Yazarlar arasında yapılan yazışmalar her zaman ilgimi çekmiştir. Yazarlar,birbirlerine yazdıkları mektuplarla yaşadıkları dönemin topluma bakışını, o...

Yazarlar arasında yapılan yazışmalar her zaman ilgimi çekmiştir. Yazarlar,birbirlerine yazdıkları mektuplarla yaşadıkları dönemin topluma bakışını, o dönemin toplumsal yapısını, sanat anlayışlarını, yaşadıkları dönemin politika ile ilgili görüşlerini ve okudukları kitaplar hakkında kendi düşüncelerini aktarırlar.

Bugünlerde yine iki yazarın mektuplarını tekrar okudum. Kitabın önsözünde Munise Aksöz, “Tam adı Mehmet Seyda Çeliker olan, Mehmet Seyda ile Demir Özlü arasındaki mektuplaşmalar yazarın yazara yazdığı mektup olması açısından, ‘yazınsal mektup’ türüne tam anlamıyla örnek teşkil etmektedir.” diyerek yazar mektuplarının önemine dikkat çekiyor.

30 Mayıs 2022 günü yazdığım, “Edebiyatı Zenginleştiren Bir Tür : Yazar Mektupları” yazımda mektupları iki gruba ayırarak okuduğumu belirtmiştim. O yazımdan bir bölümü buraya alıyorum.” Ben mektupları iki gruba ayırarak okudum bugüne kadar. Yayınlanma endişesi taşıyan mektuplar ve bu endişeyi taşımayan samimi mektuplar. Yayınlanma endişesi taşıyan mektuplarda yazan kişinin gerginliği gözlenmektedir. Bu yüzden özenilerek yazılmıştır. Bu türün örnekleri oldukça yaygındır.” Munise Aksöz de benim bu görüşüme yazdığı önsözde katılıyor. “Kimi yazarlar bu mektupların ilerde yayınlanacağını düşünerek yazmakta, kimisi ise gerçekten sadece o kişiye özel yazmaktadır.”

Türk ve Dünya Edebiyatında yazar mektupları oldukça yaygındır. Birkaç örnekle hatırlayacak olursak : Oscar Wilde’ın Mektuplarla Bir Yaşam, Ingeborg Bachmann- Paul Celan Mektuplaşmaları, Friedrich Nietzche’in Seçilmiş Mektupları, Virginia Woolf Mektupları, Franz Kafka’nın Milenaya Mektupları, dünya edebiyatında saygın bir okur kitlesine ulaşmıştır.

Türk Edebiyatında ise; Ataol Behramoğlu-İsmet Özel’in “Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire”, Nâzım Hikmet’in oğlu Memed Fuat ve Kemal Tahir’e hapishaneden yazdığı mektuplar, Cemal Süreya’nın “On Üç Günün Mektupları”, Tezer Özlü ile Ferit Edgünün mektuplarında oluşan, “Her Şeyin Sonundayım”, Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e yazdığı ve “Leylim Leylim” adıyla kitaplaşan mektupları, Tahsin Saraç Aziz Nesin mektuplaşmaları, bizim edebiyatımızdaki önemli mektuplardır.

Mehmet Seyda’nın eşi Nihal Tekkanat’ın girişimiyle ve Mesut Özcan tarafından, Kalan Yayınlarınca yayımlanan “”Mehmet Seyda & Demir Özlü Mektuplaşmaları (1977-1985)” kitabı da okunması gereken bir kitap. İki ünlü yazarın kaygılardan uzak, içten yazdığı bu mektuplar edebiyatımıza da katkıda bulunan önemli bir eser.

Bu iki yazarı kısaca tanıtmak istiyorum.

Mehmet Seyda 15 Ağustos 1919’da İstanbul’da dünyaya gelmiştir. 13 Temmuz 1986’da aramızdan ayrılmıştır.Çeşitli takma isimlerle mizah ve magazin öyküleri, polisiye romanlar ve politik yazılar yayımladı. İlk şiir ve öyküleri 1933 yılında yayımlanmıştır. “Ne Ekersen” adlı romanı ile 1958 Yunus Nadi Roman Armağanında üçüncülük ödül, “Başgöz Etme Zamanı”adlı öyküsüyle 1964 Sait Faik Hikâye Armağanı, “Bir Gün Büyüyeceksin” adlı çocuk romanı ile Doğan Kardeş Çocuk Armağanında birincilik ödülü, “Yanartaş ve Şehzadenin Başıdır” ile 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışmasında iki başarı ödülü, “İçe Dönük ve Atak” romanı ile 1974 de TDK roman ödülü almıştır.

Demir Özlü 1935 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. 13 Şubat 2021 de Stockholm, İsveç’te aramızdan ayrılmıştır. İstanbul Ünbiversitesi Hukuk Fakültesi’nde 1959 yılında mezun olmuştur. Kısa bir avukatlık yaptıktan sonra Fransa’ya giderek Paris Hukuk Fakültesi’nde kısa bir dönem asistan olarak çalışmıştır. Türkiye’ye döndükten sonra, İÜ Hukuk Fakültesi’nde asistanlığa başlamış ancak siyasal eylemleri nedeniyle işine son verilmiştir. 12 Mart döneminde bir süre tutuklu kalmış, daha sonra İsveç’e yerleşmiştir. 1986 yılında yurda dön çağrısına uymadığından vatandaşlıktan çıkarılmıştır. 18 yaşındayken ilk şiirleriyle edebiyata adım atmıştır. Deneme, eleştiri ve çeviriler yapmaya başlamıştır. 1963 yılında yazdığı “Solumu” adlı öykü kitabıyla TDK 1964 Hikaye Ödülü’nü, 1988 yılında “Stockholm Hikayeleri” adlı öykü kitabıyla 1989 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı, “Bir Yaz Mevsimi Romansı” adlı kitabıyla Orhan Kemal Armağanını kazanmıştır.

Bu mektuplarda iki yazar mektuplaşmaktan çok sohbet biçiminde birbirlerine içinde bulundukları durumu anlatırken yazın alanında da fikir alışverişinde bulunuyorlar. “Mehmet Seyda & Demir Özlü Mektuplaşmaları” bu türe ilgi duyan herkesin okuması gereken çok önemli bir kitap. Kitaptan alıntılarla yazımı desteklemek istedim ama her mektubu alıntı yapmaya değer olarak gördüm. Buraya almaya kalksam sayfaya sığmayacaktı. Bu yüzden alıp okumanızı önerirken, bol okumalı günler diliyorum.