Türkiye 14 Mayıs’ta seçimlere gitti ve demokrat bir ülkeye yakışır şekilde seçimini yaptı. Aradan beş günlük...

Türkiye 14 Mayıs’ta seçimlere gitti ve demokrat bir ülkeye yakışır şekilde seçimini yaptı. Aradan beş günlük süre geçti, sular yavaş yavaş duruldu, seçim sonuçlar netleşti, taraflarca sindirildi ve kabullenildi. 2023’ün ilk tur seçimi, derin analizlerden ziyade ön değerlendirmemizi yapabileceğimiz hale geldi.

Bildiğimiz gibi seçim mücadelesi iki eksen arasında cereyan etti Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı. Cumhur İttifakı seçim stratejisini korku üzerine kurarken Millet İttifakı stratejisini, soğan üzerinden ekonomiye dayandırmaya çalıştı.

Korkuyu; irade ve mantıkla kontrol altına alınamayan insanın içini daraltan bir yakın tehdit duygusu olarak tanımlayabiliriz. Korku, her şeyden önce sağlıklı, insanın hayatta kalabilmesine yardımcı olan bir duygu halidir ve hem kendimiz, hem de çevremizdeki insanlar için sağduyulu, itinalı davranma yetisini bize verir.

Peki, Cumhur İttifakı Seçimde nasıl bir korku stratejisi izledi veya şöyle ifade edelim geniş halk yığınlarını ne ile ve nasıl korkutarak kendisine oy vermesini sağladı.

Cumhur İttifakı seçim stratejisini: ‘’ Türk halkının kendini var eden ve kendinin varlık nedenleri’’ saydığı etmenlerin karşı tarafça yok edileceği üzerine kurdu ve bunda da başarılı oldu.

Türk halkının kendini var eden ve var olmasının nedeni saydığı duygu ve etmenler nelerdi?

Bu duygu ve etmenler: Aile, Vatan, Milliyet ve Din idi.

Cumhur İttifakı;

  • Millet İttifakının İstanbul Sözleşmesini kullanarak LBGT’leri (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transseksüel) öncelediğini ve aile kurumunu dağıtmaya çalıştığını, aile kurumunun toplumun temel yapı taşı ve Cumhur İttifakının kutsalı olduğu,

    -Millet İttifakının HDP ile anlaşarak kısa gelecekte ülkemizi böleceğini, yabancı güçlerin isteği doğrultusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesini dış güçlerin kontrolündeki Kürtlere vereceği,

    -Millet İttifakının, Türklük düşmanı olduğunu ve milliyetsizliği savunduğunu, toplumun aidiyet duygusunu yok etmeye çalışarak emperyal güçlere hizmet ettiği,

    -Millet ittifakını din ve İslamiyet düşmanı olduklarını, dini yok etmeye çalıştıklarını ve emperyal güçlerin isteği doğrultusunda dinsiz bir toplum kurmaya çalıştıkları,

İddialarını dile getirerek, ; Türk toplumunu yok olma tehdidi ile korkutmuş ve ilk seçimde %49,5’luk bir oy oranına ulaşmıştır. Millet İttifakı seçim stratejisini, boş tencere her iktidarı götürür teorisi üzerinden hareketle pahalı soğanı gündeme getirerek kötüleşen ekonomi politikası üzerine kurmuş ancak görünen o ki derdini halka anlatamadığı gibi halkın asıl varlığını tehdit edenin, yok olmak üzere olan bir ekonomi olduğunu anlatamamıştır.

İlk sonuçlara ve ilk gördüklerimize dayanarak derin analizden uzak korku duygusu açlık duygusuna galip gelmiştir diyebiliriz. Türk Halkına ‘’ soğanının etin fasulyenin fiyatını bir yana bırakalım, bütçe açığını, cari açığı ve enflasyonu görmezden gelelim, biz elden giden aileye, vatana, dine, milliyete bakalım’’ dedirttirilmiş yukarıda korkunun tarifinde bahsedildiği gibi Türk halkı yaratılan korku karşısında ihtiyatlı ve tedbirli davranmaya zorlanarak güçlü zannedilenin etrafında toplanmaya zorlanmıştır. Ama tam anlamıyla da henüz başarılamamıştır.

Şimdi Millet İttifakı ana sorunu: Korkuyu yenmek ve korkuyu korkutmak olduğunu bilmek, öte yandan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak istiyorsa Millet İttifakının en kutsallarının Yurttaş ve Yurttaşın Özgürlüğü yanında Aile; Vatan, Milliyet, Din ve İnanç Özgürlüğü olduğunu millete anlatmaktır. Yoksa altı farklı görüş niçin bir araya gelsin ki?