Covid-19 Pandemisinin ekonomik ve sosyal etkilerini azaltabilmek amacı ile iktidar geçen sene bir dizi tedbir almış ve 11 Mart 2020 tarihinde, ilk vakanın resmen tespit edilmesinin hemen ardından, geçen yıl martın son haftasında firmaların çalışanlarını işten çıkarmasını önleyebilmek amacı ile kısa çalışma ödeneği devreye sokulmuştu. Tedbirler kapsamında ödenekten yararlanma koşulları esnetilerek son 3 yılda 450 gün primi bulunan ve son 60 gün hizmet akdi ile çalışanlar kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılmıştı.

Covid-19 Pandemisinin ekonomik ve sosyal etkilerini azaltabilmek amacı ile iktidar geçen sene bir dizi tedbir almış ve 11 Mart 2020 tarihinde, ilk vakanın resmen tespit edilmesinin hemen ardından, geçen yıl martın son haftasında firmaların çalışanlarını işten çıkarmasını önleyebilmek amacı ile kısa çalışma ödeneği devreye sokulmuştu. Tedbirler kapsamında ödenekten yararlanma koşulları esnetilerek son 3 yılda 450 gün primi bulunan ve son 60 gün hizmet akdi ile çalışanlar kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılmıştı.

Bu tedbirlerin devamında ise 17 Nisan’da yürürlüğe giren bir kanun ile de firmalara işten çıkarma yasağı getirilerek, işverene yasak süresince çalışanları ücretsiz izne çıkarma yetkisi verilmişti. Ücretsiz izne çıkartılan fakat kısa çalışma ödeneği koşullarını yerine getiremeyen çalışanlar için ise nakdi ücret desteği devreye alınmıştı.

Pandemi sona ermediği ve ekonomik koşullar düzelmediği halde, eğer bir son dakika sürprizi olmazsa kısa çalışma ödeneği mart sonunda devreden çıkarılacak gibi görünüyor.

Erdoğan, yaptığı çeşitli açıklamalarında kısa çalışma ödeneğini son kez uzatma kararı aldıklarını söylemişti, bu söylemlere göre kısa çalışma ödeneğinin süresi 31 Mart’ta dolacak, peki ondan sonra ne olacak?

İşverenlerin önünde iki seçenek bulunuyor: Kısa çalışmanın sona ermesiyle işveren 1 Nisan’dan itibaren işçilerini ya normal çalışmaya geçirecek ve yahut da ücretsiz izne çıkartacak.

Firmaların normal çalışma düzenine geçmesi durumunda çalışanlar için elbette bir sorun doğmuyor, lakin ücretsiz izne çıkarılmaları durumunda ellerine tutuşturulacak 1.431 TL ile yaşamlarını sürdürme, geçimlerini temin etme derdine düşecekler.

Kısa çalışma ödeneği, ödenek almaya başlamadan önceki 12 aylık ortalama ücretin yüzde 60’ı üzerinden veriliyor ve asgari ücretin % 150’sini aşamıyordu. Kısa çalışmada en fazla 5 bin 366 TL’ye kadar ödeme alınabilirken, ücretsiz izine çıkarıldığında uygulanan nakdi ücret desteğinde ise normal çalıştığı dönemdeki ücretine bakılmaksızın her bir çalışan ancak 1.420 TL net ödeme alabiliyor.

Diğer yandan destekleme politikaları kapsamında çalışanlarını kısa çalışmadan normal çalışmaya geçiren işverene, geçen yıl ağustos ayında yürürlüğe giren kanun uyarınca çalışan başına ayda 1.341 TL’ye kadar normalleşme desteği sağlanacak. Fakat normalleşme desteği işten çıkarma yasağı süresini aşamıyor. Bu yüzden de normalleşme desteği, herhangi bir yasa değişikliği yapılmaz ise 30 Haziran 2021 tarihinde sona erecek, yani bu destekten yararlanabilmek için de önümüzde sadece 3 ay bulunuyor.

Destek süresince, asgari ücretli bir işçi için ödenmesi gereken tüm primler işsizlik fonundan karşılanıyor, lakin bu desteğin süresi de 6 ay ile sınırlı bulunuyor. Aslında bu durumda da devlet kamu bütçesinden bir destek sağlamış olmuyor, sadece ve sadece işçinin işsizlik fonunda birikmiş bulunan parasını, işveren üzerinden destek vermekte kullanıyor.

Bir yılı aşkın süredir dehşetli bir ekonomik ve sosyal kriz yaratan pandemi hala sürüyor, ne zaman biteceği ile ilgili bir öngörüde de bulunulamıyor. Pandemi koşullarında ciddi bir nakdi destek sağlayamayan AKP iktidarı yüzünden, işsizlik ve gelirsizlik son derecede yaşamsal bir probleme dönüşmüş bulunmaktadır.

Kısa çalışma ödeneği uygulamasının böyle vakitsiz sonlandırılması ise mevcut durumu daha da ağırlaştıracaktır.

Şurası muhakkak ki; Türkiye’de iktidar hem salgın ile ve hem de salgının ekonomik ve sosyal etkileri ile baş etmekte yetersiz kalmış, acze düşmüş bulunmaktadır.

İnanılmaz sayıda işletme iflas etmiş ya da iflas etmek üzeredir, milyonlarca insan işsiz ve gelirsiz kalmış, çaresizlik içinde bekleşmektedir.

Nakdi ve hibe destek verme yerine bol keseden dağıtılan kredilerin ödeme yapılmasa dahi takibe düşme süreleri uzatıldığı için kredilerdeki sorunun gerçek boyutu ise şu anda bilinememektedir. Tahmin ve öngörüler ise korkutucudur. Bazı öngörülerde zincirleme firma iflaslarının finans sektörünü derinden etkileyebileceği dahi konuşulmaktadır.

İktidarın işsizliğin artmasını insanların gelirsiz kalmasını önleyebilecek somut tedbirleri acilen alması gerekmektedir, aksi takdirse demedi demeyin sosyal huzursuzluğun artması ve patlamaların olması kaçınılmaz gibi görünmektedir…