Gerçek yükseliş, yüksekte durmakta değil, durduğun yerde kararlılıkla durabilmekte gizlidir.

Kartal ile karga hikayesi bize şunu anlatır: Karga, cesaretle kartalın sırtına konup onu rahatsız eder, boynunu gagalar, fakat kartal bu saldırıya cevap vermez. Hiçbir enerjisini bu işe harcamaz. Sadece yükselmeye devam eder. Yükseklik arttıkça hava incelir, oksijen azalır ve karga buna dayanamaz, sonunda düşüp gider. Kartal galip gelir;
Çünkü mücadeleye girmemiş, sadece yoluna odaklanmıştır.

Kartal ile karga hikayesi bugün sadece doğaya dair bir anlatı değildir, tam anlamıyla içinde bulunduğumuz siyasi atmosferin güçlü bir metaforudur. Çünkü artık siyaset yalnızca projelerin ve fikirlerin yarıştırıldığı bir alan olmaktan çıktı. Bugün en küçük bir kriz anında yön değiştiren, bulunduğu safa inançla değil hesapla bakan pek çok isim görüyoruz. Tam da bu nedenle, kargalar gibi gürültü çıkaranlara cevap yetiştirmek yerine, kartal gibi kararlılıkla yükselmeye devam eden bir iradeye ihtiyaç var. Siyaset, artık sadece ne söylediğinle değil, neyin altında eğilip eğilmediğinle de ölçülüyor. Bugün asıl güç, kargaların sesine değil, kendi inandığı yüksekliğe kilitlenenlerin omuzlarında birikiyor. Çünkü yükseklik sadece görüş açısını değil, aynı zamanda haklılığın nefesini de artırır. O yüzden bırak kargalar konuşsun, biz yolumuza inançla devam edelim. Yükseldikçe hem sesler azalacak, hem de gerçeklerin gücü daha gür bir şekilde duyulacaktır.

Tam da bu nedenle, ilk günkü gibi partisinin yanında duran, o sandıktan çıkan her oyu emanet bilip koruyan siyasetçiler her geçen gün daha değerli hale geliyor. Onlar sadece bir siyasi figür değil; sadakat, kararlılık ve inanç kavramlarını temsil eden birer umut sembolüdür.

Bugünün siyasi hayatında kargalar çok daha gürültülü… İftiralar, yalanlar, yapay gündemler, “sen de vazgeç” diyen sahte çağrılar… Tüm bunların amacı nettir; kartalın kanat çırpmasını engellemek, kararlı yürüyüşü yarıda bıraktırmak.

Fakat gerçek güç, kavgaya girmek ya da geri çekilmek değildir. Gerçek güç, seçmenin verdiği yetkiyi namus gibi korumakta, partinin en zor günlerinde bile geri adım atmamakta gizlidir. Bugün zor dönem siyasetçisi olan, yani kolay zamanda değil zor zamanda saf tutan her bir isim, gençlere umut verdiği için, halkın sesine sadakat gösterdiği için yükselmektedir.

Unutmayalım ki…
✔️ Halk kavga değil, çözüm görmek ister.
✔️ Gürültülü söze değil, doğru söze kulak verir.
✔️ Yapay gündemleri değil; geçim, adalet ve gelecek gibi gerçek meseleleri duymak ister.
✔️ Vizyonunu terk edenlerden değil; vizyonuna sadakatle bağlı kalanlardan güç alır.

Kartal yükseldikçe kargalar yorulur. Sadakatle atılan her adım, ilkeli her duruş, inançla söylenen her “ben buradayım” sözü onları biraz daha nefessiz bırakır. Bugün Türkiye’nin ihtiyacı olan şey budur:
Partisinin zor gününde terk etmeyen, halkın iradesine sahip çıkan, “zor zamanda geri adım atmayan” kartal gibi siyasetçiler…

Ve gün geldiğinde halk şunu çok net söyler:
“Kargalar yalnızca konuştu…Kartal ise durduğu yeri terk etmedi ve yükseldi.”
Çünkü yükselmek bazen uçmakla değil, cesaretle kanat açmakla başlar.

SONSÖZ
Bugün içinde yaşadığımız siyasi iklimde en büyük ihtiyaç yeni sloganlar değil, sağlam duran yüreklerdir. Halk artık sadece konuşanı değil, omuz verenleri; yalnızca eleştireni değil, inançla mücadele edeni görmek istiyor. Kartal gibi siyasetçi, ne rüzgara göre yön değiştirir ne de kargaların sesinden korkar. Çünkü bilir ki; Bir millete umut, her kararlı duruşu bir gence cesaret verir.
O yüzden vazgeçme. Gürültüye kulak verme. Sadakatle dur, cesaretle yüksel. Çünkü sen yükseldiğinde yalnız bir lider değil; bu ülkenin umudu da seninle birlikte yükselecek.