ABD’nin 20 Ocak’ta görevini devralacak olan seçilmiş başkanı Joe Biden 1,9 trilyon dolarlık Corana virüs salgınının ekonomik ve sosyal etkileri ile mücadeleyi konu alan yeni teşvik paketini açıkladı.

ABD’nin 20 Ocak’ta görevini devralacak olan seçilmiş başkanı Joe Biden 1,9 trilyon dolarlık Corana virüs salgınının ekonomik ve sosyal etkileri ile mücadeleyi konu alan yeni teşvik paketini açıkladı.

Açıklamada Biden, salgınla mücadeleyi hızlandırmak ve ekonomiyi canlandırmak için 1,9 trilyon dolarlık bir kurtarma paketi öneriyor. Biden’ın açıkladığı teşvik paketinde Covid-19 ile mücadeleye 400 milyar dolar, vatandaşlara doğrudan ödenecek çeklere 1 trilyon dolardan fazla, topluluklar ile şirketlere ise 440 milyar dolar yardım yapılması tasarlanıyor.

Daha önce, geçtiğimiz yıl sonunda kabul edilen pakette vatandaşlara doğrudan ödenecek çeklerin tutarının 600 dolar olması öngörülmüştü. Biden’ın yeni paketinde ise bu tutar 1.400 dolara çıkarılıyor. Paket ayrıca, asgari ücretin saatte 15 dolara yükseltilmesi, okulların yeniden açılması çalışmaları için 130 milyar dolar ayrılması, eylül sonuna kadar haftada 400 dolarlık ilave işsizlik yardımları yapılmaya devam edilmesini de içermekte bulunuyor.

Amerikan hükûmeti bu pakette asgari ücreti saatte 15 dolar belirlemiş, bu bu günkü kurla 110 lira civarında bir meblağ yapıyor bizde ise asgari ücret aylık brüt 3.577,50 Türk Lirasıdır. İş Kanunu’na göre, haftalık çalışma en çok 45 saat olarak belirlenmiştir. Aksi bir durum yoksa bu süre, iş yerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit olarak bölünerek uygulanmaktadır. Buradan hesaplarsan bizde brüt asgari ücretin saat karşılığı yaklaşık 19,8 liradır. Net asgari ücretin saat ücreti olarak karşılığı ise 17,6 Türk Lirasıdır. 110 lira nere 19,8 lira nere, bizim asgari ücret Amerika’daki asgari ücretin nerede ise beşte birinden bile az ama bazıları Amerikalıların bizi kıskandığına inanıyor… Pandemi ile mücadele kapsamında ücretsiz izne çıkarılan çalışanlara ödenen ücretsiz izin desteği ödemesi ise yeni 1400 küsur lira oldu, aynı hesap ile saatte 7,5 Türk Lirası kadar, vallahi bozdur bozdur harca, ye ye bitmez…

Hani damat bey “maaşınızı dolar ile mi alıyorsunuz, ne ilginiz var dolarla” diye sormuştu ya kendisine cevaben zaten sorunumuzun maaşımızı dolar ile almamamız ve gelişmiş ülkelerin maaşları boyutunda olmamasından kaynaklandığını zamanında söylemiştim. Maaşlar Türk lirasıyken nerede ise her bir giderimizin dolara bağlı olması ise sorunumuzun bir başka vahim boyutu elbette. Bu vesile ile bu hususu da tekrar hatırlatmış da olayım.

Atalarımız “zenginin parası, züğürdün çenesini yorar” diye boşuna dememiş, Amerika, Almanya, Kanada, İngiltere yapıyor, biz sadece konuşuyoruz.

Dünyanın bir çok gelişmiş ülkesi vatandaşlarına ve firmalarına pandeminin yarattığı olumsuz ekonomik ve sosyal koşullar ile baş edebilmeleri için bu büyüklükte hibe gelir destekleri verirken, Türkiye’de hibe gelir destekleri neden ciddi boyutta olmadı konusunu oturup derinlemesine sorgulamamız gerekmektedir. Türkiye’de devlet bırakın işletmelere nakdi destek vermeyi, hala hükûmet emri ile kapatılan iş yerlerinden vergi alma derdinde, bunu sorgulamayacak mıyız? Öyle bir iktidar var ki ücretsiz izne çıkarılan çalışanlara ödenen kuş kadar paradan bile damga vergisi kesme peşine düşmüş, buda mı sorgulanmayacak?

Üstelik pandemi kapsamında işsiz kalanlara ya da ücretsiz izne çıkarılanlara yapılan ödemeler devlet kesesinden de yapılmıyor, hem çalışanlara ve hem de firmalara yapılan bu hibe destekleri işsizlik fonundan yani işçinin emekçinin kendi birikmiş parasından yapılıyor. Bu fon devletin parası değil, sadece ve sadece devletin yönetimine bırakılmış bir fondur. Hatta bu paradan işverenlere yapılan ödemeler işçilere yapılan ödemelerden bile daha fazla. Yani bu durumda devlet elini cebine atmıyor, verdiği desteği de işçilerin cebinden onların birikmiş parasından veriyor.

Bu salgın boyunca firmalara bazı vergi ve benzeri kamu borçlarının ötelenmesi ve ek kredi imkanları açılması dışında herhangi bir ciddi destek verilebilmiş değil, neden?

Nedeni elbette 18 yıllık AKP iktidarı sırasında borca harca gark olmuş, Merkez Bankasının kefen parasını bile yiyip bitirmiş maliyenin durumu. Merkez Bankası kasası bile görülmedik bir biçimde eksi elli milyarda iken hükûmet kime, nasıl para yardımı yapacak?

AKP iktidarı bu 18 yılı Cumhuriyetin varlıklarını sata sava, borçlana harçlana, eline geçen paraları saçıp savurarak geçirdi. Şimdi harç bitti, yapı paydos, ne borçlanma imkanı kaldı nede satıp savacak ciddi bir varlık. Cumhuriyet geçmişte 40 yıl boyunca Osmanlı’nın borçlarını ödemişti, korkarım şimdi de gelecek 40 yıl boyunca Osmanlıcıların borçlarını ödemek ile uğraşacağız.

Bu kadar büyük bir sağlık ve ekonomi krizine bu kadar mali açıdan kötü bir durumda ve bu kadar yetersiz bir yönetimle yakalanmak çok büyük bir bahtsızlık, korkarım sonuçları da çok vahim olacak…