Meşhur Nasreddin Hoca fıkrasıdır Memlekette bir sene kıtlık olmuş; arpa, buğday kalmamış. Kış da gelip çatmış. Nasreddin Hoca, eşeğinin her gün arpasını azaltmaya ve hayvanın günlük payından kesmeye mecbur kalmış. Her gün birer parmak eksilen arpa, son zamanlarda iyice azalmış. Hoca hayvana yem verirken onunla konuşur; “Aman benim emektar eşeğim, sakın açlıktan ölme. Senin için on dönüm yonca ektirdim. Hele bir bahar gelsin, hepsi de senin olacak, bol bol yonca yiyeceksin. Yalnız şimdi biraz açlığa dayanman lazım.” deyip, arpayı günden güne azaltırmış.

Meşhur Nasreddin Hoca fıkrasıdır Memlekette bir sene kıtlık olmuş; arpa, buğday kalmamış. Kış da gelip çatmış. Nasreddin Hoca, eşeğinin her gün arpasını azaltmaya ve hayvanın günlük payından kesmeye mecbur kalmış. Her gün birer parmak eksilen arpa, son zamanlarda iyice azalmış. Hoca hayvana yem verirken onunla konuşur; “Aman benim emektar eşeğim, sakın açlıktan ölme. Senin için on dönüm yonca ektirdim. Hele bir bahar gelsin, hepsi de senin olacak, bol bol yonca yiyeceksin. Yalnız şimdi biraz açlığa dayanman lazım.” deyip, arpayı günden güne azaltırmış.

Buna alışamayan eşek günden güne zayıflamış, iskeleti çıkmış ve bir sabah Hoca, ahıra girince eşeğin ölüsüyle karşılaşmış, “Vah zavallı eşeğim vah… Tam açlığa alışıyordun ki öldün, yemyeşil yoncalara hasret gittin.” demiş.

Şimdi bana durduk yerde bu fıkrayı neden anlattın diye soracaksınız, malum gözleri dolar yeşili ile pırıl pırıl yanan hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati Enflasyon ile ilgili olarak derin ve engin görüşlerini beyan etti, bu görüşler bana Nasrettin Hocanın Anadolu’nun kadim kültüründen süzülüp gelen feraset dolu bu fıkrasını hatırlattı.

Nebati, Bloomberg ile yaptığı ve BloombergHT’de yer alan söyleşisinde enflasyonun Ocak’ta zirve yapacağını, 2023 seçimlerine Türkiye’nin enflasyonda tek haneyle gireceğini de ifade etti. Konuşmasının devamında Nurettin Nebati, “Biz şu anda aralık ayının kamburunu taşıyoruz. Yazın gerek gıda fiyatlarındaki gevşeme ki şu an dünyada bir enflasyon da var, bu ikisinin etkisinin azaldığı bir döneme giriyoruz. Enerji ihtiyacımızın azalması, gıda fiyatlarındaki normalleşmeler bizim artık yeni bir patikaya girdiğimizi gösteren en önemli aylar olacak.” dedi.

Nebatinin bu görüşlerine piyasa aktörleri pek de katılmıyor anlaşılan çünkü piyasanın enflasyon beklentilerindeki yükseliş Ocak ayında da devam etti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ve profesyonelleri ile yaptığı ocak ayı Piyasa Katılımcıları Anketi’nde yılsonu enflasyon beklentisi yüzde 29,75 oldu. 12 ay sonrası enflasyon beklentisi ise yüzde 25,37 olarak kaydedildi. Ankette yılsonu dolar/TL beklentisi ise 16,13 oldu.

Ben Nurettin Nebati’nin bu iddiasına katılmıyorum çünkü:

  1. Kur artışları 2 ila 3 ay gecikmeli olarak fiyatlara yansır işte bu yüzden ocak ayı fiyatları olsa olsa eylül, ekim, kasım kur artışlarını içerir.
  2. Ocak ayı başında yapılan asgari ücret, enerji vergi ve harç zamları da sadece ocak ayında değil şubat ve mart aylarında da enflasyonu yukarı itecektir.
  3. Yüksek enerji, gübre ve girdi fiyatları önümüzdeki sezon gıda ürünlerinin fiyatlarını yukarı itecektir.
  4. Aralık 2021 ortalama dolar kuru 13,58 civarında üç aşağı beş yukarı kur bugünlerde de aynı seviyelerde ve enflasyonist baskıyı azaltacak bir geri çekilmeden bahsetmek mümkün değil.
  5. Fed başta olmak üzere rezerv paraları basan bütün büyük merkez bankaları 2022 yılında ultra geniş para politikalarını bırakıp varlık alımlarını bitirmek, bilanço küçültmek ve faizleri artırmak gibi rezerv paralara değer kazandıracak ya da bu paralardaki değer kaybını azaltacak antienflasyonist politikalara geçeceklerini beyan ediyor. Bu gelişmeler dış borcu ve ithalata bağımlılığı yüksek, kırılgan ekonomiler için büyük bir kur artış riski doğuracaktır. Artan kurlar enflasyonu daha da körükleyecektir.

Sonuç olarak taaa Haziran 2023’e ertelenmiş bir tek haneli enflasyon beklentisi en yetkili isimlerden biri tarafından dile getirilmiş bulunmaktadır. Sorunları çözemeyince çözümü erteleyip, zamana bırakmak bilindik bir stratejidir ve tam da bu duruma uygun bir fıkram daha var:

Padişahın çok sevdiği bir atı varmış, bir gün tutturmuş ülkedeki bütün âlimleri toplayın getirin atıma konuşmayı öğreten âlime bin altın vereceğim öğretemeyenin ise kellesini alacağım demiş. Ülkedeki bütün âlimleri toplayıp getirmişler padişah kime sorsa o âlim “padişahım hiç at konuşma öğrenebilir mi?” diye itiraz etmiş, itiraz edenin kellesi gitmiş. Sıra Bektaşi babasına gelince baba erenler “hay hay padişahım atınıza mükemmel bir şekilde konuşma öğretebilirim” demiş. Hem padişah ve hem de erkânı bu cevaba şaşırmış elbette, padişah baba erenlere peki bunun için ne gerekir, ne istersin?” diye sormuş. Baba erenler “padişahım duacınızım lakin bu zor ve zahmetli bir iştir bana saraydan bir oda verin ki ata yakın olayım. Bu zor işte iyi beslenmem gerekir yediğim önümde yemediğim arkamda olsun, üç beş güzel cariyede bana eşlik etsin, atada bol meyve, şeker, havuç, üzüm verin ben bu işi iki yılda halleder, atı bülbül gibi konuştururum beceremezsem kellem yolunuza feda” demiş. Çıkışta millet baba erenlerin etrafını kuşatmış “yahu sen deli misin hiç at konuşur mu sen bunu bilmez misin, kellen gidecek?” diye sormuşlar. Baba erenler “elbette bilirim, lakin yapamam desem kelle zaten gidecekti iki yıl sarayda mis gibi yaşarım, iki yılda kadar kim öle kim kala bilinmez bakarsın padişah ölür, bakarsın ben ölürüm ya da at ölür kurtuluruz” demiş…