Kameranın arkasındaki kahramanlar, şimdi adalet için önde!
Bir toplumun karanlıkta kalmaması için birileri ışığı tutar. Birileri, kameranın arkasında, ekranın önünde, kalemin ucunda, mikrofonun başında, stüdyonun içinde gecesini gündüzüne katar. Gazetecilik, sadece haber okumak değildir. O haberin ardında bir ömür, bir vicdan, bir alın teri vardır.
Bugün KRT TV emekçileri, sadece maaşlarını alamadıkları için değil, onurlarını, meslek ahlaklarını ve halkın haber alma hakkını korumak için bir mücadele veriyorlar. Bu sadece onların değil, hepimizin mücadelesidir. Çünkü gerçek sustuğunda, karanlık büyür. Mikrofonlar sustuğunda, halk susar.
77 gündür maaş alamayan, yemek kartları iptal edilen, işsizlik maaşı alabilmeleri için kovulmaları teklif edilen medya çalışanlarının yaşadığı şey yalnızca bir ekonomik kriz değil, aynı zamanda vicdanlara vurulmuş ağır bir darbedir. Bu durum bir işverenin mali tablosundan öte, bir toplumun adalet ve hakkaniyet terazisini ilgilendiren bir konudur.
Çünkü bu insanlar, sadece geçimlerini değil, mesleklerini, karakterlerini ve inançlarını da ayakta tutmaya çalışıyor. Haberler, bu insanların emeğiyle yayına hazırlanıyor. Ekranlar onların uykusuzluğu, sahada geçirdikleri saatler, zamanla yarışan çabalarıyla aydınlanıyor. Bugün o ekranlar kararırken, kararan sadece bir yayın akışı değil, adalet duygumuz, vicdanımız ve ortak geleceğimizdir. KRT TV çalışanlarının yaşadığı sorun, bireysel değil, sistemseldir.
Çünkü Türkiye’de emek her geçen gün daha da değersizleştiriliyor. Çalışanlar borç içinde, market fiyatları uçmuş, mağazaların yanından geçilmez, faturalar ödenemez, geçim imkansız hale gelmişken bir medya kurumu, çalışanını maaşsız bırakıyorsa, orada yalnızca bir şirket değil, bir düzen iflas ediyor demektir. Bu mesele sadece ücret değil. Bu mesele, gerçeğin hangi bedelle üretildiği, hangi şartlarda halka ulaştırılabildiği meselesidir. Eğer bir gazeteci, günlerce maaş alamaz, akşam çocuğuna ne götüreceğini bilemez haldeyse, bu ülkede “bağımsız gazetecilikten” söz etmek sadece bir temenniden ibaret kalır.
Editör, maaş kaygısıyla haber görse de giremezse… Muhabir, baskı korkusuyla sessiz kalırsa… Kameraman, dertli evine dönüp sabah yine sessiz umutsuzlukla işe geliyorsa… Basın özgürlüğü, artık sadece anayasal bir kavram değil, toplumsal vicdanın sustuğu bir trajedi olur.
Bu yüzden diyoruz ki…
KRT TV çalışanlarının yanında olmak, yalnızca bir kurumun çalışanlarıyla dayanışmak değildir. Bu, ülkenin özgürlük mücadelesine omuz vermektir. Bu, halkın haber alma hakkına sahip çıkmaktır. Bugün KRT TV patronu Fırat Bozfırat ve yönetime sesleniyoruz…
Verdiğiniz sözleri tutun. İnsani ve ahlaki sorumluluğunuzu yerine getirin. Oyalamayın. Bekletmeyin. Sessiz kalmayın. Bayram boyunca bürolarda nöbet tutan çalışanlarınız için hangi vicdanla sessiz kaldınız?
Bu mücadele, ne sadece KRT TV ekranları içindir, ne sadece birkaç maaş bordrosu için. Bu mücadele, Türkiye’de hak ettiği ücreti alamayan her işçi için, sesi kısılmaya çalışılan her gazeteci için, kalemi kırılmak istenen her yazar içindir. Bu mücadele kazanılırsa, haber kazanacak, basın özgürlüğü kazanacak, alın teri kazanacak, insan onuru kazanacak.
Bu mücadele kaybedilirse, sadece maaşlar değil, doğru haber, dürüst habercilik, toplumun vicdanı kaybedecek.
Ve biz buna izin veremeyiz.
Bu yüzden susmuyoruz.
Bu yüzden yan yanayız.
KRT TV emekçileri yalnız değildir.
Onların mücadelesi, bizim vicdanımızın sesidir.
Onların alın teri, bizim onur mücadelemizdir.
Bugün susarsak, yarın konuşacak kimse kalmaz.
Bugün sahip çıkmazsak, yarın gerçeği kim anlatır?
Gerçeğin tarafındayız.
Özgür basının, alın terinin, emeğin yanındayız.
KRT TV emekçilerinin yanındayız.
SONSÖZ
Bu sadece bir kurumun krizi değil, bu ülkenin vicdan sınavıdır.
Bugün KRT TV emekçileri için ses vermezsek, yarın susan her kalem “Siz neredeydiniz?” diye sorar.
📰Gerçeğin bedeli açlık olmamalı.
📰 Alın teri keyfe kurban edilmemeli.
📰 Haber karanlığa teslim edilmemeli.
Direnen her gazeteci, bu ülkenin yarınını aydınlatan bir fenerdir.
KRT TV emekçileri yalnız değildir.
Gerçek yalnız değildir.
Biz buradayız,onlarla birlikteyiz,vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz.