Sürdürebilirliği üç nokta (…) ile betimleyerek kitap kapağı yapmış annenin oğlundan ‘existance comes before essence/varoluş özden...
Sürdürebilirliği üç nokta (…) ile betimleyerek kitap kapağı yapmış annenin oğlundan ‘existance comes before essence/varoluş özden önce gelir’ yaşam altlığımın mastarı sloganı sarsacak nitelikte bir öyküsü olan çizgilerle bezenmiş nehir söyleşisi BENİM KARİKATÜRLÜ EVRENİM.
Yazarı kendi deyimiyle ’68 Kuşağı’nın tozunu yutmuş dostum (ki bunlar bir şekilde birbirlerinin çekim alanına girerler) İzel Rozental Moda Caddesinin son Mohikan’ı Tarihçi Kitabevi’inde (https://www.facebook.com/tarihcikitabevii?mibextid=ZbWKwL ) sunum ve imza gününü yapınca gitmesem olmazdı.
Arada bir gemicilerin yaptığı gibi kendimi kalafata alır mastarımı kontrol ederim. O’da öylesi bir gündü. Üstelik heybemde onun MODA SEVGİLİM YENİDEN kitabı üzerine (https://sonsoz.com.tr/bir-zamanlar-modaydi-moda/) beş yıl önce çıktığında SONSÖZ’de bizi çizgiler eşliğinde Moda’yla buluşturuşunu yazmışlığımda vardı. Kitap arka sözü; ‘Çocukluk yıllarında evin duvarlarını karalayarak kurduğu “çizgili dünyası”nı gazetelere, dergilere, kitaplara ve uluslararası sergilere hatta radyo programlarına kadar genişletmiş bir insan İzel Rozental. Hem çizer hem yazar olarak bu “çizgili dünyası”na Amerika’dan Japonya’ya, Fransa’dan Çin’e ve elbette Türkiye’den birçok başka karikatüristleri dahil etmiş, onlarca yakın dostluklar kurmuş, uluslararası projeler gerçekleştirmiş. Benim Karikatürlü Evrenim başlıklı nehir söyleşide Rozental eline kalemi alıp bir şeyler çizmeye başladığı günden bugüne yaşadıklarını, yaptıklarını, kurduğu dostlukları anlatıyor.’ diyor… Modanın her köşe başını yaşayarak çizmiş kişiyle paylaşacak çok şeyimiz olduğunu bilerek bir başka kadim dostum profesör doktor Ömer Sadullah’a da rica ettim beraber gittik. Kadıköy Maarif Kolej’liliği ve Moda’lı oluşuyla, olgunluğu ve hoş görüsünü sonuna kadar istismar ederek küçük bir yatılı mektep klanı içerisinde ‘Ömer ölüleri gömer’ diyerek dalga geçtiğimiz, öfkeyle küfürler yağdırmasına gülüştüğümüz can kardeşimdir.
Söyleşi boyu İzel nereden bahsetse ‘sen bunları bilmezsin’ diye kafamın etini yedi durdu.. İzel Cem Sokaktan ve Cemil Cem’in şimdilerde tramvay durağının arkasında görsellerini sunulduğu karikatürlerinin üstünde ki etkilerinden bahsederken benim’de Moda Mektep Sokak no 20 iki’deki ahşap kagir evimizin yıkılarak ucube Laz kalfa işi apartman yapılması sırasında Cem Sokak’ta ki Zeytin Apartmanı geçici ikamet günlerimiz canlandı… Bugünkü kentsel dönüşüm muhabbetinin 60’larda yaşamış olduğunu ve bu dejavunun İstanbul’un dokusuna işlediği kötü sonuçlarını hala yok edemediğimiz gerçeği kafama denk etti. Kitabın girişine yakın bir yerde ‘Herkesin bir hikayesi vardır önemli olan bu hikayenin nasıl bittiği değil nasıl başladığıdır’ diyor. Sağ olsun İzel’in benim için kitap içine çizdiği karikatürdeki basketbol adamı serüvenimin Cem Sokak’daki, şimdi otopark olan, Kadıköyspor açık hava sahasında başlamış olduğu da benim hikayemin başı…Küçüktüm ufacıktım top oynadım acıktım… yaşlarında girdim basketbol alemine… Giriş o giriş… Hey gidi günler hey.