Önce asgari ücret açıklandı ve son yılların en yüksek oranda artırılan ücreti olarak tüm çalışanlara temel olacak şekilde sunuldu. Asgari ücret, açıklandı ama ücretle geçinenlerin yüreğine tam bir soğuk su serpilecekken olmadı, yılbaşı akşamı herkesi şaşırtan zamlarla yeni yıla ateş topu gibi girildi.

Her kesimden insan bu zamlar nereden çıktı diye düşünürken, devam eden günlerde yoğun bir şekilde tabir yerinde ise iğneden ipliğe zam bir birini izledi ve kalıcılaşarak yaygınlaştı.

Asgari ücretin açıklandığı ilk günlerde herkes yeterli bulurken, işçi sendikalarının bazıları bu asgari ücretin yetersiz olduğunu ve daha yüksek olarak belirlenmesi gerektiğini söyleyerek farkındalık eylemleri yaparak kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştılar.

Asgari ücret neden bu kadar önemli oluyor ülkemizde; normal şartlar altında her hangi bir ülkede çalışan herkesin kendine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma aracılığıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücret alma hakkının sağlanmasını hedeflemesi açısından önemseniyor.

Diğer taraftan, ülkemizde genel ücret seviyelerini belirler bir hal alması. Çalışanların yarısına yakını ya asgari ücret düzeyinde ya da çok az üzerinde ücret almaktadırlar. Asgari ücret artık çalışanlar için ortalama bir ücret olur hale gelmektedir.

Ülkemizde, Asgari Ücret Yönetmeliği’ne göre asgari ücret, “işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti” olarak tanımlanıyor.

Asgari geçim şartlarının üzerinde bir ücret olması, çalışanların mutlak yoksullaşmalarının da önüne geçilebilecek olmasıdır. Maalesef kısa sürede görüldü ki, ballandıra ballandıra açıklanan asgari ücret yoksulluk sınırının altında kaldı. Türk-İş araştırmasına göre; Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen “yoksulluk sınırı” 13 bin 844 lira hesaplandı.

Çalışanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacak bir ücretin verilmesi zorunlu bir kanuni durumdur. Ancak uzunca bir zamandır, bu temel ihtiyaçları karşılayacak ücret üzerinden devlet bir de, gelir vergisi almaktaydı.

Öncelikle muhalefetin bu durumu gündeme getirmesi ve çeşitli çevrelerin de destekleriyle asgari ücret üzerindeki vergi kaldırıldı. (7349 Say.K.2 inci mad.ile ilave edilen 193 S.K. 23/18 Fıkra)

Kanunun yayımlandı, bu kanunun uygulanması nasıl olacak diye her kesim bekledi ve sonunda bu kanuna yol gösterecek ve idarenin görüşünü ifade edecek Gelir Vergisi Tebliğ yayımlandı.(GVK Genel Tebliğ 319)

Bu tebliğe göre ücret tanımlamasından, vergi istisnasına kadar kanunda ilgili her kesim ve işvereni ilgilendirecek uygulama ve tanımlamalar yer aldı.

Buna göre işverenden sadece asgari ücret alandan SGK ve İşsizlik Primi kesintisi düşecek ve kalan tutar net ücret olarak işçiye ödenecek olarak ilk örnekte hesaplanmaktadır. Buraya kadar söylenecek bir şey yoktur.

Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi devlet ücretten bir vergi almaktadır. Bu vergi, Gelir Vergisi içerisinde azımsanacak bir vergi de değildir. Tebliğ dikkatlice incelenince görüldü ki devlet vergi alma alışkanlığından vaz geçmemiş.

Dünya Gazetesi’nde,31.01.2022 tarihinde yayımlanan makalesinde YMM Yılmaz Sezer, çok yerinde tespit yaparak bir örnek üzerinden (8.000 TL alan iki çalışanın farklı şekilde ücret hesaplamaları sonucu 1. Çalışan 76.743,24 TL net ücret alırken, 2. Çalışan aynı brüt tutar üzerinden 74.403,28 TL ücret alıyor. Vergi matrahı yanlış hesaplamasından dolayı birinci ikinci ücretliden 2.339,96 TL daha fazla ücret elde ediyor) ) ortaya koyduğu gibi Gelir idaresi vergi matrahı ile net ücreti aynı tutarak asgari ücret üzerinde, ücret geliri olanlardan farklı vergi alır hale gelinmiştir.

Asgari ücretin netinin (4.253,40) vergiden istisna olması gerekirken, bunu vergi matrahı olarak kabul edip, üzerinden vergi hesaplayarak vergi karşılaştırmasını buna göre yaparak vergi alınmasını kabul etti.

Bu durum farklı sonuçlara neden olacaktır. Birinci vergi dilimine(birinci vergi dilimi 32.000 TL) daha çabuk ulaşacak ve ikinci vergi diliminden (İkinci vergi dilimi 72.000 TL)vergi ödemeye daha erken vergi ödemeye başlayacaktır.

Asgari Ücretin üzerinde ücret geliri elde edenler, daha erken ve daha çok vergi ödeyecekler daha az ücret alacaklardır. Vergi bir alışkanlıktır. Devlet ücret üzerinden alınan vergiden bir türlü vaz geçememiştir.