Hazine ve Maliye Bakanlığı Ekim ayına ilişkin merkezi yönetim bütçesi istatistiklerini yayımladı. Merkezi yönetim bütçesi Ekim’de...
Hazine ve Maliye Bakanlığı Ekim ayına ilişkin merkezi yönetim bütçesi istatistiklerini yayımladı. Merkezi yönetim bütçesi Ekim’de 83,3 milyar TL açık verdi. Bütçe geçen ayda da 78,6 milyar TL’lik açık vermişti.
Bu sonuçlarla, ilk 10 ayda nakit bütçede 160 milyar TL açık verilirken, son 12 aylık nakit bütçe açığı ise 222,2 milyar TL’ye yükseldi.
Göründüğü gibi bütçe dikiş tutmuyor, gelir gideri karşılamıyor.
Elbette yönetenler itibardan tasarruf olmaz diye harcamalarda gaza basar, doğru düzgün hesap kitap yapmazlarsa bütçe de denkleştirilemez.
Bütçe gelirleri giderleri karşılamayınca ya borç alırsın ya da para basarsın bunun başka yolu da yoktur.
Borç almak çözüm mü?
Borç almak elbette çözüm değil, çünkü eninde sonunda o borç ödenecek hem de faizi ile ödenecek eğer alınan borç ile gelir yaratacak işler yapılmadıysa karşınıza daha büyük bir sorun olarak çıkacak.
Para basmak çözüm mü?
Para basmak hükümeti yükümlülüklerinden kurtarır doğru ama gelir gider dengesini sağlamak için sürdürülebilir bir çözüm değildir, çünkü bu sefer para değer kaybeder, piyasalar o paraya güvenmez ve o para ile işlem yapmak istemez ve bu da ortaya enflasyon denilen parasal olguyu çıkarır.
Enflasyon ise bir devleti içten içe çürüten son derecede tehlikeli bir ekonomik olgudur!
Enflasyon sadece paraya olan inanç ve güveni değil aynı zamanda devlete olan inanç ve güveni de yok eder, en nihayetinde devletin çökmesine dahi yol açabilir.
Sevgili okurlarım para bir devletin namusudur, bir devletin en önemli görevi paranın değerini korumak ve geçerliliğini savunmaktır, bir devlet bunu başaramıyorsa eninde sonunda devlet olma vasfını kaybetmesi kaçınılmazdır.
Emin olun ki bu gün paranın değerini koruyamayan bir devlet yarın vatanın sınırlarını ve vatandaşların özgürlüklerini de koruyamaz bir hale gelecektir.
Paranın değerini korumanın en önemli unsuru ise para basmaya, dolaşımdaki para miktarını artırmaya gerek olmaması için bütçe dengelerinin iyi yönetilmesi ve gelir gider hesaplarının iyi yapılmasıdır.
Bütçe gelirleri giderlerini karşılayamayınca yükümlülüklerinden kurtulabilmek için para basma kolaycılığına kaçan her iktidar enflasyon yaratır buna da enflasyonist politika denir.
Bir ülkede bir iktidar enflasyonist politikalar uygulamazsa kesinlikle enflasyon denilen parasal olgu ortaya çıkmaz, çıkamaz. Bir ülkede es kaza enflasyon ortaya çıktığında ya da salgın, savaş, doğal afetler gibi beklenmeyen olaylar geliştiğinde iktidarlar enflasyonist politikalar uygulamak zorunda kaldığında enflasyonu durdurabilmek için tek çare sıkı para ve maliye politikaları uygulamaktır.
Enflasyon karşısında enflasyonu durduracak politikalar uygulanmadığı müddetçe enflasyon asla durmaz, hatta tam tersine bir çığ gibi hızı ve etkisi arttıkça artar. İşler iyice kontrolden çıkar ve hiperenflasyona dönüşür.
Bu gün Türkiye’de resmi olarak açıklanan enflasyon küresel ortalama enflasyonun 10 katından bile fazladır, resmi kaynaklar dışında açıklanan enflasyon ise çok daha yüksektir, açıkça söylemek gerekirse Türkiye’de yaşanan bir hiperenflasyon olgusudur.
İktidar ise daha işin ciddiyet ve vahametinin farkında bile değildir, tek beklentisi enflasyonun baz etkisi ile aralık ayında sonra düşeceğidir.
Buradan tekrar söyleyeyim enflasyon antienfasyonist politikalar uygulanmadan hiçbir şekilde düşmez, zamanında sıkı para ve maliye politikaları uygulamaya geçmezseniz iş tümden kontrolden çıkar ve enflasyonun önü alınamaz bir hale gelir.