Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen ucube sistemin gerçek adı “şeriatçı ve hilafet” sistemi demektir. Seçmene yutturmak için RTE ile MHP’nin faşist Başkanı Devlet Bahçeli bu sistemin adını böyle kurdular. Parti sayısı “Cumhur İttifakı” sayesinde 222 çıktı. 26 parti seçime giriyor. İdeolojileri ve amaçları farklı partiler tek parti izlenimi verme zorunda kalıyordu. Bu partilerden biri de CHP’nin seçimlere girebilmesini sağlamak için öncülük ettiği İyi Parti idi. Ne oldu? Meral Akşener ve ekibi ayrı baş çekiyor. CHP’yi engellemek ve AKP’nin daha fazla belediye kazanmasına yardım olma rotasına girdi.


Ama İyi Parti için gerçekleri söylemek gerekirse; ılımlı sağ seçmeni toparlamak savıyla MHP’den kopan küskünlerin toplaştığı, hedef seçtiği merkez sağın bir türlü temsilcisi olamadığı için büyüyemeyen, yeterince yeni taban edinemeyen, özellikle son seçimlerde ve sonrasında iç kavgalarla yıpranmış, giderek eriyen bir parti oldu. Açıkça söylemek gerekirse İYİ Parti’nin bulunduğu konum Meral Akşener ve ekibinde kaynaklı yaşadığı zikzak çıkışlar, hem partisinde hem de kamuoyunda kendisine yönelik ilgiyi yitirmesine neden oldu. Böyle bir partinin çizmiş olduğu zikzakları gören seçmenler dolayısıyla, İYİ Parti’nin inişe geçtiği bir süreçte ittifaktan uzaklaşması seçimlere CHP açısından çok olumsuz etki yapmayacağını gösteriyordu.


Bu görüş kamuoyunda doğrulanıyor. Ama bunun birde kendine özgü koşulları vardı. CHP’nin, ülkeyi büyük ekonomik bunalıma, yoksulluğa ve pahalılığa sürükleyen AKP, MHP-HÜDA PAR ortaklığının yarattığı ortama karşı, yurttaşa ülkeyi yönetebileceğine inandırması gerekiyor.
Bu noktamda 1970’lerdeki Ecevit’in başarısından söz etmek gerekir. O dönemde AP-MHP-MSP’nin bugünkü Cumhuriyet ittifakına benzer oluşturduğu Milliyetçi Cephe koalisyonlarının yarattığı ekonomik bunalıma CHP, halka barış ve hakça bir düzen önermiş o zaman oyların yüzde 42’sini almıştı.  Ama işin ilginç yanı Kemal Kılıçdaroğlu 13 yıl parti genel başkanlığı döneminde CHP’nin, seçmende, kadroları ve topluma sunduğu sağa yatkın siyaset tasarımı ile ülkeyi yönetme becerisini gösteremeyeceği kanısı yerleşmişti. Bu kanı şimdi İyi Parti’de Akşener ve ekibinin göstermiş olduğu siyasi zikzaklarda kendini gösteriyor.


Bu nedenle İyi Parti’yi kuran kimi siyasetçilerinde içinde bulunduğu bir çok parti üyesi parti ile yollarını ayırdı. Bu ayrılış parti de siyasi yaralar açtı. Seçmenlerin gözünde İyi Parti küçüldü. İyi partinin bu zikzakları sonucunda oy potansiyelinin düşmesi kimin işine yarıyor. AKP ve MHP’nin işine yarıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun da CHP’de 13 yıl içinde çizmiş olduğu zikzaklar genel başkanlığı kaybetmesini sağladı. CHP delegeleri Kılıçdaroğlu’nu kızağa çekti. CHP’nin Özgür Özel ve ekibi ile son kurultayda yaptığı gençlerden oluşan kadro değişikliğini, halkçı, devrimci, laik, cumhuriyetçi, sosyal adaletçi, iç barış ve birlikten yana bir çizgi ile güçlendirebilirse, CHP; tek başına yerel seçimlerde ve genel seçimlerde çok önemli bir sıçrayışlar gösterebilir. Saray düzenine olan desteğin, ekonomik ve mali çürümüşlüğün giderek artığı, son seçim sonuçları ile belli olduğu bir Türkiye’de, AKP ve ittifakında yer alan partilerin zikzakları bu sonuçları kamuoyuna gösteriyor. Doğru değil mi?
Çünkü başarının sırrı, halkı dürüstçe kendine inandırmaktadır. Ama zikzaklara dayalı siyaset almış başını gidiyor. Siyasi partilerin seçmenlerini patron sayarsak, neden sermaye sınıfı patronlarının partilerine teslim oluyorlar?