Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi Birçoğumuzun...
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
Birçoğumuzun ezbere bildiğimiz bu dizeler Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın Muhibbi mahlası ile yazdığı çok meşhur bir şiire aittir.
Aslında Kanuni Sultan Süleyman bu dizelerde “değer” kavramını sorgulamakta ve bu kavram üzerinde son derecede derin bir felsefi tartışma başlatmaktadır.
- Gerçekten değerli olan şey nedir?
- Peki, gerçekten de değerli olan bir şeyin fiyatı nedir?
Herhangi bir şeyin insan için değerli olabilmesi için insanın o ya da bu nedenle ona ihtiyaç duyması gerekmektedir.
Bu konuya girince elbetteki Maslov’un ihtiyaçlar teorisinden bahsetmemiz gerekir.
Maslow’un meşhur İhtiyaçlar Teorisi, Abraham Maslow tarafından geliştirilen bir psikoloji teorisidir. Bu teori, insanların belirli ihtiyaçları olduğunu ve bu ihtiyaçların belirli bir hiyerarşi içinde sıralandığını öne sürer. Maslow, insanların bu ihtiyaçları karşılamak için çeşitli motivasyonlara sahip olduklarını ve bu motivasyonların davranışlarını yönlendirdiğini düşünmüştür.
Maslow’un İhtiyaçlar Teorisi, beş temel ihtiyacın belirli bir sırayla giderildiği bir hiyerarşiye dayanır. Bu beş ihtiyaç şunlardır:
Fizyolojik ihtiyaçlar: En temel ihtiyaçlar arasında yiyecek, su, barınma, uyku ve cinsellik gibi biyolojik gereksinimler bulunur. Bu ihtiyaçlar, insanların hayatta kalmasını ve temel fizyolojik fonksiyonlarını sürdürmesini sağlar.
Maslow’a göre, daha düşük düzeydeki ihtiyaçlar karşılanmadan daha üst düzeydeki ihtiyaçlar önemsenmez. Yani, fizyolojik ihtiyaçlar karşılanmadan güvenlik ihtiyaçlarına odaklanılmaz ve kendini gerçekleştirme düzeyine geçiş yapmak için daha alt seviyelerdeki ihtiyaçlar karşılanmalıdır.
Bu teori başta ekonomik tercihler olmak üzere insan davranışlarının ve motivasyonunun anlaşılmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Tamam, Maslov’un bu değer tespit yöntemi bize insanların neye değer verdiğini anlamakta çok yardımcı oluyor ve lakin değer ve fiyat bağı hala kopuk yani iktisadi olayları ve neye ne kadar ödeyeceğimizi anlamakta hala sorunlar var.
Bir bilge “hayatta gerçekten değerli olan şeylerin fiyatı yoktur onları elde edebilmek için ödenmesi gereken bedel; ya kan veyahut da aşktır.” Demiştir.
Konumuz ekonomi ve amacımız fiyat değer ilişkisini anlamak olduğuna göre işin bu felsefi ve psikolojik yanını asla ihmal edemeyiz.
Örneğin en acil yaşamsal fizyolojik ihtiyacımız havadır ama günlük hayatımızda havaya herhangi bir bedel ödemeyiz yani kısacası havanın bir fiyatı yoktur değil mi?
Bu makaleyi şimdilik Orhan Veli’nin BEDAVA adlı şiiri ile bitireyim ama değer ve fiyatın oluşması konusuna devam edeceğim çünkü ancak bu şekilde ekonomik olayları anlamanın mümkün olduğunu düşünüyorum…
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekânlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.