Aslında, biraz sonra paylaşacağım söz ve davranış biçimlerini anlatırken, çok daha ağır ve olumsuz kelimeleri kullanabilirdim. Hatta, çok olumsuz nitelemeler yapılabilir, çok daha olumsuz kelimeler de kullanılabilir yazının konusu ile ilgili olarak. Eleştiririm, ancak, yakışıksız kelimeleri kullanmamaya özen gösteririm. Kullanmamaya çalışırken hiç de zorlanmam. Çünkü, Türkçe, “iyi” olmayanı, daha yumuşak kelimelerle anlatabilecek bir dil.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun 25 Temmuz 2024 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkenti Washington’da bulunan Temsilciler Meclisi’nde yaptığı ve üyelerin ayakta alkışladığı konuşması, Türkiye Televizyonlarının, gazetelerinin ve sosyal medyasının en önemli haberlerinin başında yer aldı.

Türkiye basını, haber ve yazı konusunda hiç sıkıntı çekmiyor. Gündem değişiyor, değiştiriliyor. Sıkıntı, basın özgürlüğüne karşı bazı kamu yöneticilerinin tutumu ve uygulamaları. Kamu yöneticileri derken, halkımızın sağladığı kaynaklardan maaş, ikramiye ve benzeri maddi gelir eden, kamu kurum ve kuruluşlarındaki yetkilileri ve etkilileri anlatmaya çalışıyorum.
Benjamin Netanyahu, Amerika Birleşik Devleri Temsilciler Meclisi toplantısına alkışlarla girdi, konuşmasını alkışlarla yaptı ve alkışlarla uğurlandı. Kongre Binasının dışında ise İsrail’in Filistin’e ve komşularına yaptığı ölümcül saldırılara, insan olmayı başarmışların şiddetsiz tepkileri vardı.
Bir kadın, Filistin kökenli Demokrat Parti’nin Temsilciler Meclisi üyesi Rashida Tlaib, Netanyahu’nun konuşmasını, “Savaş Suçlusu…Soykırımdan Suçlu” yazan küçük bir pankartla ve oturarak izledi. Ne yazık ki, Partisinden de çok sayıda temsilci, Netanyahu’yu ayakta alkışladı.

İsrail Başbakanı konuşmasında, eğer çeviri eksiksiz yapılmadı ise, nerede ise hiç sivil öldürmediklerini söylemiş. Nerede ise kapsamına, 40 bini aşan, çocuk, kadın, engelli, ileri yaşlı, hasta insanı, sivili nasıl sığdıracağız? Öldürülen bu kadar sivilin yanında yok edilen hayvanları ve doğayı sayılarla nasıl anlatabileceğiz?
Tanrı aşkına, çeviri eksik veya yanlış değilse bir politikacı, bu kadar büyük yalanı nasıl söyler, koca koca temsilciler, kendilerini seçen 50 eyaletin halkından, biraz daha ileri gidelim, Dünya halklarının şiddetsiz tepkilerinden hiç çekinmeden bu büyük ve kanlı yalanı nasıl alkışlar? Üstelik kadın, erkek birlikte, gülerek.
Ağlayan anneleri, çocukları, yıkık binaları, açlığı, susuzluğu, korkuyu, umutsuzluğu, vicdansızlığı, akılsızlığı, vahşeti, dehşeti nasıl algılayamaz kadın, erkek temsilciler?
Çok utandırıcı ve kaygılandırıcı bu yalan ve tehlikeli alkışlardan sonra, Türkiye televizyonları, her gün, İsrail’in hava saldırılarında ölen onlarca sivilin görüntülü haberlerini vermeyi sürdürdü.
Elbette, Orta Doğu başta olmak üzere Türkiye’ye yakın veya uzak topraklarda ilkel, vahşi ve silahlı şiddet toplulukları kan ve gözyaşına neden oluyor. Yalan, uydurma, duyguları sömüren, akılları, vicdanları ve dinsel inançları karıştıran gerekçelerle kan ve gözyaşı dökülmesine karşı insan soyu nasıl bu kadar etkisiz ve zayıf kalabilir? Çözüm, annelerin birlikteliğinde, her yerde ve her zaman, erkeklerle dayanışma içinde, ortak ve şiddetsiz girişimlerde.
Yalan, aldatma, kandırma, iftira, tehdit yöntemlerini kullanan vahşi insan türü, akıl ve vicdan sınırlarını yıkmaya başladı. Çok da mesafe aldılar vahşiler. Bunlarla mücadele etmenin yöntemi, silah fabrikalarını ara vermeden çalıştırmak, her yere silah satmak, dağıtmak, işgal etmek ve savaşmak olmamalı. İnsan soyu, savaşmadan, sabırlı ve şiddetsiz iletişimle durdurmalı, iyileştirmeli vahşileri, sevgi, dostluk ve barışı sağlamalı, suda, karada, havada, kadın-erkek her yerde, yasalara ve haklara dayalı örgütlenerek. İletişim ve dayanışma içinde.

ABD Temsilciler Meclisi üyesi Rashida Tlaib ((Demokrat Parti)
Savaşların, şiddet türlerinin, silahlı olarak değil, şiddetsiz yöntemlerle önce azaltılabileceğine, sonra da sonlandırılabileceğine inanıyorum, milyonlarca yıl geçse bile.
Alkışlar hiç yakışmadı Amerikalılara. Bu alkışlar, Dünya ve Uzay için çok büyük tehlikelerin bulunduğunu gösteren korkutucu ve utandırıcı davranışlar. Alkışlardan, sadece Dünya hakları değil, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve tüm barış örgütleri ürkmeli, korkmalı ve endişe duymalıdır.
Türkiye siyasetinde de iletişim, demokrasi ve hoşgörüye yakışmayan davranışlar fazla ara vermeden sürüyor. Geride bıraktığımız seçim süreçlerinde duyduğumuz ve gördüğümüz yalanlara, iftiralara, hakaretlere ve tehditlere olan şaşkınlığımızı, korkularımızı atlatamadan değişik kürsülerde, açık ve kapalı alan toplantılarında, TBMM’de, şiddetin yenilerine tanık oluyoruz.
24 Temmuz 2024 tarihindeki görüşmeler sırasında, DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarına yönelik olarak “Hırsızlık” suçlamasında bulundu. TBMM kürsüsünden böyle bir kelimenin dillendirilmesi, kimseye, konuşana da dinleyene de yakıştırılamaz.
Çok hızlı bir şekilde, Adalet ve Kalkınma Partisi ile DEM Partisi’nden bazı milletvekilleri arasında sert itişmeler, yumruklaşmalar görüldü. Diğer milletvekilleri ise kavga edenleri ayırmakta zorlandı.
Bir gün sonra ise İYİ Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) bazı milletvekilleri arasında bedensel şiddet yaşandı.
TBMM’de yaşanan her iki bedensel şiddet olayı, küfür ve hakaret içeren sözlerle daha da ayıplı, utandırıcı ve korkutucu bir hal aldı.
Washington’daki alkışlar Amerikalılara, farklı yerlerde ve TBMM’de yaşananlar da ülkemdeki siyaset, demokrasi, iletişim, millet, ulus, farklılıklar doğal zenginlik, güzel insan, insan melek gibi kavramlara hiç mi hiç yakışmadı.
Dünya, sokaktan Parlamentolara, parlamentolardan sokaklara, ormanlara, tarım alanlarına, sulara, havaya ve topraklara yayılan şiddet çeşitlerini durdurmalıdır. İnsan soyu, gelişinden itibaren, yerin üstünün gerçek cehennem olması için her türlü kanlı şiddet türlerini akıl ve vicdandan uzak bir şekilde, canlı cansız varlıklara yaşatıyor.
Vahşi ve kanlı bir ustalık denir buna.
Ey, yerin üstündeki milyarlarca insan, ey insan melekler, kadın-erkek, her yerde birlikte durdurabilirsiniz, beyinleri, dilleri ve elleri silahlı, vahşi ve kanlı bu ustaları.
Beyinlerini, dillerini ve ellerini; insana, hayvana ve doğaya sevgi ve dostluk için kullanan insan meleklerin bulunduğu cennet Türkiye ve Dünya için, haydi…