Abbas SATIR
Diyanet'teki görev değişikliğinin ardından yayımlanan ilk cuma hutbesinde ticaret ahlakı anlatıldı. Hutbede, ''Afet zamanlarını, öğrencilerin okul, memurların tayin dönemlerini fırsat bilerek kira ve ürün fiyatlarını artırmak kul hakkıdır, vebaldir. Alışverişte satılan malların kusurlarını bilerek gizlemek, satıcının bilgisizliğinden veya zor durumda kalmasından istifade ederek malı gerçek fiyatından düşük bir fiyata almak fırsatçılıktır, emeğe ihanettir'' ifadelerine yer verildi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın görev süresinin dolması üzerine yerine İstanbul İl Müftülüğü görevini yürüten Prof. Safi Arpaguş atandı.
TİCARET AHLAKI ÜZERİNE
Arpaguş'un göreve gelmesiyle ilk Cuma hutbesi de yayımlandı. Erbaş döneminde Cuma hutbelerinde kadınların giyim kuşamı, miras hakları sık sık hedef alınırken Arpaguş'un görevdeki ilk cuma hutbesinde 'ticaret ahlakı' anlatılması dikkat çekti.
İslam’ın ticaretle ilgili öğretilerine dikkati çekilen hutbede, İslam dinin ticaret ahlakına verdiği önem vurgulandı. İslam’ın emrettiği ticaret ahlakının temelinde helal- haram hassasiyeti olduğu ve "'Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın' 2 ayeti gereğince ölçü ve tartıya adaleti hâkim kılmak vardır. Doğruluk ve dürüstlüğü esas almak, yalan ve hileye tevessül etmemek vardır" denilen hutbede, şunlar kaydedildi:
"KARABORSACILIK HARAMDIR"
"Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), çalışmayı ve helal yoldan kazanç elde etmeyi teşvik etmiş, tembelliği ve dilenciliği hoş görmemiştir. Ticarette terazisine hile karıştıran, diline yalan bulaştıran, kazancına haram katanları cehennem azabıyla uyarmıştır.
Değerli Müminler! Maalesef, bugün Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in, 'Öyle bir zaman gelecek ki, kişi, malını helâlden mi yoksa haramdan mı elde ettiğine olma arzusuna kapılıp helâl haram hassasiyetini kaybetmiş durumdadır. İslam’a göre; sattığı ürünü olduğundan farklı göstermek, karaborsacılık, tefecilik ve stokçuluk yapmak kul hakkıdır, haramdır. Verdiği sözü yerine getirmemek, yerine getiremeyeceği bir şeyi taahhüt etmek yalancılıktır, günahtır. Alım satımda yerli ve yabancı kişilere farklı tarifeler uygulamak, aldatmadır, günahtır. Afet zamanlarını, öğrencilerin okul,
memurların tayin dönemlerini fırsat bilerek kira ve ürün fiyatlarını artırmak kul hakkıdır, vebaldir. Alışverişte satılan malların kusurlarını bilerek gizlemek, satıcının bilgisizliğinden veya zor durumda kalmasından istifade ederek malı gerçek fiyatından düşük bir fiyata almak fırsatçılıktır, emeğe ihanettir.
“MÜSLÜMAN MÜSLÜMANIN KARDEŞİDİR”
'Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Kusurlu bir malı, kusurunu açıklamadan din kardeşine satması helâl değildir.' 4 Kıymetli Müslümanlar! Aziz milletimiz, Allah Resûlü (s.a.s)’in güzel ahlakını ticaretimize ahîlik teşkilatı ile taşımıştır. Ahîlik; iyiliğin tezgâhta dokunduğu, alın terinin duayla buluştuğu, kazancın sadece cepte değil yürekte de biriktiği bir gönül kurumudur. Yüce Rabbimizin, 'Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.' 5 buyurduğu üzere; imanı kalbe nakşeden, ticaret uğruna ibadetten vazgeçmeyen şahsiyetler topluluğudur. Bugün bize düşen, ahîlik anlayışını ticaretimize yeniden hâkim kılmaktır. Rızkımızı helal yollardan temin etmenin gayretinde olmaktır. Unutmayalım ki, ticaretin bereketi dürüstlükte, huzuru helâlde, kazancı ise Allah’ın rızasında saklıdır."