Ekonomik sıkıntılara ve tartışmalara değinen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Şunu ifade edeyim. Elbette ki bir takım dertler sıkıntılar olabilir. Ekonomiye katkıları var mı, yok mu, var. Afgan çobanları alalım tarımın ne olacağını hep birlikte görelim, bu düşmanlığın bir anlamı yok.” Demiş…
Ekonomik sıkıntılara ve tartışmalara değinen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu,“Şunu ifade edeyim. Elbette ki bir takım dertler sıkıntılar olabilir. Ekonomiye katkıları var mı, yok mu, var. Afgan çobanları alalım tarımın ne olacağını hep birlikte görelim, bu düşmanlığın bir anlamı yok.” Demiş…
Kendisini engin tarım ve ekonomi bilgisinden dolayı kutluyor ve bulduğu zekice çözüm yönteminden dolayı ayakta alkışlıyorum…
Zaten Türkiye’nin başına ne geliyorsa bilgisi olmadığı halde fikri olan yönetici ve politikacılardan gelmiyor mu? Atalarımız “Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder.” Demiştir. Bende bu anlamlı atasözümüze “yarım ekonomist de maldan eder” diye bir ilave yapayım bari…
Ekonomi çok disiplinli, üretim ve tüketim fonksiyonlarını inceleyip, insan davranışlarını analiz ederek öngörülerde bulunan bu şekilde gelecekte üretimde aksama, tüketimde eksiklik ve bölüşümde adaletsizlik olmasını önlemeyi amaçlayan bir bilim dalıdır. Her ekonomistin ruhunda biraz kâhinlik bulunması gerekmektedir, çünkü hesaba alınması gereken, fakat öngörülmesi çok ama çok zor bir sürü parametre vardır.
Süleyman Soylu’nun kevgire dönüşmüş sınırlar yüzünden memlekete dolan bir sürü kayıt dışı göçmene mazeret uydurma çabasında sığındığı argümanda çoban ihtiyacı olmuş, hiç anlamadığı halde ekonomi bilgisini konuşturmuş fikir serdetmiş ekonomiye ve tarıma katkılarından dem vurmuş…
Önce şunu söyleyeyim ekonominin o ya da bu sektöründe işgücü eksiği olup olmadığını bilecek kişi İçişleri Bakanı Soylu değildir!
Eğer ekonomide bir işgücü eksiği varsa ve yurt dışından çalıştırmak için ek işgücü getirmek gerekiyorsa bunun yol ve yöntemi de elini kolunu sallayan berduşun sınırdan geçmesine izin vermek değildir!
İktidar mensupları bir araya gelir, baş başa verir, ülkede tam istihdamın sağlandığını çalışmak isteyen herkesin iş bulabildiğini ve geçimlerine yetecek miktarda kazanç elde edebildiğini hesaplarsa yurt dışından işgücü gelmesine karar verebilir. Fakat böyle bir durumda ipini koparan gelsin yöntemi asla izlenemez.
Geçmişte Almanya’nın da yaptığı gibi ülkeye gelip çalışmak isteyenlerin başvuruları alınır, önce güvenlik açısından incelenir ve hırlı mı, hırsız mı bir bakılır. Sonra hangi sektörde hangi nitelikte işgücü açığı varsa o nitelikte ve o sayıda kişiye çalışma izni verilir, ülkeye gelip kayıt içi çalışması sağlanır.
Eğer elini kolunu sallayan sınırı geçip ülkeye girerek çalışmaya başlarsa bu ülkede ücret seviyelerini düşürür, gelir adaletini ve çalışma barışını bozar. Kayıtlı olarak çalışan yerli emekçilerin ekmeği kayıt dışı ve daha ucuza çalışmaya razı olan yabancılara kaptırılmış olur. Bu durum elbette para babası patronlara, toprak ağası çiftçilere ve müteahhitlere çok yarar, onlar kârlarına kâr katar, lakin sonuçta yerli emekçi eve ekmek götürmez hale gelir.
Sorun sadece burada bitmez piyasada haksız rekabete sebep olur çünkü vergi sigorta ödemeden kayıt dışı kaçak yabancı işçi çalıştırmak hâlihazırda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre cezası son derecede ağır yasak bir fiildir!
Sadece ve sadece kendisine göz yumulacağını ya da denetlenmeyeceğini bilen patronlar, müteahhitler ve toprak ağaları böyle bir işe cesaret edebilir. Bu cesur patronların yandaşlar arasından çıkacağını düşünmek için ise allame-i cihan olmaya hiç gerek yoktur. Bu sayede partili yandaş iş insanları ile yandaş olmayan iş insanları arasında bir haksız rekabet ortaya çıkar. Denetlenmeyeceğini bilen patronlar rahat rahat kayıt dışı yabancı kaçak işçi çalıştırıp kârlarına kâr katarken diğerleri bu haksız rekabete dayanamaz ya kepenk kapatır ve yahut da yandaşmış gibi görünmeye çalışır.
Sonuçta bu başıbozuk çalışma düzeni sadece ekonomik sıkıntılar yaratmaz, kısa zamanda sosyal ve siyasal gerilimleri tırmandırır, ülkede asayişi bozar. Ülkenin ekonomik, sosyal, etnik ve dini yapısını çarpıtarak çatışmalara yol açar.
Neticede Soylu’yu bilmediği alanlarda ahkâm kesmek yerine, işini adam gibi yapmaya, sınırları kontrol ederek ülkeye kaçak giren ve kayıt dışı çalışanları bulup sınır dışı etmeye davet ediyorum.