Sevgili okurlarım, Bu hafta yine sizlerle, hepimizi derinden etkileyen, iç dünyamıza dokunan bir konuyu paylaşmak istedim.

Hayat yolculuğunda hepimizin zihninde yankılanan iki kelime var: keşke ve iyi ki. Bazen gecenin bir yarısında uyandığımızda, bazen bir şarkının ortasında ya da bir sokakta yürürken ansızın çıkıveriyor karşımıza. Biri içimizi acıtırken, diğeri yüreğimizi ısıtıyor.
Keşkeler, çoğu zaman içimizi kemiren pişmanlıkların izleri oluyor. Söylenmemiş sözler, gidilmemiş yollar, cesaret edilemeyen adımlar… “Keşke farklı davransaydım, keşke bir şans daha verseydim,” gibi cümleler beynimizi bir kurşun gibi delip geçiyor. Bu düşünceler bazen o kadar derinleşiyor ki, geçmişin gölgesinde kaybolmamıza sebep oluyor.
Ama bir de iyi ki’lerimiz var. Kalbimizi aydınlatan, yüzümüzde bir tebessüm oluşturan, “İyi ki yapmışım,” dediğimiz anılar… Bir dostluk, bir sevgi, bir karar, belki bir vazgeçiş bile. Ne olursa olsun, içimizi rahatlatan, kendimizle barışmamıza vesile olan güzel anlar bunlar.
Ben inanıyorum ki, keşkeleri azaltmak ve iyi ki’leri çoğaltmak bizim elimizde. Her yeni gün, geçmişten ders alarak daha bilinçli bir şekilde yaşamak için bir fırsat. Cesur kararlar almak, sevdiklerimize değerimizi göstermek, kendimize karşı dürüst olmak… İşte bu seçimler, ileride pişman olmamak için atılan küçük ama güçlü adımlar.
Hayat öyle hızlı geçiyor ki… Bir bakıyoruz yıllar geçmiş, geriye sadece hatıralar kalmış. O yüzden bugün, tam da şimdi, kendimize sormalıyız: “Bugünüm, yarının iyi ki’si mi, yoksa keşke’si mi olacak?”
Sizleri bu satırlarla baş başa bırakırken, kendi hayatınızda dönüp baktığınızda daha çok iyi ki’niz olsun isterim. Çünkü insanın kalbini en çok huzur besler, huzurun da yolu, doğru zamanda doğru adımı atmaktan geçer.
Hayat, iki kelimenin kıyısında akıp gidiyor aslında: keşke ve iyi ki. Her sabah birini dudaklarımızdan döküyoruz, her gece diğerini içimize gömüyoruz. Bazen bir seçim, bazen bir suskunluk, bazen de bir cesaret bu iki kelimenin kaderini belirliyor. Ne zaman dönüp ardımıza baksak, bir keşke göz kırpıyor uzaklardan; ne zaman içimiz umutla dolsa, bir iyi ki gülümsüyor bize.
Keşke’ler pişmanlığın sesi. Söylenmeyen sözlerin, gidilmeyen yolların, tutulmayan ellerin yankısı. “Keşke o telefonu açsaydım.” “Keşke bir kere daha sarılsaydım.” “Keşke kendimi bu kadar ihmal etmeseydim.” Hayatın hızlı akışında çoğu zaman farkına bile varmadığımız anlar, geriye dönüp baktığımızda içimizi sızlatıyor. Çünkü keşke’lerin çoğu, geç kalan farkındalıklardan doğuyor. O an önemsiz görünen şeyler, zamanla kalbimizde ağır taşlara dönüşüyor.
Ama bir de iyi ki’ler var. En az keşke’ler kadar güçlü, ama çok daha hafif, çok daha umut dolu. İyi ki başlamışım, iyi ki vazgeçmişim, iyi ki sevdim, iyi ki sustum, iyi ki konuştum… Bu iki kelime, yaşadığımız her zorluğun ardından ruhumuza dokunan teselli cümleleri gibi. Bazen hayat, bizi çok zor bir yola sürükler, ama sonunda döner ve deriz ki: “İyi ki yaşamışım, yoksa bugün bu ben olmazdım.”
İnsan hayatı bir yolculuksa, keşke’ler duraklardır; bir süre kalır, düşünür, ders alır ve devam ederiz. İyi ki’lerse yolun manzaralarıdır; içimizi ısıtır, yüzümüze bir tebessüm kondurur. Asıl mesele, bu iki kelimeyle barış içinde yaşayabilmek. Ne keşke’lerde boğulmak ne de iyi ki’lere sarılıp gerçekleri unutmak. Çünkü her keşke, aslında bir iyi ki’ye giden yolun habercisi olabilir.
Bazen bir hata yaparız, keşke deriz. Ama o hata bizi daha doğru bir yola yönlendirir. Bazen birinden vazgeçeriz, acıtır; ama sonra anlarız ki o vedanın içinde bir iyi ki gizliymiş. Yani hiçbir keşke boşa değildir. Yeter ki dersini alıp hayatımıza bir pencere açmayı bilelim. Çünkü acının da, pişmanlığın da bize anlatmak istediği çok şey var.
Hayatın tam ortasında, hem geçmişi hem de geleceği içinde taşıyan bu iki kelimeyle her gün yeniden yoğruluyoruz. Dünü düşünürken içimizdeki pişmanlıkları, yarını hayal ederken kalbimizdeki umutları taşıyoruz. Ve gün geliyor, bir “iyi ki”nin içinde kendimizi affediyoruz.
Benim de keşkelerim var elbet. Söyleyemediğim cümleler, ertelediğim hayaller, kırdığım kalpler... Ama iyi ki’lerim de var, sımsıkı sarıldığım. İyi ki inandım, iyi ki sevdim, iyi ki yandım… Çünkü her şey beni bugünkü ben yaptı. Eksiklerimle, fazlalıklarımla, hatalarımla ve doğrularımla.
Hayat, bize mükemmel olmayı vaat etmiyor. Ama anlamlı olmayı sunuyor. Ve anlam, çoğu zaman keşkelerimizle büyüyüp iyi ki’lerimizle şekilleniyor. Önemli olan, geçmişin yükünü sırtlayıp yola devam edebilmek. Çünkü en güzel iyi ki’ler, çoğu zaman en derin keşkelerden doğuyor.
Sen de bugün bir dur, düşün. Hangi keşkeler içini sızlatıyor? Ve hangi iyi ki’ler seni ayakta tutuyor? Belki bir mesaj atmanın, bir sarılmanın, bir adım atmanın tam zamanıdır. Belki de bir iyi ki olabilmek için birilerine el vermenin...
Hayat kısa, zaman hızlı, kelimeler az… Ama duygular çok derin. Ne keşkelerle oyalan ne de iyi ki’lerle yetin. Yaşadığını hisset, hissettiğini yaşa. Çünkü sonunda sadece iki kelime kalıyor elimizde: Keşke mi diyeceksin, iyi ki mi?
İyi ki’lerin bol, keşke’lerin az olduğu bir hayat mücadelesinde kendinizi bulmanız dileğiyle... Hepinize mutlu bir hafta sonu diliyorum.
İyi ki varsınız… “Keşke siz değerli okurlarımla daha önce buluşsaydım,” diyerek bu haftaki yazımı sonlandırıyorum.
Sevgiyle kalın, mutlu hafta sonları...