TMMOB PEYZAJ MİMARLIĞI ODASI

TMMOB PEYZAJ MİMARLIĞI ODASI

İZMİR / 11-12-13 ARALIK 2015

KORUYAMIYORUZ ÇÜNKÜ?

"KORU-MA' NIN EKO-POLİTİKASI"

KORUNMASI GEREKLİ ALANLARIN KORUNAMAMASININ NEDENLERİ

Bu bildiride özet olarak korunması gerekli alanlar olarak yasalarda belirtilen ve belirtilmeyen doğal, kentsel ve arkeolojik alanların korunmasında karşılaşılan güçlükler ve “Korunamama” sorunları üzerinde durulacak, “Neden Koruyamıyoruz?” sorusuna somut cevaplar verilmeye çalışılacak, çözüm önerileri geliştirilecektir. “Koru-ma’nın Eko-Politikası” olarak özetlenebilecek nedenler özetlenecektir. Korunmama nedenleri arasında birinci sırada yer alan “Arsa Rantı” , “Konum Rantı”, “Dönüşüm Rantı”, ekonomik kar ve çıkar güdüleri, “Koru-ma-ma”  için başlıca nedenlerdir. Ekonomik gelişmeyi korumanın önüne koyan, ulusal ve uluslararası çıkar çevreleri ile el ele geliştirilen son dönem politikaları “Koru-ma” nın “Eko-Politikası” olarak, doğal ve tarihsel/kültürel varlıkların tahrip edildiği vahşi bir dönem olarak tarihe geçecektir. 

Son yıllarda İmar, İskân, Kültür Ve Tabiat Varlıkları ve Çevre yasalarında bilime ve hukuka aykırı çok sayıda değişiklik gerçekleştirilmiş, yapılan değişiklikler ile hoyratça uygulamalara imza atılmıştır. 

Yaratılan bu fiili durum, kamuya ve halka ait doğal- kültürel, kentsel-kırsal, tarihi, arkeolojik mirasın tahribatına hatta kaybedilmesine sebep olmuştur. 

Öncelikli olarak enerji yatırım projeleri, taş ocakları ve madenler, HES`ler, RES`ler, termik santraller ve nükleer santraller ile kıyılarımız kirletilerek yağmalanmakta, derelerimiz 

kurutulmakta, meralarımız yok edilmekte, orman ve tarım arazilerimizin imara açılmasına izin verilmektedir. 

Bu yaşananlar ile ülkemizin kaynakları geri döndürülemez bir yola sokulmuş ve ülkemiz coğrafyası pek çok doğal mirasını geri dönüşümü mümkün olmayacak biçimde kaybetmiştir.

Ülkemizde çevre tahribatı yaratan, kültürel ve doğal varlıkları ekonomik büyümenin bir aracı olarak kullanmak için başvurulan yöntemler :

a) Merkezileştirme: Yetkileri Tek Elde Toplama

b) Güçsüzleştirme: Korumadan Sorumlu Kurumları İşlevsiz Kılma

c) İstisnalar Yaratma: Korumayı Öngören Düzenlemelerde Boşluklar Oluşturma

d) Amaç Dışı Kullanma: Yasal Yolları Amacı Dışında Kullanma

e) Yargıyı Etkisiz Kılma: Yargı Yolunu Engelleme, Kararları Uygulamama

EKONOMİ = EKOLOJİ

KORUYAMIYORUZ ÇÜNKÜ!

1-YANLIŞ ve ÇARPIK EKONOMİ POLİTİK 

1.1. TOPRAK RANTI  SORUNLARI (Doğal/tarihsel değerlerin bulunduğu alanların arsa değerinin yüksek olması, Arsa sahibinin maksimum rant elde etme hedefi)

 Ülkemiz şehirlerinde, genel bir eğilim olarak varlıklı kesimlerde ve şirketlerde hakim olan düşünce, imar planlarını değiştirerek artan toprak rantı ile çok katlı yapı yapmak ve bunu gelişme olarak topluma sunarak zengin olmak düşüncesi hakimdir.  Bu amaçla önceleri 4-5 kat sonraları 10-15 kat arttırılan yoğunluk kararları, inşaat emsalleri aşırı kişi/kurum kazançlarına sebep olmuştur. Doğal olarak yoğunluk artışı ile teknik altyapı ve sosyal donatı alanları yetersizliği oluşmaktadır. Şehirler içinde çıkılmaz hale gelmekte, gücü olanın bastırarak gökdelen, AVM diktiği vahşi yapılaşma alanlarına dönmektedir. Doğal, tarihsel ve kültürel değerler bu vahşi rant kavgasından en çok zararlı çıkan değerler olmaktadır.

Ülkemiz kaynaklarını, “sıcak para” girişinin sürekliliğini sağlamaya yönelik olarak mali sermayenin ve iktidar çevresine kümelenmiş bir avuç sermaye grubunun emrine sunan AKP iktidarı; bu amaçla TBMM’deki oy çokluğuna bağlı olarak “mimarlık ve şehircilik ilkeleri” ile bağdaşmayan pek çok “yasa” çıkararak yürürlüğe sokmaktadır.

DEPREM TOPLANLANMA ALANLARI BİLE RANTA AÇILDI: 

17 Ağustos felaketinden sonra İstanbul’da olası depreme karşı alınan tedbirlerden biri de felaket anında toplanılacak alanlardı. Afet toplanma alanı olarak belirlenen 470 yerin yarısı geçen süreçte imara açıldı.

http://www.milliyet.com.tr/deprem-toplanma-alanlari-buhar-oldu-gundem-1927059/

-Ali Sami Yen Stadyumu, Mecidiyeköy bölgesinde insanların toplanma yeri olarak belirlenmişti. Ancak şimdi bölgede konut projesi yükseliyor.

-Ortaköylülerin 25 bin metrekarelik toplanma alınında da inşaat projesi sürüyor.

-Kadıköy Bostancı’da 180 çadır kapasiteli afet toplanma alanı olarak belirlenen yerde bir rezidans var.

-Kartal’da 441 çadırın kurulabileceği alanda ise AVM ve lüks konutlar yükselmiş durumdu.

ORMAN İÇİNDE KONUT PROJELERİ ACARİSTANBUL 

İstanbul İnşaatçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım ise "İstanbul'un taşı, toprağı altın' olan özdeyişimiz artık günümüzdeki arsa sorununu tam olarak ortaya koyuyor" dedi.

Alanlar binalarla doldu  

Gökçe, imara açılan yerlerden bazılarının şunlar olduğunu söyledi: “Zorlu AVM, Ali Sami Yen ve Likör Fabrikası alanı, Bakırköy Osmaniye’deki, Forum AVM başta olmak üzere, Anthill (Şişli), Starcity Outlet Center (Bahçelievler), Zaman Gazetesi (Bahçelievler), Meydan AVM (Bahçelievler), Sahilpark Veliefendi (Zeytinburnu), Onaltı Dokuz (Zeytinburnu), Ora AVM (Bayrampaşa), Forum İstanbul (Zeytinburnu), Ataköy Konakları (Bakırköy), Capacity AVM (Bakırköy), Selenium Plaza (Beşiktaş)”

http://www.milliyet.com.tr/istanbullu-olasi-bir-depremde-gundem-2103107

1.2. KORUMAYA GEREKLİ BÜTÇENİN AYRILMAMASI (İlgili bakanlıkların bütçesinin yeterli olmaması) 

Koruma ile görevli kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yönetimlerin parasal kaynaklarının yeterli olmadığı bilinmektedir. Aşağıda bazı Kamu İdarelerinin 2015 yılı bütçesi karşılaştırmalı olarak verilmiştir. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı    1.843.091.000

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı    1.358.916.000

Orman ve Su İşleri Bakanlığı              513.292.000

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı    18.249.634.000

Diyanet İşleri Başkanlığı    5.743.383.000

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı    14.679.018.000

Görüldüğü gibi doğal ve tarihsel çevrelerin korunmasında sorumluluğu olan bakanlıkların (Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı) bütçeleri diğerlerine oranla çok azdır. 

Yerel Yönetimlere (Belediyeler ve İl Özel İdareleri) “Teknik Ve Parasal Destek” Arttırılarak, Yaptıkları Hizmetler Denetlenerek Yerinde Koruma ve Geliştirme Politikaları Uygulanmalıdır. 

1.3. YANLIŞ ENERJİ POLİTİKALARI (Termik, HES; RES; Nükleer enerji vb)

ÇED Muafiyetleri: Türkiye Ekim 2013'te, Çevresel Etki Değerlendirmesine (ÇED) ilave muafiyetler getirmek suretiyle, ÇED Direktifi’nin gereklilikleriyle tutarlı olmayan bir şekilde çevre alanındaki yatay mevzuatını bir kez daha değiştirmiştir. Mikro hidroelektrik santralleri ve İstanbul Boğazı'na yapılması planlanan üçüncü köprü gibi bazı büyük altyapı projeleri, ulusal ÇED usullerinin kapsamı dışında bırakılmıştır.

Erdoğan: "Artık ‘su akar Türk bakar’ yok. Artık ‘su akar Türk yapar”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2023 hedeflerine adım adım yaklaştıklarını belirterek, “Artık ‘su akar Türk bakar’ yok. Artık ‘su akar Türk yapar” dedi

11 yılda 268 barajı Türkiye’ye kazandırdıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Bunların içerisinde ülkemizin gururu dev barajlar, 81 ilimiz için hazırladığımız içme suyu eylem planıyla illerimizin 2040, 2050 ve hatta 2071 yıllarına kadar içme suyu ihtiyacı planlandı. İşletme aldığımız 76 adet içme suyu tesisiyle 41 milyon kişiye içme suyu sağladık. 36 projenin inşaatları devam ediyor. Bu projeler tamamlandığında 18 milyon kişiye daha ilave içme suyu sağlamış olacağız” dedi.

http://www.milliyet.com.tr/erdogan-artik-su-akar-turk/siyaset/detay/1806001/default.htm

ÖRNEK 1 : AMASRA TERMİK SANTRALİ 

Amasra ülkemizin Batı Karadeniz kıyılarında ilk pansiyon turizminin geliştiği kesimidir ve bu özelliğini halen sürdürmektedir. Her mevsim yerli ve yabancı birçok turist tatillerini geçirmek için Amasra’yı antik kent dokusu, cennet doğası, plajları ve zengin balık türleri için ziyaret etmekte, bu özellikleri ile de Amasra yöre ekonomisine önemli ölçüde ekonomik olarak katkı sağlamaktadır. 

Son yıllarda, Amasra doğal ve kültürel özellikleri dışında çevreye uyumsuz çok katlı yapılaşmaları, doğal sit alanı niteliğini bozan kaçak yapılaşmaları, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanarak 2007 yılında onaylanmış 1/100 000 Ölçekli Zonguldak Bartın Karabük Çevre Düzeni Planı ve Batı Karadeniz’in enerji üssü olma girişimleri ile anılmaya başlanmıştır.

Termik santralin yapımı olasılığına karşı sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler tepki göstermişler, yürüyüşler düzenlemişler, toplantılar yaparak tepkilerini ortaya koymuşlardır. 

Tartışmaları yaklaşık 10 yılı aşkın sürmekte olan ve Bartın İli, Amasra İlçesi, Tarlaağzı Mevkii’nde kurulması düşünülen TERMİK SANTRAL ENTEGRE PROJESİ hakkında var olan 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı kararları değerlendirilecek, kamu yönetiminin planlamaya bakışı, kendi içinde çelişkileri ve alınan kararların çevre ve peyzaj üzerindeki olumsuz yansımaları eleştirel bakış açısıyla sunulacaktır. 

Çevre Düzeni Planı (ÇDP) kavramı, günümüz planlama pratiğinde, üzerinde sık durulan ve tartışılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. “Ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanım kararlarını belirleyen ve 1/25.000, 1/50.000, 1/100.000 veya daha küçük ölçekli olarak hazırlanan plan” olarak tanımlanan Çevre Düzeni Planları için Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı arasında uzun süren hukuk mücadelesi yapılmış Çevre Düzeni Planları‟nın yapılması görevi Çevre ve Orman Bakanlığı‟na verilmiştir. 

Bartın İl sınırından başlayan, Amasra ve Kurucaşile arası kıyı kesimini içeren alanlar ile Bartın Kent Merkezini içine alan alanlarda 1/25 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı hazırlanacaktır (yage S.26);

PLAN’DA BU KESİMİN DOĞAL VE KÜLTÜREL/ARKEOLOJİK DEĞERLERİNİN KORUNMASI VE BU BÖLGENİN BİR EKO-TURİZM BÖLGESİ OLARAK GELİŞTİRİLMESİ ÖNGÖRÜLMEKTEDİR. Aşağıdaki kararlar da bunu gerçekleştirmeye yönelik olarak verilmiştir (Şekil 2)

VI.1.5.1. Kıyı kesimlerinde, kıyı ve doğa turizmi potansiyeli, Bartın ve çevresine ilişkin doğa ve kültür turizmi potansiyeli değerlendirilerek, turizme yönelik kararlar üretilecektir (S. 26).

Amasra Kenti‟nde doğal ve tarihsel/kültürel çevrenin korunması, kent kimliğinin geliştirilmesi, sağlıklı ve yaşanabilir bir turizm merkezi oluşturulabilmesi amacıyla bölgenin özelliklerine uygun, doğal çevreye, tarihi mirasa ve kültürel dokuya duyarlı ve koruyucu, bölge ekonomisine ve toplumsal yaşantıya katkıda bulunacak sürdürülebilir turizm politikasının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu politika sadece Amasra Kenti‟ni değil Amasra İlçesi‟nin tümünü kapsayacak bir politika olacaktır.

Planlama döneminde, Amasra ilçesi, planda öngörülen strateji ve politikalarla gelişmiş, sağlıklı ve yaşanabilir bir doğa ve kültür turizmi merkezi olacaktır (ZBK Plan Açıklama Raporu S. 38) .

BU DOĞA CENNETİ’NE DEĞİL TERMİK SANTRAL YAPMAK, DÜŞÜNMEK BİLE BÜYÜK BİR HATA OLACAKTIR.

1/100 000 Ölçekli Zonguldak, Bartın Karabük Çevre Düzeni Planı‟nda; ORGANİZE SANAYİ, KÜÇÜK SANAYİ, BÖLGESEL LİMAN, SERBEST BÖLGE, VE TERMİK SANTRAL gibi çevresel sorun yaratabilecek yatırımlar, önlem alınmak kaydı ile; 1990‟lardan beri planlanan ve geliştirilmesine çalışılan FİLYOS VADİSİ‟nde oluşturulması planlanan “ BÖLGESEL ÇALIŞMA ALANI” na yönlendirilmiştir  EL ÇALIŞMA ALANI” na yönlendirilmiştir.

ÖRNEK 2 : MUNZUR VADİSİ 

Munzur Vadisi Millî Parkı, Tunceli-Ovacık arasında uzanan Munzur Vadisi'nde, 42.000 Hektarlık bir alan 1971 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. Bu bölgenin milli park olarak ilan edilmesinde etken olan veriler, başta akarsu kaynakları ve gözeler olmak üzere zengin doğal veriler, endemik bitki türleri ve yöreye özgü hayvan türleri ile zenginleşen bitki örtüsü ve yaban hayvan varlığıdır.

Munzur Çayı üzerinde yapımına başlanan ve planlanan 8 adet baraj, Milli Park için büyük bir tehlike oluşturmaktadır.

Milli Parklar Kanunu ile Milli Parklar Yönetmeliği’ne göre Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı kesinleşmeden Milli Park alanında hiçbir yapı ve tesise izin verilemediği gibi, Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı’nda yer verilmeyen hiçbir yapı ve tesis yapılamaz.

Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı Analitik Etüd Raporu’nda da “Munzur Suyu ve Mercan Deresi üzerinde çok sayıda hidroelektrik santrali projesinin gündeme gelmesi en önemli potansiyel çevre sorunu” olarak görülmektedir.

Sonuçta, uzun dönemli, bilimsel esaslara dayalı, sürdürülebilir ekonomi politikaları ile ulusal enerji politikaları belirlenmeli ve ender coğrafyalar olan bu tür alanlar her ne pahasına olursa olsun mutlaka korunmalıdır.

HES'e karşı dozerin önüne atladı:

Artvin'in Arhavi İlçesi'nde mahkemenin daha önce iki kez 'ÇED olumlu' raporunu iptal ettiği Kavak Hidroelektrik Santral projesi kapsamında inşaat sahasına yol ve köprü yapımı için iş makinelerinin jandarma eşliğinde çalışmaya başlaması tepkilere neden oldu. İnşaat sahasıgirişinde toplanan bir grup tepki gösterdi, iş makinesinin önüne oturarak çalışmayı engelleyen 56 yaşındaki Leyla Öncel jandarma ekiplerince gözaltına alındı. 

http://www.radikal.com.tr/cevre/hese-karsi-dozerin-onune-atladi-1479475/