Sevgili Ayaz Hocamın bu fotoğrafını eylül ayında çekmişim. Kendisini tam bir yıl sonra, yine eylül ayında kaybettik…
Mustafa Ayaz
Türk resim sanatının yetiştirdiği ustalar arasında güçlü, farklı ve haklı bir yere sahip.
Arsasını alıp, 7 katlı müze yapan, vakıf kurup halkına bırakan ve bu konuda eşi olmayan…
Gelin! Onu ebediyete uğurladığımız bu günlerde, farklı başlıklarla ve elden geldiğince videolarla analım…
Atatürk
Bir hemşerisinin ‘Bu müzeyi niye yaptın?’ sorusuna verdiği yanıtla başlayalım:
“Bu müzeyi Atatürk’e olan borcumu ödemek için yaptım. Ben Köy Enstitülerinde okudum. Dayım, ağabeyim marangozdu. Ben de olacaktım. Okumak mümkün değildi ki. Allah’tan Köy Enstitüsüne gittik de çarıktan kurtulduk.”
Köy Enstitüleri
Atatürk’ü ve hayatında önemli bir mil taşı olan köy Enstitüleri’ni hep andı.
Enstitülerin devamının gelmesi gerektiğini öyle güzel özetledi ki…
“Köy Enstitüleri ilk tüfek, ilk ateş”.
https://www.youtube.com/watch?v=qAYKs9XNLuU
1974
Şentepe’de gecekondusunu yaptığında çok mutlu olmuş:
“Dünyalar benim olmuştu. Artık hem ailemin hem de resimlerimin bir yuvası vardı. Çevrenin sanatsal bir mekâna dönüşmesi için de bahçe duvarına bir kabartma hazırlamıştım. Böylece benim gecekondum sıradan olmaktan öte Mustafa Ayaz’ın sanat evi olarak yaşayacaktı.”
30 yıl kadar sonra (2003)
Süreci ‘Gecekondudan çağdaş müzeye doğru’ diye adlandırdı.
“Bana hayal geldi bu bina. Bu bina, içindeki eserler…
Hâlâ çocuklarıma sorarım,
‘Ben burayı nasıl yaptım?’
‘Baba sen bilirsin.’ diyorlar.” diye anlatmaya başladığı, ‘Mustafa Ayaz Müzesi 10 yaşında’ başlıklı bir dakikalık videoyla sizi baş başa bırakıyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=V_-mbS-dN9M
Kadri Atabaş, müzenin mimarı;
“Projenin oluşum sürecini birlikte yaşadık. Paralel süreçte o kendi isteklerini, hayallerini çizdi, ben de kendiminkileri. Bu iki süreç iç içe geçti ve müze ortaya çıktı.”
Müzede
Neler yok ki müzesinde!

Rahmetli Adnan Turani’ye ayırdığı bölümle başlar müzesinin turu. Öğrencisinden hocasına bir vefa örneğidir bu köşe.
“Sağlığında getirdim, bu köşeyi gösterdim. Hocam çok mutlu olmuştu.” diye gururla ve mutlulukla anlatırdı.
Müzede hayat hikayesini anlattığı en büyük tablolarından bir var örneğin.
Somuttan soyuta gittiği…
Anlatımını bir gün kayda almıştım:
www.youtube.com/watch?v=kgFj7MfDnZY

Farklı tekniklerle çalışmaları var.
Bir tanesini kendisinden dinleyelim:
https://www.youtube.com/watch?v=gCUdqJjmUyU
Bir gün büyük bir grupla müzeye gittik. Kalabalık olmamızdan belki de gelemedi, bazı tablolarını anlatmak bana düştü.
Sevgili Mehmet Tunçer Ağabeyin kaydı aşağıda:
https://www.youtube.com/watch?v=aedgYzf_C0w
Balerinler ve dans
Tablolarının önemli figürleri vardır.
Biri tablolarının tek erkek figürü, kendisi! Genelde burnunu vurgulamak için yandan çizdiği!
Diğeri kadınlar. Karşılıklı oturduğu da olur ama kadınları genellikle dans ederler. O kendine has yarattığı desen biçimi ve uyumla.
Öğrenciliğinde operalara gidip temsil başladıktan sonra balerinleri karanlıkta ve sessizce çizdiğini anlatırdı.
“Sonra, herkes uyurken hepsini temize çekerdim.”
Görüşemediğimiz günlerdi. Kızı, Sevgili Nilay’dan kendisine seyrettirmesini rica ettiğim ‘Mustafa Ayaz ve Resimdeki Dans’ başlıklı kısa ve hareketli bir görsel hazırlamıştım:
https://www.youtube.com/watch?v=LVPxZw6NSpQ
Pandemi günleri

Pandemi günlerinde ‘‘Milyarlarca korona ve bir insan...’ başlığıyla özel bir sergi açtı. Her sergisine olduğu gibi özenle ve uzunca bir süre hazırlanmıştı. 50’den çok tablosunun belki de 100 katı kadar desen çalışmıştı.
Virüsten korktuğunu söylerdi ama;
“Kandurdim oni!” diyerek şakasını yapmayı da ihmal etmezdi.
Bu konuda söyleşi yaptık, kitabıma da aldığım bir de yazı çıktı...
İşte, öğrencim de olan Sevgili Erhan Kaleli’nin çektiği ‘Ressam Prof.Dr. Mustafa Ayaz ile Milyarlarca Korona ve Bir İnsan-Dr. Necati Yalçın’ başlıklı video için bağlantı:
https://www.youtube.com/watch?v=01Cy3bhOyY0
Ne dediler?
Sosyal medya veya e-posta kanalıyla ardından söylenilenlerden küçük bir demet paylaşalım…

Şükran ve Hasan Pekmezci
“Herkesin sanatına değer veren, ‘dediğim dedik, çaldığım düdük’ anlayışında olmayan. Üreten, ürettiğiyle dev bir müze kuran.
Sana minnet, Türk sanatı ve sanat eğitimi adına Sevgili Ayaz.
Mustafa Kemal’e sövenlere misliyle sövmesini bilen, katıksız yurtsever abimiz.
Sevgilerle, saygıyla uğurluyoruz.”
Bünyamin Balamir
“Duyarlı yüreğin, hüzün dolu şarkılarının susmayan yalnızlığı değil mi sanatçıların feryadı?
Çoktular ama yoktular.
Bu nedenle anlayamazlardı sanatçıları.
Ölüm sonsuzluğun ufkuna götürüp bırakıyor sanatçıları.
Yaşamak neydi?
Unuttum.
İçimde bir Ayaz kaldı, sızıma eşlik eden...”
Abidin Celal Binzet
“Resim sanatımızın en çalışkan ustalarından Mustafa Ayaz’ı kaybettik.
Anısına saygıyla…”
Habip Aydoğdu
“Çok çok üzgünüm, sevdiğim, saydığım, görsel sanatlar dünyamızın büyük değeri Mustafa Ayaz’ı kaybettik…
Başta Mustafa Ayaz Müzesi olmak üzere çoğu sanatçıya nasip olmayacak birçok şeyi başarmış has bir ressam, has bir sanatçıydı…
Mustafa Ayaz’ın resmini de insanlığını da dostluğunu da üretkenliğini de bizler çok sevmiştik. Başta ailesi ve sevenleri olmak üzere tüm görsel sanatlar dünyamızın başı sağ olsun…
Biliyorum ki resimleriyle ve müzesiyle yaşayacak…
Mekânı cennet olsun umuyla, huzur içinde uyusun…”
Önder Aydın
“Çalışkan olmayı, sanatı yaşam biçimi yapmayı, sanatta da kendinden hiç kimse için indirim yapmamayı senden öğrendik ve seni hiç unutmayacağım.
Güle güle git sevgili öğretmenim.”
Çocukları
“Güzel insan, güzel baba, güzel adam, güzel sanatçı…
Ne güzel yaşadın ne güzel direndin ve ne güzel hiç vazgeçmedin…
Ve en değerlisi, bütün bunları hümanist yaşamınla bize anlattın, öğrettin, örnek oldun. Yaşamı, sanatı hiç bırakmadın…
Yolun, yolumuz... Atatürk’e borcunu ödemek için kurduğun müze; bize, Türk halkına ve sanatseverlere emanet…
Evet, geveze elin belki durdu ama fırçan hiçbir zaman kurumayacak, resimlerinle hep yaşayacak, yaşatılacaksın. Çünkü sen, Mustafa AYAZ’sın…
Bize anlattıkların, yaşattıkların, öğrettiklerin için sonsuz minnettarız sana.
Yolun, o tertemiz kalbin gibi aydınlık olsun…
Seni çok seviyoruz❤️ Sonsuz özlemle…”
Onun sözleri
Tablolarına, üzerinde uzun uzun düşünmeyi gerektirecek, altyapısı sağlam sözler de yazar.
Aşağıdakiler, müzede görülebilecek tek bir tablosundan.
A’dan Z’ye sıraladım!
“Aşk şarkıları besteleyemediğim için resim yapıyorum.
Büyük bir resme başlarsam, ona savaş şarkıları söylüyorum.
Benim kolay resim yaptığımı sananlar, çektiğim beyin sancılarını ah bir bilse.
Canlıları yaşama bağlayan en yüce duygu sevginin peşinde koştum hep. Bu sayede hayatta kaldım.
Çelişen düş ve hayallerime hep aklımla denge sağlıyorum.
Dişlerimi ve fırçayı olabildiğince sıkarak boyaya enerjimi veriyorum.
Düşün’den resime, resimden düşün’e…
En büyük buluşum, kendimi arayıp bulmak olacaktır.
Fakat yaşamamak, yaklaşıp da yakalayamamak sadece midemi değil, kafamı da deliyor.
Güzel bir şey yakaladın mı, onu yeniden güzelleştirmeye kalkma!
Gözyaşlarımdan resim yapılsaydı, boyaya ihtiyacım kalmazdı.
Hep amatör ve çırak gibiyim, daha ustalığa ulaşamadım.
İpek böceği yaşamak için nasıl ipek üretirse ben de kendi mutluluğum için resim yapıyorum.
Kendimi arıyorum, aradıkça kendime yaklaşıyorum.
Laf üretenler lafta kalır, sanat üretenler sanatçı olur.
Mutluluktan ağlamak, mutlulukların en güzeli.
Ne zaman ne yapacağımı ben de bilmiyorum.
Öz geçmiş geride kaldı… Yaşasın GELECEK…
Resimlerimde yaşamla bütünleşip doğacak izlenimlerim ve düşünsel değerlerin hesabını çıkarıyorum.
Sanatçının güzelliği her şeyden önce içinde hissetmesi lazım.
Tüm düşüncelerimi resme döküyorum.
Yaptıklarım değil, asıl yapacaklarım heyecanlandırıyor beni.
Zoru amaçlamak, zoru başarmanın gereğidir.”
Sözlerini kendisinden dinlemek isterseniz ‘Canım Ayaz Hocam’ başlığıyla videosu:
https://www.youtube.com/watch?v=GGfgz2OhxX4
17 Eylül 2024
1974…
Dünyalar onun olmuştu.
20 yıl kadar sonra, müzesinin arsasını almış, heyecandan resim yapamıyordu.
2024…
50 yıl ve vefatının bir gün sonrası (18 Eylül) toprağa verdik. Arar,
“Nerelerdesin?” diye sorardı. Müze’de buluşmuşsak sohbetin ardından,
“Resimlerimi özledim, gel gezelim!” der, ilk günkü heyecanla gezdirirdi. Son sıralarda amatörce kayda almaya başlamıştım. Ne iyi yapmışım…
O gün ‘nerelerdesin?’ diye sormamıştı ama yanına gittim, Karşıyaka, 4. Kapının hemen girişinde…
Kaybına bir türlü inanamadığı sevgili eşinin yanına gömülecekti.
Toprağa verilene dek bir süre beklendi, bir an tek kaldı.
Sanırım tek kalması içime sinmedi, yanına gittim, tabutunun yanı başına oturdum…
“Geldim” dedim.
“Huzur içinde yat Canım Hocam.”

Ayaz Hocamı uğurlamaya Sevgili Dericizâde Faruk Küçük Ağabey ile gitmiştik. Var olsun, tam da ‘geldim’ dediğim anı görüntülemiş.
Kaynaklar
* Mustafa Ayaz Kitabı, Mustafa Ayaz, 2009.
* ‘Tam 7 katıyla eşsiz bir sanat mabedi, Mustafa Ayaz Müzesi’, Gezdiğim Ankara, Necati Yalçın, Kaleli Medya Yayınları, 2020.
* ‘Mustafa Ayaz Müzesi-Kabak Muslu’nun kavaklarından Mustafa Ayaz’ın masasına’, Sevdiğim Ankara, Necati Yalçın, Kaleli Medya Yayınları, 2023.
* ‘İlk ve tek namlı ressam Müzeleri Şefik Bursalı ve Mustafa Ayaz’, Yazdığım Ankara, Necati Yalçın, Trend Yayınevi, 2019.
* ‘Mustafa Ayaz Müzesi’, Millî Mücadele ve Cumhuriyet’in Açıkhava Müzesi Ankara, Necati Yalçın, Akademi Yayınları, 2011.
* ‘Mustafa Ayaz tablosuyla 30 Ağustos’, Adım Adım Ankara, Necati Yalçın, Kaleli Medya Yayınları, 2023.

Anısına…
Videolar
* ‘Mustafa Ayaz Müzesi 10 yaşında’, https://www.youtube.com/watch?v=V_-mbS-dN9M
* ‘Mustafa Ayaz ve Resimdeki Dans’, Sonsöz Gazetesi Arşiv’,https://www.youtube.com/watch?v=LVPxZw6NSpQ
* ‘Necati Yalçın ile 25 Şubat 2020 tarihinde Mustafa Ayaz Müzesi ve Plastik Sanatlar https://www.youtube.com/watch?v=aedgYzf_C0w
* ‘Mustafa Ayaz, Siyah Üzerine’,https://www.youtube.com/watch?v=gCUdqJjmUyU
* ‘Hiç ikiyüzlü olmadım’, https://www.youtube.com/shorts/PkvZiXh4zhQ
* ‘Köy Enstitüleri ilk ateş’,https://www.youtube.com/shorts/2041IfcDUC8
* ‘Mustafa Ayaz, Hayat Hikayem’, Mustafa Ayaz, Hayat Hikâyem (youtube.com)
* ‘Canım Ayaz Hocam’,https://www.youtube.com/watch?v=GGfgz2OhxX4
* ‘Mustafa Ayaz Müzesi’,https://www.youtube.com/shorts/IW9S66dOrHo
* Milyarlarca Korona ve Bir İnsan- Dr. Necati Yalçın’https://www.youtube.com/watch?v=01Cy3bhOyY0
https://www.youtube.com/@kalelimedya