Yusuf Hayaloğlu, bir şiirinde “Kim susturabilir bizim türkümüzü kim?” diye haykırıyordu. Elbette kimseler susturamaz, Şair Ahmet Şahinoğlu gibi, dirençle ve bilinçle söylersen türkünü, sözünü, şiirini.

 Şair Şahinoğlu, şiirleriyle; haksızlıklara, yanlışlara karşı haykırıyor ve kimse susturamıyor sesini kalemini.

Hayaloğlu’ndan bu alıntıyı yapmamın iki nedeni var, birinci neden, Şair Ahmet Şahinoğlu’nun çevresindeki bazı şairlerin, hece vezni ile yazılı şiirlere tepeden bakması, ikinci neden ise Kerbela’dan bu yana hatta Kerbela’dan yüz yıllar önce şiir geleneği var olmasına rağmen “yok gibi” davranılmasıdır.

Bir taraftan, Pir Sultan Abdal’ın, Karacaoğlan’ın, Kul Nesimi’nin, Köroğlu’nun şiirlerine ve yaşam felsefesine dört elle sarılırken bir taraftan da tepeden bakılması sizce de garip değil mi?

 Askerlik görevini yaparken, Ozanlara ilgi duyan, seven asteğmen, Mahmut Toprak’tan aldığı “Yanık” mahlasını şiirlerinde kullanıyor. Ahmet Şahinoğlu’nun şiirleri genellikle; Divan Edebiyatında Hiciv, Halk Edebiyatında Taşlama ve yergi diye adlandırılan şiir türüdür.

 Şahinoğlu ile dostluğumuz uzun yıllara dayanır. Özel yaşamında da dobra, taşı gediğine koyan, metafizik düşünceye, dogmalara mesafeli, “insan dostu” bir duruşu vardır.

  “İçim Cız Etti ve Şeker Dikeni” isimli kitaplarından sonra “Ben Beni Aradım” isimli şiir kitabı yayımlandı. Kendi biyografisi ile başlayan kitabı kardeşi, Deniz Şahinoğlu’nun “EDİTÖRDEN” ön sözüyle ve şiirleriyle devam ediyor. Doksan sayfadan oluşan kitabın, elli sekizinci sayfasından sonra, “Dostlarla Hasbihal” diye bir bölüm koymuş Şahinoğlu.

 O bölümde dostlarıyla yan yana fotoğrafları aynı zamanda “atışma” diyebileceğimiz muhabbetleri/şiirleri yer almış. Kitabın bitiminde de Eğitimci şair kardeşi Gürsel Şahinoğlu’nun “Kitap Hakkında” düşüncesiyle son bulmuş.

 Şahinoğlu’nun şiirlerine gelirsek. Şiirlerini bir bütünlük içerisinde, ayrımcılığa, hurafelere, haksızlıklara karşı yazarken bir taraftan da aşkı, sevdayı, ülke ve dünya genelinde yaşananları, politikacıları koronayı da yazmayı ihmal etmemiş.

 Hece vezniyle şiire tepeden bakanlara şöyle yazmış Şahinoğlu:

 Heceli şiirler köylü işiymiş

Zavallının söylediği söze bak

Sözüm ona edebiyat dışıymış

Zırtapozun savunduğu teze bak

 

Taşlama bilmiyor koşma bilmiyor

Aşk ile kaynayıp taşma bilmiyor

Duygusuz yaşıyor coşma bilmiyor

Kafasızın taşıdığı öze bak

Atışmayla muammalar çözülür

Kelimeler peş peşine dizilir

Kağıtsız kalemisiz türkü yazılır

Ustasının elindeki saza bak

 

Köroğlu var dağlarında Bolu’nun

Karacaoğlan’ı var Anadolu’nun

Yanık Ahmet gider Dadaloğlu’nun

Pir Sultan’ın bıraktığı ize bak

 “İmam Gelmesin” şiirinde ayrımcılığa ve dinsel ritüellere itirazını dile getirirken bir taraftan da Türkçeye bağlılığını kaleminden şu sözlerle damıtıyor.

Bangır bangır Arapçayla bağıran

Anlaşılmaz lisan ile çağıran

Gavur Müslüm diye insan kayıran

Bizi horlamaya imam gelmesin

Bir başka şiirinde insan olmanın erdeminin, hamlıkta değil mütevazılıkta olduğunu anlatıyor:

Gönül kundağındaydım kucakta

Randımanı hayli derin sıcakta

Yanık Ahmet oldum kızgın ocakta

Yanıp da pişerek sana yaklaştım.

 Halkın sanatçısı halkın gündelik yaşamından habersiz ya da yaşadıklarına ilgisiz kalmamalıdır. Şair Yanık Ahmet’in de ilgisiz kalmadığını aşağıdaki dörtlükte olduğu gibi her fırsatta şiirleriyle ironik bir şekilde dile getirdiğini görüyoruz.

Dört şeritli yollar yaptık uzaya

Merih’ten bakışır olduk dünyaya

İstasyonlar kurduk yıldıza aya

Maşallah deyin de gelmiyek göze

 

Bir taraftan haksızlıklar karşısında ‘ŞAHİN’ kesilirken diğer taraftan da kendisini            

* hiçlik makamında görerek dalga geçebilmektedir.

 

Aksine işler yaparım

Kendime sövdürmek için

Yanlış yollara saparım

Kendime sövdürmek için

Yanık Ahmet affet beni

Üzmek istemem ki seni

Sen ciddiye alma bunu

Kendime sövdürmek için

 

Şair Yanık Ahmet, gönül işlerinden de uzak değil elbet şiirlerinde.

Yanık Ahmet’im der taşanlar bilir

Engel tanımayıp aşanlar bilir

Aşkın ateşine düşenler bilir

Külü başka olur közü başk(a) olur

 

 

 

*Tasavvufta hiçlik: Benlik, gurur, kibir gibi kötü duygulardan, huylardan arınmak, hiçlik ve yokluk durumunda olmaktır.

 

Dostum, Şair Ahmet Şahinoğlu’na; dilediği gibi bir dünyada, gönlünce, sanat dolu bir yaşam dilerken aynı zamanda, kitaplarının okuyanı, anlayanı çok olsun diorum.