Bazı siyasi parti ve politikacıların iktidarla ortaklaşa hareket ederek seçimleri ikinci tura bırakmak için olağanüstü bir...
Bazı siyasi parti ve politikacıların iktidarla ortaklaşa hareket ederek seçimleri ikinci tura bırakmak için olağanüstü bir gayret gösterdiğini sanırım hepiniz görüyorsunuzdur.
Bu olasılık var mı? Elbette var seçimler ikinci tura kalabilir.
Fakat Pazar akşamı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde yaşananları hep beraber gördük.
Sadece Ekrem İmamoğlu’nun değil Türk Bayrağı taşıyan seyircilerin de hedef alındığı taşlı saldırı yüzünden miting iptal oldu, saldırıda birçok kişi ise yaralandı.
Önlem alması gereken mercilerin önlem almadığı, olaya müdahale etmesi gereken güvenlik güçlerinin seyredip müdahale etmediği bu vandalizme karşı iktidar mercilerinden saçma sapan açıklamalar geldi.
Örneğin bu olaylar onun sorumluluğu altında olduğu halde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Bizim mitinglerimizde bugün Türk Bayrağı vardı Ekrem İmamoğlu’nun mitinglerinde, Van’da HDP bayrakları vardı. Biraz öncede gitti. Erzurum’u karıştırmış Erzurum’u. Şimdi biraz sonra televizyonda anlatacağım. Şu anda Erzurum’da binlerce insan sokakta. Tahrik etmiş, provoke etmiş, karıştırmış binlerce insan şu an sokakta. Onları teskin etmeye çalışıyoruz” diyerek saldırıya uğrayıp mağdur olan tarafı suçladı. Bir içişleri bakanı için son derecede saçma bir yaklaşım değil mi?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu kadarla da kalmadı ve Ülke TV’de Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da taşlı saldırıya uğramasına ilişkin birbirinden saçma açıklamalarda bulunarak “Burada bu miting yapmasının sebebi bu kavgayı kanatmak. Ekrem İmamoğlu, Türkiye’ye gelmiş en büyük sahtekârlardan bir tanesidir” deme hadsizliğinde bulundu.
Hızını bu kadarla da alamayan soylu “Yapmasının bir tek sebebi var, bu arkadaşın bir gündem hastalığı var. Kendi içlerinde bir rekabeti var. Bay Kemal, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu birbirlerinden nefret ediyorlar” iddiasında bulunarak sayıklamalarını sürdürdü…
Bu olay bize iktidarın seçimlere kaotik bir ortamda gitmeyi ve bu şekilde halkın güvenlik endişelerini kaşıyarak iktidara oy vermeye yönelik manipülasyon yapma hevesinde olduğunu açıkça göstermektedir.
Geçmişte, AKP’nin 7 Haziran seçimlerini kaybedince erken seçimi nasıl zorladığını bu noktada Devlet Bahçelinin nasıl işbirliği yaptığını ve neticede yaratılan kaos ortamından nasıl AKP’nin yararlandığını hepimiz hatırlıyoruz.
Peki, dün benzer şeyler yapanların bu gün yapmayacağından emin olabilir miyiz?
Elbette olamayız…
Dahası bu sefer özellikle de seçimler ikinci tura kalırsa sadece can ve mal güvenliğine yönelik operasyonlar değil mali ve parasal operasyonlarda çekilebileceği piyasalarda konuşuluyor.
Piyasalarda konuşulan şu; Seçimler ikinci tura kalırsa Merkez Bankasının kurlar üzerindeki baskıyı kaldıracağı aniden patlayan kurların ve bulunamayan dövizin piyasalarda oluşturacağı kaos ve korkuyu iktidarın “bakın bizim kaybetme ihtimalimiz bile piyasaları altüst etmeye yetti. Biz kaybedersek ekonomi mahvolur, kurlar kontrolden çıkar, batarız etrafımızda toplaşın bize destek ve oy verin yeniden iktidar olup kurları kontrol altına alalım” söylemi ile kullanacağı konuşuluyor.
Böyle bir operasyon yaparlar mı?
20 Aralık 2021 tarihinde yapılan operasyonu yapanlar bunu yapmazlar mı?
Elbette yaparlar…
Bu noktada eğer seçimler ikinci tura kalırsa herkesin fevkalade kaotik ve operasyonlara açık bir ortama hazır olmasını önlemlerini, özellikle de parasal ve mali önlemlerini buna göre almasını hatırlatmak isterim.
Emin olun gerekli önlemleri almaz, boş bulunursanız çok ciddi parasal kayıplar ve maliyetler ile karşılaşabilirsiniz sonra uyarmadı demeyin…