Finans gurusu damat beyin Instagram üzerinden istifa ederek ortadan kaybolmasından bu yana nerede ise dört ay geçti, o günden bu güne en çok tartışılan konulardan biri de Merkez Bankası rezervlerinin eksiye düşmesi oldu.İzninizle konuya çok basitçe, hiç ekonomi ve bankacılık bilmeyen birinin bile rahatça kavrayabileceği bir dille açıklık getireyim ki tartışma sona ersin, gerçekler anlaşılsın.
Finans gurusu damat beyin Instagram üzerinden istifa ederek ortadan kaybolmasından bu yana nerede ise dört ay geçti, o günden bu güne en çok tartışılan konulardan biri de Merkez Bankası rezervlerinin eksiye düşmesi oldu.İzninizle konuya çok basitçe, hiç ekonomi ve bankacılık bilmeyen birinin bile rahatça kavrayabileceği bir dille açıklık getireyim ki tartışma sona ersin, gerçekler anlaşılsın.
Sizlere şöyle bir örnek vereceğim:
Emekli Ayşe teyze üç aylıklarını çekmek için evden çıkamayınca mahallenin delikanlılarından birine banka kartını verip “a oğul, bankadan şu emekli maaşımı çekip gel” dese. Cebinde metelik olmayan delikanlı bankamatiğe varıp parayı çektikten sonra aç karnını doyurmak için bir lokantaya girip bir buçuk iskender üstüne birde kaymaklı ekmek gadayıfı yese, cepte hazır para var diye epeydir lokantaya taktığı veresiyeleri de kapatsa sonra da sokakta karşılaştığı arkadaşlarına cebindeki parayı gösterip “ahanda bak cebim para dolu” diyerek hava atsa ne düşünürsünüz?
Cebinde fiziken para olduğu kesindir, Lakin o para onun mudur?
O paranın emekli Ayşe teyzenin parası olduğunu bilmeyen biri, elbette vallahi oğlan parayı bulmuş diye düşünür de, bu doğru mudur?
Türkiye’nin Merkez Bankasının durumu da aynen böyledir yükümlülükleri varlıklarının 50 milyar dolar kadar üstündedir, diğer bir deyişle kasa 50 milyar dolar eksidedir.
AKP Genel Başkanı sayın Erdoğan haklıdır Şubat 2021 tarihi itibari ile Merkez Bankasının Resmi Rezerv Varlıkları 95,6 milyar dolar seviyesindedir, lakin Toplam Yükümlülükleri ise 134,5 milyar dolar düzeyindedir. Yani merkez bankası bizim delikanlı gibi kendine ait olmayan bir parayı harcamıştır ve Net Uluslararası Rezervler böylece eksiye düşmüştür.
Ayşe teyze nerede benim emekli maaşım diye parasını istediği zaman delikanlı nasıl zor duruma düşüp, sağdan soldan borç bulma gayretine girişmek ve yahut da mahcup olmak durumuna düşecekse bizim Merkez Bankasının durumu da aynı böyledir.
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan katıldığı AK Parti İzmir İl Kongresinde yaptığı konuşmada “şimdi 95 milyar dolar döviz rezervimiz var. Ancak bir rakam daha söyleyeceğim. Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervi, 132 milyar dolara kadar çıktı. Ondan sonra bir düşüşle 95’e indik.” demiştir. Bunu söylerken elbette sadece resmi rezerv varlıklarından bahsediyor, fakat yükümlülüklere hiç değinmiyor.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut’un AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın bu söylemini boşa çıkaran “Türkiye’nin hiç bir zaman 140 milyar dolar satılabilir rezervi olmadı” söylemi de böyle bakınca bir noktada doğru.
Fakat asıl önemli gerçek; Merkez Bankası Yükümlülüklerinin Merkez Bankasının Rezervlerinin üzerinde olması, bu manada kasanın açık vermesidir.
Benzer durum daha önce de olmuş muydu?
Elbette olmuştu 2001 krizinden sonra, nerede ise 2006 yılına kadar Merkez Bankası Net rezervleri ekside seyretmiştir. Lakin o dönemde açık seviyesi hiç bu kadar yükselmemiş ve kontrolden çıkmamıştır.
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan bahse konu konuşmasının devamında “Vicdan ve izan sahibi herkes teslim edecektir ki bu mücadelenin ekonomik boyutunun en ön safında Berat Bey yer almıştır. Berat Beyin önce enerjide, ardından ekonomide ifa ettiği görevlerdeki en büyük talihsizliği, ‘damat’ sıfatının, bu alanlardaki birikimi, gayreti ve başarısının önüne geçirilmiş olmasıdır. Eğer herhangi bir siyasetçi olarak bu işleri yapsaydı kendisiyle ilgili değerlendirmeler daha objektif yapılabilirdi diye düşünüyorum.” da dedi.
Hangi birikim, gayret ve başarıdan bahsetti elbette bilmiyorum, lakin o zaman birinin çıkıp niye görev devir teslim törenine bile katılmadan Instagram üzerinden istifa ettiğini ve Merkez Bankası Başkanının beklenmedik ve ani bir kararla görevden alındığını da izah etmesi gerekmez mi?
Damat beyin yönetiminde ekonomimiz iki yılda iki çok şiddetli kur atağı ile karşılaşmış ve çok büyük bir darbe almamış mıydı?
İşin açığı Türkiye ve Türk ekonomisi çok kötü yönetiliyor, küresel ekonominin bu kadar kaotik olaylar ile çalkalandığı böyle bir döneme bu kadar kötü bir yönetim ile yakalanmak gerçekten de çok büyük bir talihsizliktir.
Emin olun sadece devlet değil vatandaşlarımızda bu kötü yönetimin bedelini son derecede ağır bir şekilde ödeyeceklerdir.