Amerikanın Ankara Büyükelçisi Barrack Efendi soğan cücüğü kadar beyni, karınca kırıntısı bilgisi ile tarihin gördüğü en büyük devrimci olan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti ve Ulus Devlet Sistemini beğenmiyor, kalkmış arkaik Osmanlı millet sistemine övgü düzüyor, bu sisteme dönülmeli diye ağzında laf geveliyor...

Bu konu gündemime şuradan geldi: Barrack Efendi İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısında Kızlarağası Hanı’nda esnaf ve vatandaşlar ile sohbet ederken “Dedem 1900’lerde Osmanlı pasaportuyla ve cebinde 13 lira ile Amerika’ya gitti. DNA’mın geldiği yere dönmek ayrıcalık ve onur. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ‘millet sistemi’ yüzlerce yıl farklı grupların merkezi sistemde varlıklarını sürdürmelerine imkân verdi. Türkiye, tüm bunların merkez noktası olabilir.” Demiş, birilerine gazı vermiş...

Donald Trump’ın yakın dostu ve milyarder bir yatırımcı olmaktan başka bir özelliği olmayan Barrack efendiye önce: “Olm madem Osmanlı Millet sistemi iyiydi deden neden Osmanlıyı terk etti, cebinde üç kuruş ile Amerika’ya gitti” Diye sormak gerekmez mi?

Ayrıca Osmanlı Millet sistemi iyi bir şey, başarılı bir model olsa Osmanlı İmparatorluğu dağılmaz, zelil hale düşüp borç harç içinde batıp gitmezdi değil mi?

Sanırım soğuk savaş yıllarında yükselen İslamcı ve Osmanlıcı propaganda vatandaşlarımızın bir kısmının kafasını karıştırmış, maruz kalınan algı operasyonları halkımızı Osmanlı modelinin yaşanılan sorunlara bir çözüm yöntemi olabileceğine ikna etmiş ki hala bu tip söylemlere pirim verip itibar edenler bulunabiliyor.

Peki, Barrack Efendi bu topa niye girdi, hayra mı yoksa şerre mi konuşuyor?

Barrack Efendi’nin dedeleri Osmanlı Monarşisini beğenmemiş, terk etmiş bir maceraya girişip Amerikan Cumhuriyetinde geleceğini aramış ve orada da umduğundan fazlasını bulmuş salt bu bile Osmanlı sisteminin kötülüğünü ispat etmeye yetmez mi?

Bu soruya cevap verebilmek ve Mustafa Kemal’in kurduğu Ulus Devlet mi yoksa Osmanlı’nın Millet Sistemi mi daha iyi bunu anlamak için önce Osmanlı Millet Sistemini bilmek, anlamak lazım...

Öncelikle çok bilinen adı ile Osmanlı ya da resmi adı ile Devlet-i Ali teokratik mutlaki monarşi rejimi ile yönetilen çok dinli, çok dilli ve çok halklı kendini Roma’nın devamı sayan bir İmparatorluktu.

Osmanlı’da da diğer tüm hanedan devletleri gibi bir milli egemenlikten asla bahsedilemez Osmanlı’da egemen olan Hanedan-ı Ali Osman, daha da doğrusu bu hanedanın tek bir ferdiydi dini ve dünyevi egemenlik tek bir kişinin şahsında vücut buluyordu.

Gel gelelim millet kavramına:

Çağdaş yorumu ile millet ya da ingilizce karşılığı ile nation diye egemenlik hak ve özgürlüklerini kazanmış halka denir yani millet olmanın temel unsuru egemen olmaktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün tanımı ile: Türk Milleti diye de savaşarak egemenlik hak ve özgürlüklerini kazanmış, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş Türkiye halkına denir.

Diğer yandan millet tabiri Osmanlı’da dini grupları belirtmek için kullanılan kavramdır. 19. yüzyılda Tanzimat reformlarıyla, hakim sınıf olan Sünniler dışındaki, kanunen korunan dini azınlıkları ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nda tüm Sünni gruplar bir millet kabul edilirken, azınlıklar yani gayrimüslimler sadece dine veya mezhebe göre değil aynı zamanda etnik gruplarına göre de ayrı ayrı milletler olarak tanımlanırdı.

Osmanlı sisteminde hakim olunan topraklar Hanedan-ı Ali Osman’ın mülkü bu topraklarda yaşayan insanlar ise kulu ya da kölesiydi. Osmanlı sisteminde anayasal olarak hak hukuk sahibi eşit vatandaş diye bir kavram yoktu!
Osmanlı sistemi geçerli olan şeri sistem uyarınca:

1- Kadın erkek der cinsiyet ayrımcılığı yapar

2- Efendi köle der sınıf ayrımcılığı yapar

3- Müslüman olan olmayan der inanç ayrımcılığı yapar.

Bu sistem kulluk ve ayrımcılık üzerine inşa edilmiş, son derecede adaletsiz bir sistemdi bu sistemi beğenmek için hiçbir mantıki sebep yoktur peki şimdi Barrack Efendi dedesinin bile beğenmediği bu sistemi, temcit pilavı gibi ısıtıp yeniden önümüze koymasının anlamı ne?

Bu söylemden ne hedefliyor?

Cumhuriyetimizin dini, cinsi, ırki kimlikler üzerinden ayrımcılık yapmayan, eşit vatandaş ilkesi üzerine kurulmuş üniter yapısının nesini beğenmiyor, nesini eleştiriyor bu arkadaş?

Kendisini tanımam, okurlarım arasında tanıyan birileri varsa lütfen kendisine elden ele iletiverin ben ona bir kahve ısmarlayayım o da ne demek istediğini ve neyi hedeflediğini açık açık anlatsın bizde bilelim ve ona göre davranalım...