Burada bahsettiğim para elbette kâğıt para banknot, yoksa elbette altın ya da gümüş paranın o parayı basan otoritenin itibarı dışında da bir değeri olduğunu biliyoruz.

Burada bahsettiğim para elbette kâğıt para banknot, yoksa elbette altın ya da gümüş paranın o parayı basan otoritenin itibarı dışında da bir değeri olduğunu biliyoruz.

Gerçi altın ya da gümüş para bile o parayı basan otoritenin itibarından etkilenir, çünkü o otoritenin itibarı yüksekse, piyasalar ve toplum otoritenin paranın ayarında ya da gramajında herhangi bir oynama yapmayacağına güvenir. Bu yüzden itibarı yüksek otoritelerin bastığı altın ya da gümüş paralar her daim daha çok kabul görmüş ve özellikle de geleceğe yönelik anlaşmalar daima bu tip paralar ile yapılmıştır.

Örneğin, Osmanlı bu konuda çok sabıkalıdır, dolaşıma soktuğu paranın ayarı ve gramajı ile devamlı olarak oynamış, o zamanlar tağşiş adı verilen yöntem ile bastığı paranın içindeki altın miktarını azaltmış, değersiz maden miktarını arttırmış veyahut da doğrudan paranın gramajını düşürmüştür. Bu yönteme özellikle de yeniçerilere ulufe dağıtılacağı zamanlarda sık sık başvurulmuş ve neticede bir sürü yeniçeri isyanına sebep olmuştur. Ayrıca bu yöntem elbette paranın satın alma gücünü de düşürmüş ve enflasyona da yol açmıştır.

Neyse altın ve gümüş paralar ile ilgili parantezi burada kapatalım gelelim kâğıt para ya da banknot meselesine.

Birçok kişi para hakkındaki bir şehir efsanesine inanır ve kâğıt paraların arkasında altın ya da başka bir kıymetli madenin bulunduğunu düşünür ki bu çok büyük bir yanılgıdır!

Günümüzde dolar ya da euro gibi rezerv paralar dâhil herhangi bir kâğıt paranın değeri, herhangi bir kıymetli metal ile ilişkili değildir.

Peki, böyle bir ilişki yoksa kâğıt paralar değerini ve satın alma gücünü nereden alıyor?

Kâğıt paralar da aynı bir şirketin veyahut da kişinin senedi gibi satın alma gücünü o senedi ya da parayı dolaşıma sokan kişinin itibarından almaktadır.

İtibar dediğimiz şey ise öyle lüks uçaklar, saraylar, katlar, yatlar ile elde edilemez, bahsettiğimiz itibar tamamı ile sahip olunan varlıklar, üretim gücü ve iş ahlakı ile ilgili bir kavramdır.

Aslında bu kavramların arasında en önemli olan da iş ahlakıdır. Senedini alacağınız bir insanın önce iş ahlakına bakarsınız değil mi? Borcuna sadık mı? Sözünü tutuyor mu? İşine gücüne sahip mi? Bunları incelemeden birinin senedini alır mısınız?

Örneğin üçkâğıtçılığı ile bilinen, borcunu ödemeyi sevmeyen, fırsat buldu mu üstüne yatan, çekini senedini hep zor bela ödeyen birinin senedi ne kadar geçerli olur?

Devletler bahse konu olduğunda ise en önemli ahlaki mesele; devletin paranın değerini düşürerek enflasyon yaratması, borçlarının üstüne yatmaya ve yükümlülüklerinden kurtulmaya çalışmasıdır.

Devlet hemen her daim bir ekonomideki en büyük aktördür, birçok ücretli çalışanı vardır, piyasadan yüklü miktarda mal ve hizmet satın alır ve çeşitli sözleşmeler ile piyasaya birçok iş yaptırır.

Devlet hemen her zaman bu ödemeleri kendi basıp, dolaşıma soktuğu para birimi ile yapar. Ödemeleri yapmak için yeterli kaynak bulamadığında zaman ise banknot matbaasını çalıştırır ve bol bol para basar.

Şunu çok iyi biliyoruz bir kâğıt paranın değeri o paranın dolaşımdaki miktarı arttıkça azalır ve azaldıkça da artar yani burada bir ters orantı vardır. Eğer paranın dolaşımdaki miktarının artışı itibar artışı ile dengelenemezse para değer kaybeder, satın alma gücü azalır. İtibarınızı arttırmaksızın paranın dolaşımdaki miktarını arttırırsanız bu noktada doğal olarak paranın değeri düşer ve vadeli olarak alacaklı olan kişi ya da şirketler zarara uğrar, lakin devlet yükümlülüklerini yerine getirmiş ya da yükümlülüklerinden kurtulmuş olur.

Devletin bu istismara çokça başvurduğu Türkiye gibi ülkelerde bu yüzden devlet bile bazı vadeli kontratlarını enflasyondan daha az etkilenen para birimleri ile yapmak zorunda kalır, çünkü aksi takdirde hiçbir yüklenici o işe girmez hatta teklif dahi vermez.

İşte merkez bankalarının bağımsızlığı, politikacıların bu kestirme ve kolay yolu seçmesine engel olabilmek içindir.

Siz Merkez Bankasının bağımsızlığını ortadan kaldırır üstüne birde partili bir ismi başkan olarak atarsanız itibar kaybına uğrarsınız, bastığınız paranın değeri düşer ve hiç kimse o parayı elinde tutmak istemez.