Milli takımımızın, ağırlıklı olarak Ermenistan’la berabere kalması sonrasında, hedef tahtasına oturtulan Stefan Kuntz dönemi resmen sona erdi. Her şeyden bağımsız olarak belirtmeliyim ki, 2024 Avrupa Şampiyonası grup eleme maçları bitene kadar Kuntz’un görevine devam etmesinin doğru olduğu kanaatindeydim.

Ancak, Türkiye Futbol Federasyonu, toplumun her kademesinden gelen baskılara dayanamadı ve Alman teknik adamla yola devam etmeme kararı aldı. 

Bu olay bana bir kez daha şunu gösterdi. Ne zaman ki, bir teknik direktör için gitmesi yönünde baskılar oluşsa ve de yönetim de, çıkan haberleri yalanlama mesajları yayınlasa, bilin ki hemen birkaç gün sonra o hocayla yollar ayrılıyor. Bir ritüel haline gelen bu durum, hiç değişmeden gerçekleşiyor.

Stefan Kuntz olayında da bu durum yaşandı. TFF, Stefan Kuntz ile yolların ayrılacağı yönünde medyada çıkan haberlerin asılsız olduğunu belirterek bir açıklama yayınlamıştı. Fakat bu açıklamadan iki gün sonra Kuntz'un sözleşmesi feshedildi. Yani, gelenek bozulmadı ve ‘Arkasındayız’ açıklamaları yalan oldu.

Neyse biz olayın bu tarafını bir tarafa bırakıp Kuntz’un bu noktaya nasıl geldiğine kısaca bir göz atalım. 

Her ne kadar, Ermenistan beraberliği sonrası tepkilerin odak noktasına otursa da Alman hocayı hedef haline getiren maç Avrupa Uluslar Ligi’nde geçtiğimiz yıl yaklaşık bu zamanlarda oynadığımız ve 2-1 yenildiğimiz Faroe Adaları karşılaşmasıydı. Toplumun çok büyük bir bölümünün, haritada yerini bile göstermekte zorlanacağı bir ülkeye kaybetmek, gerçekten ne Milli takımımıza, ne ede Kuntz’a hiç yakışmadı.

Tabi ki futbolda kazanmak kadar kaybetmek de var. Ancak okyanusları aşıp, derelerde boğulmak kolayca kabul edilemiyor maalesef. Kuntz’la yolların ayrılması gündeme geldiğinde, spor medyasında artık alıştığımız o bilindik isimler bir bir dile getirilmeye başlandı. Kimler vardı o isimler arasında. Fatih Terim, Abdullah Avcı, Sergen Yalçın ve Aykut Kocaman.

Hemen söyleyeyim, bu isimlerden Fatih Terim ismi yönetimde hiç kimse tarafından gündeme getirilmedi. Sergen Yalçın adı gündeme geldi ancak, yapılan konuşmalarda kabul görmedi. Abdullah Avcı’nın finallerdeki performans yetersizliği, tercih edilmemesinin başlıca nedeni oldu. Aykut Kocaman’a da yönetimdeki Galatasaray lobisinin başını çektiği bir kesim karşı çıktı. Sonuçta göreve getirilen isim, Vincenzo Montella oldu.

Bu durumdan mutlu olmalı mıyım bilemiyorum. Ancak, spor medyası bangır bangır, “Fatih Terim ve Abdullah Avcı diye bağırırken, bendeniz ise, “Montella’yla anlaşma sağlandı. Aykut Kocaman ise, ‘ne olur, ne olmaz diye’ yedekte tutuluyor” diye yırtınıp durdum.

Evet, Milli Takımımızın başına getirilen Montella’yla ilk görüşme Temmuz ayının ortalarında yapıldı. Daha sonra ise yönetime sunulan isimler birer birer elenerek, İtalyan hocayla anlaşma sağlandı.

Dilerim, yeni hocayla önce EURO 2024’e gitme hakkını elde eder ve ardından da yeni ufuklara yelken açarız.

Kalın sağlıcakla…