelmenin de çoğalmasına sebep olmaktadır.
Özel okullardan bahsetmişken bu okullarda çalışan öğretmenlerin durumundan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Bazı öğretmenlerin özel okullarda asgari ücretle çalıştığı, bazılarının da sözleşmeli olduğu için bir takım sosyal haklardan yararlanamadığı yazılı ve görsel basında yerini almaktadır. Bu kadar yüksek ücret almalarına rağmen özel okulların öğretmenlere düşük ücret vermeleri en başta ticari etik kurallarına aykırıdır.
Diğer yandan ülkemizde öğretmen açığı olmasına rağmen binlerce öğretmenimiz atama beklemektedir. En kutsal mesleklerimizden bir olan öğretmenlik mesleği maalesef maddi ve manevi anlamda istenen düzeyde değildir.