6 Mayıs 2024 Pazartesi öğleden sonra, Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nin kapılarının açılmasını bekliyoruz. Yemyeşil ve yerin üstündeki cennet diyebileceğimiz bahçesinde bir “iyi”olmayan, diğeri de sanayileşen insan soyunun ürettiği bir başka görüntü. Bu bir başka dediğim, boş yer bırakmayan araçlara, araç parkına ve çok güzel düzenlenmiş çevreye bakınca gözlerinize yansıyan görüntüden söz ediyorum. Nasıl bakılıyor, nasıl görülüyor, nasıl etki yaratıyor, önce gözlerde, sonra kişiliğinizde? Sanırım herkese göre değişiyor., algı, görüntünün etkisi.
“İyi olmayan” ise oturma yerlerinde ve çimlerin üstündeki insanların ellerinde, ağızlarında dumanı tüten sigaralar. Hayret ediyorum, buna özgürlük diyenlere, sigara içmenin, elbette bağımlılık yaratan diğer maddelerin insanın çok zayıf yönünü gösterdiğinin farkında olmayanlara. Sigara da bağımlılık yapan bir madde.
Ancak, insan neden bu kadar zayıf olur ve o sigaraların kalanını, izmarit dediğimiz artanını, çimlerin, yeşilliklerin dibine, üstüne atar. Yeşilliğin üstündeki beyaz veya kahverengi lekeler, zehirler, kirler. Ağzında veya elinde sigara olan insan o an için hiç güzel değil, tam aksine çok ……
Sokaklara bakınız, bebeklere, çocuklara kötü örnek olan anneler, babalar, eğitimciler, büyükler. Ülkesini küllük ve çöplük haline getirenlerle çocukların aynı ortamlarda bulunması büyük bir talihsizlik. Eğitimiz, gerçekten eğitim olsaydı, belki bunlar olmazdı.
Saat 13.30, kapılar açıldı. 3. kattaki Periodontoloji Bölümüne geçtik. Bekleme salonundayım. Burası Türkiye mi, yoksa rüyada mıyım demeye başladım beş on dakika içinde. Doktorlar, asistanlar, işlemleri yapan memurlar, teknisyenler ve Fakülte öğrencilerinin hareketlerini izliyorum. İnanamıyorum. İşte, insan soyunun en büyük sorunu olan iletişim konusunda Periodontoloji bölümü sanki yerin üstündeki küçük bir cennet. İki kızımın çocukluklarındaki rahatsızlıklarında Hacettepe Üniversitesi Merkez kampüsü’ndeki Çocuk Bölümüne gelirdik. Harika bir izlenimim var, hepsi de çok olumlu. Bugün bile anımsarım, mavi salon, yeşil salon. Hacettepe Üniversitesi ile ilgili izlenimlerim huzur verici. Bir zamanların ünlü Hacettepe Spor Kulübü’nün yönetimi Hacettepe Üniversitesinde iken ben de mor-beyazlı formayı giymiştim. Sevgili Dr. Necmettin Erkan’ı rahmet ve onurla anıyorum. Merkez Kampüsündeki idari binaların merdivenlerinde, geceleri güç geliştirici idmanlar yaptırırdı.
Periodontoloji Bölümü’ndeki insanüstü ve yürekten gelen iletişim ve kolaylaştırıcılığı en az iki saat yaşayınca, oradan ayrılmak istemedim.
Periodontoloji, dişleri çevreleyen dokularda, diğer bir anlatımla diş etlerinde ve dişleri saran kemiklerde oluşan hastalıkla ilgilenen ana bilim dalı.
Ne hastalar, ne hasta yakınları, ne bölümdeki sağlık çalışanları beni tanımazlar.
Bölümün girişinde Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Anne, Çocuk ve Ergen Sağlığı Enstitüsü’nün (TAÇESE) ortak bir afişini gördüm. “Sağlık Ağızda Başlar”mış. Periodontoloji Bölümünde sağlık gözlerde ve yüreklerde başlıyor, ağızlarda değil.
Bir kadın doktorun, ameliyat ettiği hastasını bir uğurlayışını gördüm, alkışladım içimden. Kendisinden yaşça biraz daha büyük hastasını uğurlayan beyaz önlüklü bir melek.
Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tülin Taner’i, Periodontoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdullah Cevdet Akkan’ı, Başhekim Doç. Dr. Serdar Uysal’ı, yardımcılarını, öğrencilerini ve tüm sağlık çalışanlarını, tanımadan, görmeden, elbette dokunmadan kucakladım, alınlarından öptüm.
Dünya dönerken, gücünü, acaba, sadece Güneş’ten mi alıyor, ne dersiniz?
Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi yaşadığım bu güzellik ve “iyi”lik, diğer güzellikler ve güzellikler, yaşama sevincimize ve yitirilmemesi gereken umudumuza güç katıyor.
Yerin üstündeki gerçek cennet, hayal değil, hedef olmalı. Çünkü, “iyi”leştirilmesi gerekenlerden daha çoktur “iyi” insanlar, sağlık çalışanları, hastalar, hasta yakınları ve diğerleri.
Haydi güzel insanlar, yerin üstündeki melekler, devam edin ve çoğalın