Öyle lafın gelişi, söz timsali falan da değil, kamu kurumlarının kullanıldığı, resmi görevlilerin karıştığı ve resmi belgeler ile yapılan bir insan kaçakçılığından bahsediyorum.AKP Genel Başkanı daha geçenlerde “İnsanlarımız Avrupa’ya, Amerika’ya gitmek zorunda kalırdı, bugün bu tablo büyük oranda tersine döndü” demişti…
Öyle lafın gelişi, söz timsali falan da değil, kamu kurumlarının kullanıldığı, resmi görevlilerin karıştığı ve resmi belgeler ile yapılan bir insan kaçakçılığından bahsediyorum.AKP Genel Başkanı daha geçenlerde “İnsanlarımız Avrupa’ya, Amerika’ya gitmek zorunda kalırdı, bugün bu tablo büyük oranda tersine döndü” demişti…
Böyle bir iddianın bu kadar hızla ve kesin olarak yalanlandığını daha önce hiç görmemiştik.
Sarayların yüksek duvarları, ses seda geçirmez kalın surları, saraylıların etrafına çöreklenen dalkavuk ve şakşakçı taifesi, saraylıları kolayca gerçeklerden koparır, alır götürür ve bir başka rüya aleminde yaşatır…
Fransa kraliçesi Marie Antoinette’nin de halk ekmek bulamıyor sözleri üzerine biraz da şaşkınlıkla “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” cevabı böyle benzer bir durumun göstergesi değil midir?
Ülkemizde insanlar demokrasi, hukuk, aş, ekmek olan ülkelere göç edip gidebilmek için çok uzun bir zamandır uğraşıyorlardı. Böyle resmi bir yöntem bulup kullanmış olmaları ise gerçekten de inanılır gibi değil.
Biliyoruz ki memleketten kaçmaya çalışanlar sadece kendi insanımız da değil, dünyanın bir çok ülkesinden göç edip gelen mülteciler bile Türkiye’den kaçıp bir refah ve demokrasi adası olarak gördükleri Avrupa’ya sığınmak için çoğu zaman canları pahasına uğraşmıyorlar mı?
Hayret ama bunca yıllık iktidarı sonrasında bile AKP beni hala şaşırtmaya devam edebiliyor, tam bundan fazlası da olmaz derken “yaparsa AKP yapar” sözü gereği daha fazlasını başarıyorlar. Bu sefer imza attıkları rezalet ise resmi hizmet pasaportu ve resmi görevliler aracılığı ile insan kaçakçılığı organizasyonu oldu…
Basına sızan haberlere göre belediyeler ve diyanet işleri gibi resmi kurumlar eli ile düzenlenen organizasyonlar sayesinde İçişleri Bakanlığından hizmete özel pasaport alıp Avrupa ülkelerine vizesiz binlerce kaçak götürmüşler.
Soruyorum:
İstihbarat ne yapıyor?
İçişleri bakanlığı ne yapıyor?
Valiler, belediye başkanları ve benzeri görevlerde bulunan zevat uyuyor mu?
Bakın bir kişiye pasaport verme yetkisi sadece ve sadece İçişleri Bakanlığındadır, belediyelerin böyle bir yetkisi yoktur, kaldı ki belediyeler de İçişleri Bakanlığının denetimine tabidir. Bu yüzden bu olayda birinci derecede sorumluluk İçişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanınındır!
İçişleri Bakanlığı, valilikler bu olayda bir gariplik olduğunu nasıl anlayamadı?
Sonuçta sınırdan girip çıkanları, kim ne zaman yurt dışına gitti, kim geldi, kim gelmedi bunu takip etme görevi de, imkanı da İçişleri Bakanlığına aittir.
Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından çıkan herkes pasaportunu ibraz eder kayda girer, geri döndüğünde de aynı şekilde kayıt altına alınır değil mi?
Kim gitti kim geldi kim gelmedi niye takip edilmemiş?
Bu bir bilgisayar programının otomatikman yapacağı son derecede basit bir iş değil mi?
Bugün itibari ile en azından bazı belediye başkanları bu işi bilinçli olarak yaptıklarını ve işin işinde parasal ilişkiler olduğunu itiraf etmiş bulunmaktadır.
Birkaç gün önce Habertürk yazarı Sevilay Yılman, büyük bir gazetecilik başarısına imza atarak hizmete özel gri pasaportla Almanya’ya gidip, Türkiye’ye dönmeyen kişilerden birinin açıklamalarını gazetesinden aktardı. Bu kişi herkesin bu yolla Almanya’ya gidildiğini bildiğini söylemiş. “Yeter ki 6 bin euro’nuz olsun” diyen vatandaş, daha yüksek rakamların telaffuz edildiğinin hatırlatılması üzerine “Doğru. 20 bin euro’yu veren kek de var. Benden de önce 10 bin istediler. Dedim benim hepi topu 6 binim var. Başka da verecek param yok. Eli mahkum kabul ettiler” ifadesini kullanmış. Bu kişi kendisine “Nüfus cüzdanınla parayı getir, gerisini bize bırak” dendiğini belirterek “Öyle de oldu. Parayı götürdüm söyledikleri emanetçi adrese. 15 gün sonra gri pasaport elimdeydi” bilgisini paylaşmış.
Görünen o ki Türkiye’yi terk edip işin aşın bulunduğu diyarlara göç etmek isteyen vatandaşları için resmi evrakın kullanıldığı son derecede organize bir yol ve yöntem kullanılmış. Bu işin içinde çok ciddi manada para döndüğü de aşikar.
Şimdi asıl sorular şunlar:
Bu dönen paradan kimler, ne kadar nemalandı?
Bu işe izin veren kamu görevlileri sadece aldatıldılar mı, yoksa bu şebekenin bir parçası olarak görev mi aldılar?
Kaç kişi bu yol ve yöntemle ülkeden kaçtı?
Kaçanlar arasında aranan suçlular ya da FETÖ, PKK, PYD, İŞİD vb örgüt üyeleri var mıydı?
Biz bu soruları soralım, ortaya koyalım bakalım bir cevap verebilen çıkacak mı?