13 Mayıs 2014’te Manisa'nın Soma ilçesinde, 301 madenci yaşamını yitirmişti. 301 işçinin hayatını kaybetmesi yalnızca bir maden kazası olarak değil, ihmal zincirinin, denetimsizliğin ve özelleştirme politikalarının sonucu olarak hafızalara kazındı.

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’ye ait madende meydana gelen yangın sonrası binlerce metre yerin altında mahsur kalan işçilerin saatler süren çabalarla çıkarılması, ülke çapında derin bir travmaya yol açmıştı. Kazadan sağ kurtulan madencilerin ifadeleri ve bilirkişi raporları, facianın "geliyorum" diyen bir felaket olduğunu ortaya koymuştu.

Hukuki Süreç Tartışmalı Kaldı

Facianın ardından başlatılan soruşturma ve yargı süreçleri, kamuoyunu tatmin etmeyen bir şekilde sonuçlandı. Şirket yöneticilerine verilen cezalar, üst mahkemelerde düşürüldü; bazı sorumlular tahliye edildi. Soma A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın cezasının 20 yıldan 10 yıla düşürülmesi, kamu vicdanında adalet duygusunun sarsılmasına neden oldu.

Trump’tan dikkat çeken açıklamalar
Trump’tan dikkat çeken açıklamalar
İçeriği Görüntüle

İş Güvenliği ve Denetim Hâlâ Tartışmalı

Soma, yalnızca yaşanan can kaybıyla değil, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin eksikliğiyle de tartışma konusu olmaya devam ediyor. Türkiye’de her yıl yüzlerce işçi benzer koşullarda hayatını kaybederken, iş cinayetlerine karşı sistematik bir önlem alınmadığı yönünde eleştiriler sürüyor.

Katliamın Ardından Ne Değişti?

Aradan geçen 11 yılda iş güvenliği mevzuatında bazı değişiklikler yapılsa da, uygulamadaki eksiklikler, Soma benzeri faciaların tekrarlanma riskini ortadan kaldırmış değil.

Sendikalar ve işçi hakları savunucuları, kalıcı çözüm için bağımsız denetimlerin güçlendirilmesi, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması ve cezasızlık kültürünün sona erdirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Soma Katliamı, yalnızca 301 işçinin değil, tüm emekçilerin güvenli çalışma hakkının simgesi olarak hafızalarda yer almaya devam ediyor.

Muhabir: Melisa Sapaz