Bugün sizlere Sabahattin Kalender hocamdan bahsetmek istiyorum. Hocamız 1919 da Kosova da doğar.2012 de aramızdan ayrılır. Türk bestecisi ve orkestra şefi olarak uzun yıllar yurdumuzda görev yapar. Atatürk’ün kurmuş olduğu Devlet konservatuarında en eski mezunlarından biri olur. Sabahattin Kalender, Operalar, sahne müzikleri, orkestra ve yaylı çalgılar için çeşitli parçaların bestelenmesi yanında, Halk müziği parçalarını da düzenlemiştir.
Bugün sizlere Sabahattin Kalender hocamdan bahsetmek istiyorum. Hocamız 1919 da Kosova da doğar.2012 de aramızdan ayrılır.
Türk bestecisi ve orkestra şefi olarak uzun yıllar yurdumuzda görev yapar. Atatürk’ün kurmuş olduğu Devlet konservatuarında en eski mezunlarından biri olur. Sabahattin Kalender, Operalar, sahne müzikleri, orkestra ve yaylı çalgılar için çeşitli parçaların bestelenmesi yanında, Halk müziği parçalarını da düzenlemiştir.
Sanat hayatımda, kendisiyle aynı sahneyi paylaşmak, benim için bir ayrıcalık olmuştur. Yazmış olduğu ve bestelediği eserlerinin birçoğunun, orkestra şefi olarak kendisi yönetmiştir. Hastalanan ya da başka bir şehirde, aynı güne rastlayan, opera eserinde ya da senfoni yönetmekte programları çakışan şeflerin yerine, devreye hemen Sabahattin Kalender hocamız girer ve o gece
muhakkak perde açılmış, konser yapılmış olur. Âdeta operanın, senfoninin bu durumlarda jokeri olur. Sanatçı ve renkli kişiliğiyle sevilen sayılan bir kişidir hocamız. Özellikle giydiği takım elbiseleri ve taktığı papyonları tam bir efsanedir. Öyle bildiğimiz sade siyah, beyaz değil rengârenk papyon koleksiyonuna sahiptir.
Sabahattin Kalender hocamız, Opera için yazıp bestelediği “Cem Sultan ”operasının sahneye konulduğu günlerde, takım elbisesini, gömleğini giyinmiş renkli papyonu takmış sabah erken saatte gelip, sahnenin en önündeki koltuğa oturmuştur.
Bestelemiş olduğu eserinin orkestralı ve sahneli provasının başlamasını heyecanla bekler. Orkestra ve sahne üstünde sanatçılar yerlerini alır ve orkestra şefinin komutuyla eserin provası başlar. Sabahattin Kalender, hocamız yazdığı eserinin ilk perdesinin sahnede, orkestra ve oyuncular tarafından provasını keyifle izler, eserinin ilk perdesi biter.
Bir besteci, eserini piyano üzerinde ilk kendisi tek başına çalıp, seslendirdiğinde ne yazdığını bilir, ama detayları o an çok fazla fark edemez. O büyük büyüyü görmesi için, eseri orkestra ile seslendirildiğinde bu farkı görür. Kendisiyle daha önce samimi olan ve tanışan abiler ilk perde bitip ara verildiğinde, yanına gider. Hocamız eseri hakkında konuşmaya başlar.
“Yahu çocuklar, bu eseri ben mi yazmışım, ama gerçekten çok güzel yazmışım ”dediğinde havada kahkaha sesleri uçuşur. Sabahattin Kalender hocamız, aynı zamanda orkestra şefi olmasından dolayı, sanat kurulu jest olsun diye ilk temsileri ve senfonilerini yönetmesi için kendisini görevlendirir. “Cem Sultan” operası için tüm hazırlıklar provalar yapılır. Prömiyer akşamı için her şey hazırdır. Orkestra, dekor, kostüm, aksesuar, ışık, tüm sanatçılar perdenin açılmasıyla ve orkestra şefi, aynı zamanda esrin
bestecisi, Sabahattin Kalenderin işaretiyle eser başlar ve seyircisiyle buluşur. Sorunsuz ilk perde bitirilir.
İkinci perde yine tüm hızıyla devam eder. Hiç bir sorun çıkmadan eseri oynanır. Orkestra şefimizin ve tüm sanatçılarla birlikte seyirci selamlanır, alkışlar dakikalarca sürer.Perde kapandığında, perde arkasında tüm sanatçılar alkışlar ve sevinç çığlıkları arasında hocamız kutlar. İlk kez seslendirilen eserin ve oyunun ardından muhakkak bir kokteyl ile eserin başarısını kutlamak bir gelenek haline gelmiştir. Geceyi sonlandırmaya saatler kala, eserde görevli tüm sanatçılar, kostümlerle kokteyl için salona geçer. Her yerde papyonlu garsonlar ellerinde tepsilerle ikramda bulunur. Prömiyer gecesi tanıtım için genelde bilet satışı çok az olur. Genelde protokol davet edilir. Hayatında belki de hiç operaya, baleye, senfonik eser dinlemeye gitmemiş, kalantor bir kesimde vardır. Bu
kişi ya da kişiler, sırf o ortamda göründüm demek için o akşam opera, tiyatro izlemeye ya da senfoni
dinlemeye gelmiştir. Kokteyl devam ederken Eserin bestecisi ve ilk gece için orkestrayı yöneten hocamız Sabahattin Kalender
Yanında genel müdürümüzle kokteyl salonuna girerler.Genel müdürümüz bize Hocamızın başından geçen o geceki olayı daha sora şöyle anlattı.
İlk kez opera izlemeye gelen kalantorlardan birisi hocamızı papyonlu görünce, “Bana bir çatal getirir misin” der.
Sabahattin Hocamızda,“Ben şefim “der.Kalantor adam, “O zaman sen şefsen, garsonuna söyle, bana bir çatal bulup getirsin”
Hocamız elinde kadehiyle o an, kala kalmıştır.