Başlıkta facia deyimini özellikle kullandım! Çünkü bu olan bir kaza değil bir facia, kaza diyerek olayı...

Başlıkta facia deyimini özellikle kullandım! Çünkü bu olan bir kaza değil bir facia, kaza diyerek olayı hafifletmek, ne yapalım engellemek mümkün değildi, kader işte diyerek susup oturmak doğru değildir!

Doğru, sadece madenler değil tüm hayatımız tehlikelerle doludur ve siz eğer bu tehlikeleri iyi yönetemez, gerekli önlemleri bilimsel yöntem ve aklınızı kullanarak almazsanız tehlikeler kontrolden çıkar ve faciaya dönüşür.

Elbette hayatın bazı alanlarında tehlikeler göreceli olarak çok daha büyüktür ve belki de en tehlikeli alan da derin kömür madenleridir. Derin kömür madenlerinde sadece göçük tehlikesi yoktur, su basması, yangın, grizu patlaması gibi kömür madenlerinin doğal yapısı ile ilgili birçok tehlike daha vardır. İşte tamda bu yüzden derin kuyu kömür madenlerini işletmek çok ama çok tehlikeli bir iştir, bilim ve tekniğin tüm olanaklarını kullanıp, gerekli önlemleri almadan insanları bu kuyulara indirmek kaza değil adeta faciaya davet ve hatta bir cinayettir.

Türkiye’de kömür madenlerinde çok insanımızı kaybettik, son 40 yıldaki kazalardan en büyükleri şöyle sıralanıyor:

  • 1983 Armutçuk grizu faciası: 7 Mart 1983 tarihinde grizu patlamasında 103 işçi yaşamını yitirmiştir.
  • 1990 Amasya grizu faciası: 7 Şubat 1990 tarihinde Amasya’da, Yeni Çeltek Kömür İşletmesi’ne ait maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında 3 işçi yanarak 65 işçi ise göçük altında kalarak ölmüştür.
  • 1992 Kozlu grizu faciası: Türk madencilik tarihinin en büyük felaketlerinden birinde, 3 Mart 1992 tarihinde 263 madenci yaşamını yitirmiştir.
  • 26 Mart 1995 tarihinde Yozgat’ın Sorgun ilçesinde, bir kömür ocağında grizu patlaması sebebiyle meydana gelen kazada 38 kişi göçük altına kalarak can vermiştir.
  • 22 Kasım 2003 tarihinde Karaman’ın Ermenek ilçesinde, kömür ocağında grizu patlaması sebebiyle 10 işçi yaşamını yitirmiştir.
  • 10 Aralık 2009 tarihinde Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesindeki maden ocağında, 19 işçi grizu patlaması ile oluşan göçük sonucunda ölmüştür.
  • 23 Şubat 2010 tarihinde Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’de, toplam 47 kişinin çalıştığı maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında 17 kişi ölürken 30 kişi de yaralanmıştır.
  • Karadon maden kazası: 17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak’ta, Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi’nin işlettiği kömür madeninde grizu patlaması ve oluşan göçükler sebebiyle 30 kişi ölmüştür.
  • 8 Ocak 2013’te, Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait kömür ocağında metan gazı patlamasının yol açtığı göçük sebebiyle 8 işçi öldü.
  • 13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde bir maden ocağında çıkan yangın sonucu 301 işçi hayatını kaybetti, en az 88 işçi de yaralandı. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti.
  • 28 Ekim 2014’te Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Pamuklu mahallesi yakınlarında bir kömür madeninde meydana gelen su baskını sonucu 18 işçi boğularak kalarak öldü.
  • 14 Ekim 2022’de Bartın’ın Amasra ilçesinde yer alan bir maden ocağında patlama yaşandı. Kazanın sebebinin grizu patlaması oldu, yetkililer 40 kişinin öldüğünü açıkladı.

Dünyada yaşanan tüm maden kazalarına bakıldığında Soma en ölümcül 13. facia olarak dikkat çekiyor. 1992’de 263 kişinin hayatını kaybettiği Zonguldak ise 15. büyük ölümcül kaza olarak görülmektedir.

Gelişmiş ülkelerde bu tip kazaların çok ender olduğunu ve kolay kolay bir faciaya dönüşmediğini görmekteyiz çünkü oralarda akla ve bilime saygılı iyi yönetim anlayışı var. Son 50 yılda maden kazalarının birer faciaya dönüştüğü ülkelerin hepsi ise akla ve bilime saygı duymayan, geri kalmış ülkeler. Dolayısı ile bu facialar bir tesadüf değil kötü yönetimin eseridir, faciaları engellemek ancak ve ancak bu kötü yönetimi engellemek ile mümkün olabilir.