Hafta içi okuduğum bir yazıda, sevgi, dostluk, iyi insanlar gitti yerine para geldi, her şeyin hâkimi oldu içeriğindeydi. Kısmen doğru, ancak tam olarak öyle olduğu söylenemez.Daha iyi bir dünya kurmak isteyen insanlar azımsanamayacak kadar çoktur, hatta bu uğurda dün ve bugün bedel ödeyen insanların sayısına baktığımızda daha fazladır ve ağır bedeller ödenmiştir. Bu insanları yok saymak ya da hafife almak hoş olmaz.

Hafta içi okuduğum bir yazıda, sevgi, dostluk, iyi insanlar gitti yerine para geldi, her şeyin hâkimi oldu içeriğindeydi. Kısmen doğru, ancak tam olarak öyle olduğu söylenemez.Daha iyi bir dünya kurmak isteyen insanlar azımsanamayacak kadar çoktur, hatta bu uğurda dün ve bugün bedel ödeyen insanların sayısına baktığımızda daha fazladır ve ağır bedeller ödenmiştir. Bu insanları yok saymak ya da hafife almak hoş olmaz.

Kapitalist sistem elbette sermayeyi öne çıkaracaktır, çünkü ondan besleniyor büyüyor, var oluyor. Hayatımızın devamı için maddi kazanç gerekli bunu göz ardı edemeyiz, ancak yaşamın merkezine parayı koymak ve toplumu parayı merkeze koyanlardan ibaret saymakta doğru bir tavır değildir.

Toplumları daha ileriye götürmek için, güzel bir dünya kurmak için mücadele eden insanlar, insanlık var oldukça olacaktır. Çünkü sınıfların olduğu ezilenlerin ve ezenlerin olduğu, sömürülenlerin ve sömürenlerin olduğu bir toplumlarda mutlaka bu mücadele de var olacaktır.

Bugün toplumlarda biraz olsun adalet duygusu varsa, haksızlıklara, yağmalara ve sömürüye karşı ses çıkarılıyor ve mücadele ediliyorsa, 68 ve 78 kuşağının bıraktığı mirasın ürünüdür.

Her gün biraz daha çoğalmak, umutlarımızı diri tutarak, meydanları umutsuzluğa, teslimiyete bırakmamak adına, toplumun önünde yazdıklarımıza, söylediklerimize daha çok özen göstermeliyiz.

Bu hafta konuğum, şair Niyazi Yangın. Biyografisinde de görüleceği gibi, tüm fiziki engelleri aştığı gibi, toplumsal konulara da duyarsız kalmayarak iki tane şiir kitabı yayımlanmıştır. Birinci kitabı, ŞİİRİMİN RENGİ, ikincisi de, DENİZLERDEKİ SEVDAM.

Yaşam öyküsünü kendi kaleminden okuyalım;

Nasıl şiir yazmaya başladım. Kendimi ve yaşamımı sizlerle paylaşayım. 1987’nin Eylül ayında doğdum. Eylül, ayrılıkların ve hasretin mısralara döküldüğü ay. Yaşamımın zorluk anı başlamıştı. 1994 yılı… Genetik(DMD) bir hastalık taşıdığımı öğrenmiştik. Ailem çok üzülmüştü. Yıl 1996. Kalbimize yeni bir acı daha düşmüştü. Acı ile yeniden tanışmıştım. Bu sefer baba hasreti idi…

Eğitim hayatıma değinmek isterim. İlk ve Ortaokulu Niyazi Üzmez ve Cumhuriyet İlkokulunda bitirdim. Sanırım 9 yaşımda yürümem durmuştu. Annem beni sırtında taşıyarak okumuştum. Emeği çoktur. 2006 yılında Ticaret Meslek Lisesi’nden mezun oldum. Açıktan 2 yıl muhasebe tahsilimi tamamladım.

2014 yılının Nisan ayında kalbim durmuştu. Bir ay yoğun bakımda yattım. Yeni bir zorluk daha biçilmişti bana… Nefesimi makina yardımı ile almaya başlamıştım.

Her bir zorluğun sonunda, yeni bir başlangıç müjdesi vardır. Yeter ki o kıvılcımı duymaktır. Bize yeni zaferler kazandıracak…

Şiir yazmaya başlamıştım. Şiirlerimi sosyal medyadan paylaşıyordum. “Şiir kitabı çıkarma ateşi” düşmüştü gönlüme… Aslında bana inanan ve destekleyenlerin mucizesiydi. 2018 yılında “ŞİİRİMİN RENGİ” şiir kitabımın emeği doğmuştu. Sonra da Derleme kitaplarında gönlümün yolculuğu olan şiirlerime yer verilmeye başlanmıştı. 2019 yılında ikinci şiir kitabım “DENİZLERDEKİ SEVDAM” çıktı.

Yürek işçisiydim ben… Emeğimi dövüştüren ve sevdayı ateşleyendim. Sevgi ve şiir ile gönlünüzü demleyin. Yaşamın yegâne umudu buradadır.

Kendi deyimiyle, “Şair adam” Niyazi Yangın’ın son dönem şiirlerinden birkaç tane örnek vermek isterim.

ÇIPLAK BİR KIŞ UYKUSU

Çıplak bir kış uykusu…

Haziran çığlığı kulaklarımda…

Deniz daha mavi gözlerin gibi…

Saçların daha uzun sözlerin gibi…

Daha uzun yaşamak…

Daha uzun tenine dökülen şiirlerim…

Daha uzun suskunluğumuz…

Daha uzun öptüğümüz soluk…

YÜZÜM GÖZÜM SEN

Yüzüm, gözüm sen…

Göğsüne konmuş sessizliğin izi…

Dillerde sevgi sözcükleri…

Ağızlarda bir parça lokma…

Yüzüm, gözüm yine sen…

Gökyüzü yağmurunu bağışlar ellerime…

Dışarda kedi ve köpekler…

Hiç olur yüreğimin mavi saçları…

Yüzüm, gözüm herşeyim sen…

Kuşlar yuva tutar şiirin dalında…

Şiir kadın olur.

Ve saat durur sevgilim.

Ve ölüm bekler beni…

İKİ DAMLA GÖZYAŞI

İki damla gözyaşı…

Ağzında binbir gece masalları…

Sözcükler sevişir tenin ayazında…

Yaşam telaşı düşer.

Ayın ışığı yansır masamın üstüne…

İki kadeh atarım tozlu anılarımın hatrına…

Sevdalar yaşanır.

Ve üstü kalsın der gibi; bırakılır, çığlıklar doğurur.

Ve bize kalandır gecenin yaşattıkları.

GECE VE SİS

Gece ve sis…

Ay karanlık…

Tütün keskinliğinde hasret…

Ağzımın içinde tuttuğum soluğum…

Ve çıplak heceler dövüşür şiirlerimde…

Yanar mumun ışığında…

Tutsak edilmiş bedenim.

Ve maviye sevda kalemim…

Ve gözlerin gitme der…

Gece ve sis…

Ay karanlık…

Ateş düşer ocağa…