Sivil Toplum Kuruluşları ülkelerin yönetimde önemli görevler üstlenen siyaset üstü oluşumlardır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de böyle kurumlar olduğunu biliyoruz. Bunlardan ve en önemlilerinden biri olan Türkiye Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ekonomik ve sosyal konularda yaptığı çalışmalarla bilinir. Bu kuruluşun en önemli organlarından biri olan Genel Kurulu’nun geçtiğimiz haftanın son günlerinde gerçekleştirdiği toplantı ve toplantıda yapılan konuşmalar, ülke gündeminde önemli tartışmalara neden oldu.

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, yaptığı konuşmada iktidar ve ekonomi yönetimine sert tepki gösterirken, “sussak gönlümüz razı değil” şeklindeki sözleri anlamlıydı. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras da, konuşmasında son aylarda yaşadığımız Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanmasını, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan soruşturmaları, “tekelleşme” iddialarıyla hakkında soruşturma başlatılan menajer Ayşe Barım’ın Gezi Parkı eylemlerinden tutuklanmasını, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın gözaltına alınmasını ve ordudan ihraç edilen teğmenler gibi konulara temas etmesi dikkat çekiciydi.

Aras, ülkede ciddi sorunlar yaşandığını ifade ettiği konuşmasında, “Ülke olarak moralimiz bozuk. Güven bunalımı yaşıyoruz. Kartalkaya’da 78 canımız yanarak hayatını kaybetti. Yangın çıkabilir ama 78 kişi ölmez. Ölüyorsa nedeni usulüne uygun yapılmayan binalar ve denetimsizliktir. Çöken bir sistemdir. Bu olay yakın tarihte olduğu için henüz yüreklerimizde” diyerek, geçmiş yıllarda yaşanan felaketlerden de örnekler verdi. Aras çözüm öneri olarak da “sistemin düzelmesi için sorumluların hesap vermesi ve yetkin kişilerin göreve gelmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, yaptığı konuşmada genel ekonomik durumu değerlendirerek, sanayici ve işadamlarının yaşadıkları zorlukları maddeler halinde sıraladı. Turan’ın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek verilmesine karşın, ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemediklerini belirtti.

Başkan Turan’ın, enflasyonla mücadelenin hızlanması ve daha hızlı netice alması gerektiğine işaret eden sözlerinin ardından sarf ettiği “ stres birikiyor. Sanayici zorlanıyor, ihracatçı kan ağlıyor, ithalatın cazibesi artıyor” şeklinde açıklaması dikkat çekiciydi.
Her iki başkan da Genel Kurulda, sıkıntıların değişik boyutlarına ilişkin örnekler de sıraladılar. Elbette ki; TÜSİAD’ın ekonomik ve sosyal sıkıntıları ilişkin görüş ve değerlendirmeleri çok önemli. Ancak, burada “bir parça geç kalmadınız mı” diye sormakta da hakkımız olmalı diye düşünüyoruz.

Çünkü biliyoruz ki; uzunca bir süredir üyelerden gelen “suskunluk tepkisine” yönetim duyarsız kalamadı ve bu sert açıklamalar peş peşe geldi. TÜSİAD, bugün 4 bin 500 şirketin temsil edildiği, dış ticaretin yüzde 80’inin TÜSİAD üyesi şirketler tarafından gerçekleştirildiği, istihdamın yüzde 50’sinin bu kuruluşa üye firmalarda çalıştığını da belirtmekte yarar var. Bu haliyle, TÜSİAD’ın görüşlerine değer vermemek mümkün değildir.

Ancak; gördüğümüz kadarıyla, bu eleştirilere, Hükümet ve AK Parti yönetimi tarafından yoğun bir tepki gösterilirken, muhalefet partilerinin açık destek vermesi de şaşılacak bir durum değil. Çünkü, bugün yaşadıklarımızı yüksek sesle dillendirmek, hükümetin zaman geçirmeden sorunları çözüme kavuşturmasında da yaralanabileceği inkar edilemeyecek bir gerçek.


Özetle;
TÜSİAD Genel Kurulları, genellikle sorunları tartışıldığı çoğu zamanda ülke yöneticileri tarafından beğenilmeyen sonuçların dillendirildiği bir ekonomi platformu niteliğinde geçer. Bu yıllardır böyle olmuştur, bundan sonrada olacaktır.
Burada kızıp öfkelenerek bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Nitekim, TÜSİAD’ın 11 maddelik, 2025 yılı ekonomi perspektifine bakıldığında çok isabetli noktaları temas edildiği görülüyor. Hukuk, demokrasi, ekonomi, mali politikalar, milli eğitim, adil paylaşım, istihdam gibi konuları kapsayan sorunlar demeti aşılmadığı sürece, ülke olarak huzura ve refaha kavuşma şansımız mümkün olmayacak.