Bugünlerde de gene gündemi milletvekili transferleri işgal ediyor…

Ne yazıktır ki Türkiye demokrasiye taban tabana zıt olan bu transfer sorunundan bir türlü kurtulamadı gitti…

Sanırım CHP ve İYİ partinin ortak kararı ile İYİ Parti grup kurabilsin, seçime girebilmesinin önündeki engeller kaldırılıp, seçime girebilsin diye yapılan milletvekili transferi hariç bu transfer olaylarını makul ve meşru gören bir kişi dahi yoktur. Bu transfer olayı da parti disiplini içinde, parti kararı ile ve demokrasiyi korumak amacı doğrultusunda yapıldığı için toplumun önemli bir kısmı tarafından makul ve meşru görülmüştür.

Bireysel kararı ile aday olup seçildiği partisinden istifa eden bir kişi başka bir partiye yar olur mu? 

Bunu elbette bilemem amma ve lakin demokrasiye yar olmayacağı kesindir…

Sonuçta seçmen seçimlerde bir kişiye oy verirken bir amaç ve siyasi hedef gözetmektedir hele hele seçilen kişi bağımsız olarak değil de bir partinin adayı olarak seçime girip seçildiyse aslında o oy salt olarak o kişiye değil daha ziyade o kişinin seçime girdiği siyasi hareket ya da partiye verilmiş bulunmaktadır. 

Netice olarak seçmenin önüne bir liste konulup çoktan seçmeli olarak oradan birinin adını belirlemesi falan istenmiyor, bulunduğu seçim çevresinde seçmen bir partiye ya da bağımsız bir adaya oy veriyor parti listesine kimi, hangi sıralamada koyduysa o kişi seçilip milletvekili oluyor.

Şimdi muhalif vatandaşları düşünün bunlar bir partiye oy vermiş sonra o partinin listelerinden muhalif olarak değerlendirilerek seçilen bir kişi gitmiş iktidara yamanmış bu hukuken meşru olsa bile ahlaken ve siyaseten meşru bir iş olabilir mi?

Elbette bunun tam tersi de mümkün, iktidar tarafından aday gösterilerek seçilen bir kişi için de benzer şeyleri söylemezsek çifte standart uygulamış oluruz ki bu da doğru olmaz.

Peki, nasıl bir önlem alınmalı ki bu milletvekili transferi işi durdurulabilsin?

Aslında bu göründüğü kadar kolay bir iş değil.

Bir transfer yasağı getirerek bu sorunu halletmek kolay görünse de kazın ayağı pek öyle değil.

Neticede iş milletvekilinde, onun ahlakı ve karakterinde bitiyor…

Devşirilen bir milletvekilinin parti değiştirmesi hukuken önlenebilse bile tavır değiştirmesi, mesela parlamentoda oy kullanırken “seçildiği istikamette” değil de bambaşka bir istikamette oy kullanması nasıl önlenebilir?

Elbette önlenemez bir kere seçildikten sonra bir milletvekilinin ne şekilde davranacağı, nasıl tavır koyacağı neredeyse tamamen “sütüne” kalmış bir olaydır.

İşte tam da bu yüzden böyle olaylar yaşanması diye kimin milletvekili adayı gösterilip kimin gösterilmeyeceği muhakkak ortak akıl, bilgi ve uzlaşma ile belirlenmelidir.

Parti başkanlarının “ben seçtim, listeye koydum oldu” mantığı ile hareket edilirse kişinin seçildikten sonra ne yapacağını kestirebilmek kolay kolay mümkün olmayacaktır.

Bu noktada partisinden istifa eden kişinin başka bir partiye katılmasının önünü kesecek ve hatta bir parti listesinden seçildikten sonra istifa edenin milletvekilliğinin de düşürülmesini yerinin listedeki yedeklerden biri ile doldurulmasını sağlayacak hukuki düzenlemeler gene de bu transfer işini zorlaştıracaktır.

Sanırım Güneş Motel olayı dışında transfer ile iktidar değişikliği gerçekleşmesi pek görülen bir olay olmadı ama milletvekili transferi iktidar değiştiremese dahi demokrasiye olan saygı ve güveni aşındıran, milli iradeye saygısızlık olarak nitelenebilecek bir iştir.

Tamam, bir siyasetçi partisi ve parti yönetimi ile ters düşebilir ama bu ters düşme muhalefetten iktidara savulacak bir etki yaratamaz, böyle bir etkiyi yaratacak tek güç menfaat ya da makam mevki elde etme hırsı olabilir.

Yoksa partisi ile ters düşen anlaşamayan kişi çok çok partisinden istifa eder ya da ihraç edilir siyasi yaşamına bağımsız olarak devam eder böyle bir uçtan diğer bir uca savrulamaz…