5 Aralık'ta gerçekleşen etkinlikte, Türk kadınlarının seçme ve seçilme hakkını kazanmasının üzerinden geçen yılları anlatan Öztürk, Atatürk'ün kadınlara verdiği değerin uluslararası alanda bir başarı örneği haline gelmesine vurgu yaptı. Atatürk'ün "Dünyada her şey kadının eseridir." sözünü hatırlatan Öztürk, Türk kadınlarının toplumun temel taşlarından biri olduğunu ifade etti.
Öztürk, kadın hakları mücadelesinin sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, Türk kadınlarının bu mücadeleye yıllar önce başladığını ve bu alandaki kazanımların uluslararası bir saygınlıkla taçlandığını ifade etti.
Ebru Öztürk'ün yazısında öne çıkan noktalardan biri de Türk kadınlarının eğitim ve sosyal sorumluluk alanlarında elde ettiği başarılar oldu. Öztürk, Türk kadınlarının Atatürk'ün izinden giderek, topluma ve ülkeye katkı sağlama yolunda önemli adımlar attığını vurguladı.
Gül Şen'in koordinatörlüğünde düzenlenen etkinlikte, Türk kadınlarının elde ettiği başarılar yalnızca görmekle kalmayıp, aynı zamanda fark etmeyi hedefleyen Öztürk, bu tür organizasyonların toplumsal farkındalığı artırmada önemli bir rol oynadığını belirtti.
Ebru Öztürk'ün yazısı, Türk kadınlarının geçmişten günümüze olan güçlü mirasını yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak ve kadın hakları mücadelesine dikkat çekmek adına anlamlı bir katkı olarak öne çıkıyor.
"Dünyada her şey kadının eseridir"
5 Aralık'ta gerçekleşen etkinlikte, Türk kadınlarının seçme ve seçilme hakkını elde ettiği tarihi kutlayan Ebru Öztürk, Atatürk'ün kadınlara verdiği değerin uluslararası alanda bir başarı örneği olduğunu ifade etti. Atatürk'ün "Dünyada her şey kadının eseridir." sözünü hatırlatan Öztürk, Türk kadınlarının toplumun temel taşlarından biri olduğunu vurgulayarak, bu tarihi kazanımın önemine dikkat çekti.
Yazısında, kadın hakları mücadelesinin sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde de kritik bir konu olduğuna vurgu yapan Öztürk, Türk kadınlarının bu mücadeleye yıllar önce başladığını ve elde edilen hakların uluslararası alanda saygı gördüğünü dile getirdi. Türk kadınlarının, bu mücadeledeki öncü rolünü ve kazanımlarını uluslararası düzeyde bir örnek olarak sundu.
Ebru Öztürk'ün yazısında öne çıkan bir diğer önemli nokta ise Türk kadınlarının eğitim ve sosyal sorumluluk alanlarındaki başarıları oldu. Öztürk, Türk kadınlarının sadece siyasi alanda değil, aynı zamanda eğitim ve sosyal sorumluluk projelerinde de etkili bir şekilde yer aldığını vurgulayarak, kadınların toplumlarına ve ülkelerine katkı sağlama noktasındaki çabalarını öne çıkardı.
Gül Şen'in koordinatörlüğünde düzenlenen etkinlikte, Türk kadınlarının elde ettiği başarıların yalnızca görmekle kalmayıp, aynı zamanda fark etmeyi hedefleyen Öztürk, bu tür organizasyonların toplumsal farkındalığı artırmada önemli bir araç olduğunu belirtti. Türk kadınlarının geçmişten günümüze olan mücadelesini ve başarılarını vurgulayan bu yazı, toplumsal eşitlik ve kadın hakları konularında farkındalık yaratmaya yönelik bir adım olarak öne çıkıyor.
Epilepsi ve Yaşam Derneği Başkanı Öztürk'ün günün anlam ve önemine ilişkin yazısı şu şekilde:
"NE MUTLU TÜRK KADINIYIM DİYENE
5 Aralık, bugün çok özel bir gün; biz cumhuriyet kadınlarının günü! Ata'mızın, birçok gelişmiş ülkenin kadınından önce Türk kadına bu değeri ifa ettiği gün;! Hem de diğer milletlerin kadınlar gibi, hiç mücadele etmeden, tepside sunulan imkanı elde ettiği ve daha sonra Dünya Kadın Hakları Günü ilan edilen gün bugün! Kutlu olsun.
Yüzyıllarca kaanın ve hatunun otağda, kurultaylarda birlikte karar alınca, alınan kararların geçerli olduğu bir kültürden geliyoruz. Hatta Mete Han'in, hatuna dönüp 'ben burada gördüklerinin hanıyım, sen de benim hanımsım' demesin de, kadına verilen değeri göstermiyor mu? 19. yüzyılda, 1857 yılında ABD'de 40.000 dokuma işçisi kadının fabrikada yakılması ile başlayan kadın hakları mücadelesini, biz hiç savaşla uğraşmadan yüzyıllar önce elde etmiştik zaten! Elde edilen haklar, 17. yüzyıldan sonra yavaş yavaş elden kaymaya başlamıştı! Kısaca dünya genelinde başlayan kadın hakları mücadelesi Türkler için OLMAYAN HAKLAR DEĞİL KAYDEDİLMİŞ HAKLARI GERİ ALMA' hareketi idi...
KADIN HAKLARININ ELDE EDİLMESİ
Beni insan ilişkileri konusundaki Türkiye sorumlusu olarak yetiştiren, dünyada ilk insan ilişkileri eğitimi veren 7 öğretmenden biri olan ve Atatürk'ü tanıyan Orhan GÜLEZ' ve rahmetli eşi Slyvia ile seneler önce görüşürken, Slyvia 'nın bir sözü çok etkileyici idi. 'Biz İsviçreli kadınlar olarak Türk kadınlarını hayranlıkla izlemiştik. Biz İsviçre kadınlar olarak çok mücadele vererek haklarımızı elde ederken, Türk kadınları hiç mücadele etmeden, hem de bizden seneler önce haklarını elde ettikleri için, Atatürk'ün kadınlara verdiği değerden dolayı hayranlıkla izlemiştik' demişti. Biz kadınlar olarak, özgürlüğümüzü, haklarımızı erkeklerden en az 2 kat daha fazla oranda Atatürk'e borçluyuz.! Sayımda sarıkızın, kadından daha fazla değerli olduğunu anı, ters-düz eden kişidir, Atatürk!
O zaman Atatürk'ü daha iyi anlamak ve anlatmak, yabancı ülkelerdeki kadınlara, Türk kadını olarak başarı timsali olmak da, bizim görevimiz!
İşte bugün bu görevin sorumluluğunu ve bilincini oluşturmak için çalışan ve bu çalışmaları fark edilen kadınlar bu özel günde bir araya getirildi. En tanınmış üniversite veya en tanınmış kişi baz alınarak değil, en çok mücadele verenler baz alınarak, cumhuriyetin güçlü kadınlarından ilk 100'e girenler saptandı!Çiftçilikten gelen de var, hekimlikten gelen de... Kısaca formül: Atatürk yolunda yürüme +mücadele+azim+ başarı = Cumhuriyetin Güçlü Kadını
HAYAT ZATEN MÜCADELE DEĞİL Mİ?
Bugün Atatürk yolunda, ülkesi için mücadelenin safhasında, kendini Atatürk çocuğu hisseden, öncü safta yer alan 100 kadın bir araya geldik. Atatürk'ün dediği gibi 'dünyada herşey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer toplumunun anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar. ' Bizler de Ata'mızın dediğini yaptık ve çalıştık. Bu çalışmalar sonucunda, ülkemizde 100 başarılı kadın arasına girdik ki; bu gruba giren 100 kadindan birisi olarak seçilmekten de onur duydum. 20 yıldır karşılıksız 950.000 epilepsilinin hakları için zamanını, parasını ve enerjisini veren kişi olmak, uluslararası belge ve 51 sertifika ile ilk eğitimleri başlatan 7 eğitimciden birisi olan Orhan Gülez'in seçtiği Türkiye temsilcisi olmak ve 19 yılda ülkemizde ilk kez derslere göre sözlükleri yapan ve Guinness Rekorları Kitabı için başvuru yapmaya hazırlanan kişi olmam fark edilmişti.
Atatürk'ün ifadesi gibi 'kabil midir ki; kitlenin bir parçası ilerletirken , diğer parçasını ihmal edelimde de, kitlenin bütünlüğü ilerleyebilsin! Mümkün müdür ki, bir cinsin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça, öteki kısmı göklere yükselebilsin!' O zaman, her kim zincirlemeye çalışırsa çalışsın, mücadele etmek, zincirleri sökmek de Türk kadınının bugüne kadar görevi olmuş ve olacaktır!
SONUÇ
Farklı birşeyler yapmak, halka yardımcı olmak ama en önemlisi gerçekleştirilen farkın, fark edilmesi çok önemli! Gül Şen'in koordinatörlüğünde yapılan bu organizasyon, farkındalık yaratan kadınlara sadece bakmadı, gördü!
Bugün büyük Atatürk'ün ❤ Türk kadınlara hiçbir mücadelede bulunmadan, birçok ülkeden önce, seçme ve seçilme hakkını verdiği, kaybolan değerimizi bize geri getirdiği bu günde,.Sarıyer'de birlikte bu mutluğu tatmak ve bu mutluluğu kaleme dökerek taçlandırmak gurur verici...
Ne mutlu Türk kadınıyım diyene! Sevgiler...
Ebru ÖZTÜRK
Eğitimci&Sosyal Girişimci& STK Başkanı"