Modern futbol, yalnızca saha içi becerileriyle değil, aynı zamanda ona eşlik eden değerlerle bir anlam kazanır. Adil rekabet, takım ruhu, masumiyet gibi kavramlar, oyunu yalnızca bir spor değil, aynı zamanda bir kültür, bir toplum aynası haline getirmiştir. Ne var ki, son yıllarda bu aynaya yansıyan görüntü giderek bulanıklaşıyor.
İtalya’dan yükselen son haberler, futbolun bu bulanıklıkla ne denli sarsıldığını bir kez daha ve tüm çıplaklığıyla gösterdi. Milano Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma, yasa dışı bahis faaliyetlerini hedef alıyor. Ancak açığa çıkanlar yalnızca suç teşkil eden eylemler değil. Asıl mesele, oyunun onurunun nasıl bir ihlale uğradığını gözler önüne seriyor.
Soruşturmada adı geçen isimler sıradan değil: Tonali, Paredes, Zaniolo, Di Maria, McKennie, Perin... Uluslararası düzeyde tanınan, milyonların izlediği futbolcular. Onlar artık sadece şüpheli değil; yozlaşmanın simgeleri haline dönüşmüş durumdalar.
Bu noktada karşımıza çıkan tabloyu bir an için sahadan ayırıp toplumun geneline yansıtmakta fayda var. Çünkü bahis meselesi, yalnızca belirli oyuncuların bireysel hatası değil; bir sistemin uzun süredir görmezden gelinen bir açığı. Ve bu açık, futbolun temel bileşenlerini birer birer aşındırıyor.
Bugün stadyumlar dolmaya devam ediyor, ekranlar hâlâ milyonlara maç yayını sunuyor olabilir. Ama oyunun içindeki yapı taşları sarsılıyor. Futbolun kimyasını bozan bu süreç, ekonomik dengeler kadar duygusal bağları da tehdit ediyor. Bir çocuk, idol olarak gördüğü futbolcunun bahis bağımlılığına yakalanmış olduğunu öğrendiğinde, yalnızca bir figürden değil, bir hayalden de vazgeçiyor. Özetle, “Bahis girdi, futbolun doğası bozuldu”.
Peki, bu noktaya nasıl gelindi? Yanıt karmaşık ama bir yönüyle çok net: Bahis, yalnızca dışarıdan gelen bir tehdit değil, medyanın meşrulaştırıp, kulüplerin görmezden geldiği, dijital dünyanın her köşesine sızan bir alışkanlık olarak artık futbolun gövdesine yerleşmiş durumda. Bu nedenle yaşananlar yalnızca İtalya’nın sorunu değil. Her lig, her takım, her ülke bu tehdide açık. Oyun artık sadece 90 dakika değil; öncesi, sonrası ve hatta dışı da mücadele alanı.
Bugün yargılanan birkaç oyuncudan söz ediyoruz. Oysa esas yargılanması gereken şey, bu düzenin ta kendisi. Göz göre göre büyüyen bu kriz karşısında hâlâ sessiz kalmak, suça ortak olmakla eşdeğer. Ya bu oyunu yeniden insanileştiririz, ya da geriye bakıp, “Bir zamanlar toplumun büyük bir kesiminin keyifle izlediği bir futbol vardı” demek zorunda kalırız. Benden hatırlatması…,
Kalın sağlıcakla…