Her ebeveyn, çocuğu için en iyisini ister. Sağlıklı, mutlu, sorumluluk sahibi bir insan yetiştirme arzusu, ebeveynliğin temel taşıdır. Ancak bu arzunun hangi yöntemlerle hayata geçirileceği her zaman net değildir. Çocuk yetiştirme sürecinde sıkça karşılaşılan ve ebeveynlerin karar vermekte zorlandığı bir konu: sınırlar ve kurallardır.

Birçok ebeveyn, sınır koymayı çocuklarını kısıtlamak olarak algılar. Öte yandan, kontrol etmek ise iyi niyetle yapılan bir koruma davranışı gibi görünür. Ancak her iki kavramın çocuklar üzerindeki etkileri oldukça farklıdır ve birini diğerine karıştırmak uzun vadede hem çocuk hem de ebeveyn için zorluklar yaratabilir.

Sınırlar, bir çocuğun ihtiyaç duyduğu rehberliği ve güvenli alanı sunar. Çocuk, hangi davranışların kabul edilebilir olduğunu öğrenir, dünyayı güvenle keşfetme cesareti bulur. Kontrol ise genellikle çocuğun bireyselliğini kısıtlayarak onu ebeveynin çizdiği dar bir çerçeveye hapsetmeye yol açabilir. Ancak bu fark, teoride çok net olsa da, uygulamada bazen bulanıklaşır. Peki, sınır ve kontrol neden bu kadar sık karıştırılır?

Kontrol Etme Çabası: İyi Niyetle Gelen Yanılgı

Ebeveynlerin çocukları için koyduğu kurallar ve aldığı kararlar genellikle iyi niyetle şekillenir. Her ebeveyn, çocuğunu tehlikelerden korumak, daha başarılı ve mutlu bir birey olmasını sağlamak ister. Ancak bu iyi niyetin bir yan etkisi, kontrolcü davranışlara kayma riskidir.

Örneğin, bir ebeveyn çocuğunun güvenliği için sokağa yalnız çıkmasına izin vermediğinde, bu bir sınırdır. Ancak çocuğun arkadaşlarını seçmek ya da hangi oyunu oynayacağını belirlemek gibi aşırı müdahaleler kontrol davranışına dönüşebilir. Kontrol, genellikle ebeveynin kendi korkuları veya kaygılarıyla bağlantılıdır. Çocuğun hata yapmasını, başarısız olmasını ya da zarar görmesini önlemek adına yapılan bu müdahaleler, kısa vadede mantıklı görünse de uzun vadede çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebilir.

 

Kontrolün en büyük yanılgılarından biri, çocuk üzerindeki anlık etkisinin olumlu olmasıdır. Ebeveynler, kontrol ettikleri zaman çocuğun “sorunsuz” davrandığını ya da kurallara uyduğunu düşünebilir. Oysa bu, çocuğun içselleştirilmiş bir disiplin geliştirdiği anlamına gelmez. Aksine, kontrol altında büyüyen çocuklar genellikle:

• Kendi kararlarını almakta zorlanır.

• Hata yapmaktan aşırı korkar.

• Ebeveyn onayı olmadan harekete geçemez.

• Özgüven eksikliği yaşar ve bağımlı ilişkiler kurabilir.

Kontrol davranışı, çocukta iki temel tepkiye yol açabilir: itaat ya da isyan. İtaat eden çocuklar ebeveynin isteklerine göre şekillenir, ancak kendi bireysel kimliklerini geliştirmekte zorlanır. İsyan eden çocuklar ise sürekli bir mücadele hâlinde olarak hem ebeveynle hem de çevreyle sağlıklı bağlar kuramaz.

Bu noktada önemli olan, ebeveynlerin kendi niyetlerini ve davranışları sonucunda doğan etkiyi sorgulamalarıdır, değerlendirmelidir. Sınır koymak ve kontrol etmek arasındaki farkı anlamak, çocuğun hem bugünkü davranışlarına hem de gelecekteki kişiliğine yön verir.

Çocuklarda Sınır ve Kontrol Arasındaki Fark

 

Sınır koymak ile kontrol etmek arasındaki fark, esasen çocuk yetiştirmenin felsefesine dayanır. Sınırlar rehberlik eder, kontrol ise yönlendirmeye çalışır. Bu farkı anlamak için şu özellikleri karşılaştırabiliriz:

Sınır Koymak ve Kontrol Etmek

Sınırlar, çocuğun güvenliği ve iyiliği için belirlenmiş kurallardır.

Kontrol ise çocuğun davranışlarını ebeveynin beklentilerine göre şekillendirme çabasıdır.

Sınırlar, çocuğa seçenek sunar ve bağımsız düşünme fırsatı tanır.

Kontrol ise çocuğun kararlarını ebeveyn alır, bireyselliği kısıtlar.

Sınırlar, çocuğun sosyal becerilerini ve özdenetimini geliştirir.

Kontrol ise çocuğun dışsal bir otoriteye bağlı hissetmesine yol açar.

Sınırlar, esneklik içerir; çocuğun yaşına, olgunluğuna ve durumlara göre uyarlanabilir.

Kontrol ise katıdır; genellikle ebeveynin kaygıları ve önyargılarıyla şekillenir.

Sınırlar, sevgi ve anlayışla uygulanır.

Kontrol ise güç ya da otorite ile uygulanır.

Ebeveynlikte önemli olan, sınır koyarken çocuğun bireysel ihtiyaçlarını ve duygularını göz önünde bulundurmak, kontrol davranışlarına kaymamaktır. Çocuğa bağımsızlık ve sorumluluk kazandırmak istiyorsanız, sınırlarınızı açık ve sevgi dolu bir şekilde koymalısınız.

Sonuç: Ebeveynlikte Dengeli Bir Yolculuk

Sınır koymak ve kontrol etmek arasındaki fark, ebeveynlikte önemli bir ayrımı ifade eder. Kontrol, ebeveynin kaygıları ve ihtiyaçlarıyla şekillenirken, sınırlar çocuğun gelişimine odaklanır. Ancak bu farkı pratikte uygulamak her zaman kolay değildir. Ebeveynler, sınır koyarken kendi duygularını ve niyetlerini gözden geçirmeli, çocuğun bireysel ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalıdır.

Sınırlar, çocuğa özgürlük sunar. Bu özgürlük, kaos anlamına gelmez; aksine, rehberlik edilen bir keşif sürecidir. Bir çocuğa sınır koymak, ona rehberlik etmek ve sevgi dolu bir güvenli alan yaratmak demektir. Sınırların amacı, çocuğun dünyayı bağımsız bir birey olarak keşfetmesini sağlamak, aynı zamanda da başkalarının haklarına saygı duymayı öğretmektir.

Öte yandan kontrol, çocuğun bireysel kimliğini ve özgür iradesini zedeler. Kontrol edilen çocuk, genellikle ya pasif bir şekilde kurallara boyun eğer ya da sürekli bir çatışma hâlinde olur. Her iki durum da çocuğun sağlıklı bir kimlik geliştirmesini engeller.

Unutmayın, çocuklar hata yaparak büyür.

Sınırlarınız sevgiyle çizilsin, kontrol değil rehberlik sizin yol göstericiniz olsun

 

"Değerli okuyucularım, yazılarım ile ilgili görüş ve önerilerinizi benimle paylaşmanızı çok isterim. Geri bildirimlerinizi [email protected] adresine gönderebilirsiniz. Teşekkürler!"