İngilterehükûmeti, bu yıl başkanlığını yürüttüğü Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı’nda (COP26) “Kömürden Temiz Enerjiye Dönüşüm”manifestosunu yayımladı.

İngilterehükûmeti, bu yıl başkanlığını yürüttüğü Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı’nda (COP26) Kömürden Temiz Enerjiye Dönüşüm“manifestosunu yayımladı.

Açıklamaya göre, 190 ülke, finansal kuruluş ve organizasyon kömürden çıkış için küresel bir koalisyon oluşturdu.

Aralarında Avrupa’nın en büyük kömür tüketen ülkesi Polonya, Ukrayna, Şili, Fas, Vietnam’ın bulunduğu 18 ülke ise ilk kez 2030 ila 2040 arasında elektrik sistemlerinden kömürü çıkarmaya yönelik taahhüt açıkladı.

Oluşturulan koalisyon ve açıklanan taahhütler kapsamında, elektrik üretiminde kömür kullanımına yönelik yurt içi ve dışı yatırımların durdurulması, temiz kaynaklardan elektrik üretiminin hızlandırılması, işçi ve topluluklar açısından kömürden temiz enerjiye adil bir geçiş sağlanması yer alıyor.

İngiltere İş, Enerji ve Endüstriyel Strateji Bakanı Kwasi Kwarteng, yaptığı değerlendirmede, dünyanın dört bir yanından ülkelerin bir araya geldiği Glasgow’da kömürün gelecekteki enerji üretiminde hiçbir yeri olmadığını ilan ettiğini belirterek, “Bu gelişme, iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik küresel çabalarımız açısından bir dönüm noktası. Bu açıklamalar kömürün sonunun göründüğüne işaret ediyor. Dünya doğru yönde ilerliyor.” ifadesini kullandı.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Küresel Direktörü Dave Jones ise yaptığı açıklamada, bu taahhütlerin tüm kıtalarda kömürden çıkışın sağlanmasına yardımcı olacağını belirterek: “Kömürden temiz elektrik üretimine acil dönüşüm ekonomi, sağlık ve iklim için de en iyi seçenek. Bu taahhütler, yıllar süren çalışmanın bir sonucu. Paris Anlaşması’nın kabul edilmesinden beri kömürle ilgili konular yeni kömür santrali yapılmaması üzerinde yoğunlaşıyordu. Şimdi ise yeni kömür santrali yapılmamasının yanı sıra kömürden çıkışa odaklanıyor.” Dedi.

Peki, bu gelişme Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

Önce Türkiye’nin hâlihazırdaki durumuna bir bakalım:

TEİAŞ’ın aylık olarak yayınladığı kurulu güç raporuna göre, 2021 yılı Ağustos ayında elektrik üretim kurulu gücü bir önceki aya göre 229 MW artış ile 98 bin 492,7 MW seviyesine ulaşmış bulunmaktadır.

Gene TEİAŞ’ın verilerine göre, kurulu güç içerisindeki en büyük pay 25.548,7 MW ile doğal gaz santrallerinin, ardından ise 23.272,9 ile barajlı kaynakların oldu. Linyit tipi santrallerin kurulu gücü 10.119,9 MW, rüzgâr santrallerinin 10.014,1 ithal kömür yakıtlı santrallerin kurulu gücü 8.995,4 MW olurken akarsu tipi hidroelektrik santrallerin kurulu gücü 8.167,9 MW, jeotermalin 1.650,2 MW ve biyokütlenin ise 1.429,7 MW oldu.

Bu kurulu gücün 20 bin 331 MW kapasitesi ithal kömür, linyit, taşkömürü ve asfaltit kullanan termik santraller.

Fosil yakıt kullanan tüm santrallerin kurulu gücü ise 46 bin 131 MW seviyesindedir. Bu noktada kurulu gücümüzün yarısı fosil kaynaklara dayanıyor demektir.

Türkiye’de 2021 Şubat verilerine göre kaynak türü bazında elektrik enerjisi üretimi ise:

KAYNAK TÜRÜÜRETİM (GWh)
Doğal Gaz6.643,1
İthal kömür+TK+Asf5.887,8
Linyit3.094,1
Fuel Oil25,2
Biyokütle558,6
Hidrolik4.007,6
JES+GES+RES4.237,2
Genel Toplam24.303,1

24 Bin 303 GWh’lik Üretimin yüzde 64,4’e denk gelen 15 Bin 650 GWh lik kısmının fosil yakıtlar kullanılarak elde edildiği ortadadır. Bununda yarıdan fazlası yanı 9 Bin GWh’lik kısmı kömür yakarak elde edilmiş. Kömür yakan termik santraller üretimin yüzde 37’sini karşılamış.

Kömürün yasaklandığı bir dünyaya doğru ilerlerken Türkiye’nin elektrik enerjisi üretimini yeniden yapılandırması gerekmektedir ve buda çok ciddi bir yeni yatırım ve finansman bulunması anlamına gelir, işimiz zor yani…