Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi, Tarım-ÜFE, Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 5, bir önceki...
Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi, Tarım-ÜFE, Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 5, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 157,89 artış kaydetti. Böylece yıllık bazda yeni zirve de görülmüş oldu.
Sektörlerde bir önceki aya göre, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 2,66 azalış, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 4,78 artış ve balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 25,09 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 1,02, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 4,94 ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 7,29 artış gerçekleşmiş bulunuyor.
Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 74,57 ile koyun ve keçi, canlı; bunların işlenmemiş süt ve yapağıları ve yüzde 75,65 ile diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünler oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 256,06 ile lifli bitkiler ve yüzde 201,62 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar olmuş bulunmaktadır.
TÜİK tarafından açıklanan bu verilere göre tarımda maliyetler bir yılda yaklaşık olarak yüzde 160 oranında artmış bulunmaktadır. Bu artışın gıda fiyatlarına yansıyacağı da son derecede açık ve net bir gerçektir.
Tarım-ÜFE’deki bu artış ortadayken Et ve Süt Kurumu ile Tarım Kredi Kooperatifleri mağazalarına talimat verip indirim yaptırtmak gıda fiyatlarındaki artışı elbette önleyemeyecek ve gıdaya ulaşımı kolaylaştırmayacaktır.
Gıda özellikle dar gelirli yoksul kesimin yaşamını en çok etkileyen tüketim kalemidir. Nüfus yeterli, sağlıklı ve dengeli bir beslenme olanağı bulamazsa bu sadece bugünümüzü değil yarınımızı da son derecede olumsuz olarak etkileyecektir. Yeterli beslenerek beden ve zekâ gelişimini tamamlayamayan çocuklardan oluşacak bir demografik yapının topluma çektireceği insani acılar bir yana bu durum elbette ki Türkiye’nin gelecekteki rekabet gücünü de son derecede azaltacaktır.
Açıkça görünen o ki iktidar enflasyon ile mücadele etmeyi, enflasyonu kontrol altına almayı beceremiyor bari hayat pahalılığını önleyebilecek, gelirleri artıracak politikalar izlemeyi akıl etse de yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşamayan insanların bu gün ve gelecekte oluşturacağı sağlık ve sosyal sorunları engelleyebilse diyorum.
Rahmetli anneannem savaş görmüş, yokluk çekmiş bir kadıncağızdı biz çocukken tabakta yemek bırakıp, ekmek ziyan ettiğimizde çok kızar ve siz savaş, yokluk görmediniz “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” derdi…
Umarım iktidarın bu hatalı ekonomi politikaları halkımızı açlık ile karşı karşıya bırakmaz. İktidarın bu hatalarının bedelini siyaseten ödemesi falan da önemli hiç değildir, çünkü halk bu ağır bedeli, sağlığı, canı ve geleceği ile öder, geri dönüşü de çok zordur.
Yakın bir zaman önce Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, ekonomik krizle derinleşen hayat pahalılığı karşısında özellikle yoksul insanların yaşadıklarını anlatmış. Krizden en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini belirten Foggo, “Anneler mamayı bebeklere bıraktırmaya çalışıyorlar. Onun yerine lapa, şekerli su, pirinç lapası gibi şeyler vermeye çalışıyorlar. Yetersiz beslenme nedeniyle çocuklarda bodurluk oranı artıyor” demişti.
Özellikle büyüme çağındaki çocuklar için sağlıklı ve yeterli besine ulaşım çok ama çok önemlidir. Ekonomik koşullar başta olmak üzere o ya da bu sebepten bu yaş grubu çocuklarda beslenme bozukluğu oluşursa bunun ileriki yıllarda telafisi mümkün de değildir.
İktidarın bir an önce gerekli önemleri alarak hem gelir seviyelerini artırması, kitlelerin yeterli beslenebilmesi için gerekli olan seviyeye yükseltmesi ve hem de tarımsal üretimdeki maliyetleri kontrol altına alarak enflasyonu engellemesi mutlak bir gerekliliktir, demedi demeyin yoksa çok geç olacak…