Tek adam deyince hemen aklınıza son yapılan anayasa değişikliği sonucunda Türkiye’de tesis edilen tek adam rejimi ve bu süreçte göreve gelen zat-ı muhteremde bahsedeceğim gelmesin.

Tek adam deyince hemen aklınıza son yapılan anayasa değişikliği sonucunda Türkiye’de tesis edilen tek adam rejimi ve bu süreçte göreve gelen zat-ı muhteremde bahsedeceğim gelmesin.

Bu makalemin konusu geçtiğimiz yüzyıla damga vuran bir başka tek adam rejimi ve bir başka tek adam.

Almanlar beni gerçekten de hep çok şaşırtmıştır kültür, bilgi ve bilinç düzeyi bu kadar yüksek bir halkın Hitler gibi birinin peşine nasıl takıldığı, adeta hipnotize olmuş gibi kitlesel bir felakete sürüklendiği hep merak ettiğim, anlamaya çalıştığım bir konu olmuştur.

Geçtiğimiz akşam Hitler’in mega yapılarını konu alan bir belgesel izledim, malum Hitler’de de büyük, en büyük takıntısı vardı. Nazi mühendisleri Hitler’in emri ile İngiltere’den gelecek bir müttefik kuvvetler çıkarma ve işgal harekâtını engelleyebilmek için Avrupa yarımadasının nerede ise tüm Atlantik sahiline 5 bin kilometre uzunluğunda 15 bin beton korugandan oluşan bir savunma duvarı inşa etmeye başlamışlar. Gerçekten de muazzam ölçekte bir inşaat çalışması, korugan dediklerimizde içinde ağır top, tanksavar silahları ve makineli tüfeklerin bulunduğu her türlü bombardımana dayanıklı devasa beton yapılardan oluşuyor, hakikaten de bir mega inşaat projesi. Bu beton koruganlar belirli bir plan dâhilinde, birbirini koruyacak ve ateş gücünü artıracak şekilde dizilmişti. Bu savunma hattı Almanlara milyarlarca marka, muazzam miktarda malzemeye ve insan gücüne mal olmuştu.

Hitler tüm askeri cehaletine rağmen sanki ciddi bir savaş eğitimi almış, çok büyük bir stratejist gibi nereye çıkarma yapılacağını öngörüp, nerede hangi güçte tahkimat yapılması gerektiğini tek başına planlamıştı.

Hitler’in öngörüsü mevcut liman bölgelerine çıkarma yapılacağı yönündeydi ve en olası hedef olarak da Calais limanını düşünüyordu. Calais, Fransa’nın kuzeyinde, Dover Boğazı kıyısında yer alır ve İngiltere’ye en kısa deniz geçişinin karşı noktasını oluşturan Dover’a sadece 34 km uzaklıktadır.

Hitler en ağır tahkimatın buraya yapılmasını planlamıştı.

Hitler beklenen çıkarmayı karşılamak ve tahkimatın koordinasyonunu sağlamak için çöl tilkisi lakaplı Feldmareşal Erwin Rommel’i görevlendirmişti.

Müttefik kuvvetlerin çıkarması Hitler’in öngördüğünün aksine Calais’te değil Normandiya kıyılarında gerçekleşti. Bu beklenmedik bir yere, baskın bir çıkarma olmuştu. Normandiya kıyısındaki tahkimatlar ve savunma zayıftı.

Naziler gerekli olduğu zaman savunmayı destekleyebilmek için cephe gerisinde tank birlikleri tutuyordu ve bu tank birliklerini harekete geçirme emrini sadece Hitler verebilirdi.

Normandiya çıkarmasının bilgisi Berlin’e ulaştığında Hitler uykudaydı. Etrafındakiler bu kadar vahim bir durum olmasına rağmen Hitler’i uyandırmaya koktular, kendiliğinden uyanmasını beklediler. Bu bekleme yüzünden tankları harekete geçirip çıkarmayı ilk başladığı anda durdurmak için gerekli olan çok kıymetli zaman dilimi kaybedildi. Alman tankları gelmeyince müttefik birlikleri zayıf savunma hatlarını kolayca ezip geçtiler, kıyı başını tuttular.

En nihayetinde Hitler uykusundan uyandı, çıkarmanın haberini verdiler fakat o asıl çıkarmanın hala Calais’e olacağını düşünüyordu sonuçta Normandiya çıkarmasının bir aldatmacadan ibaret olduğuna karar vererek tankları harekete geçirmedi.

Hitler gaflet uykusundan uyanıp da Normandiya çıkarmasının gerçek olduğu anladığında artık çok geçti, çıkarma başarılı olmuş, müttefik kuvvetleri kıyıyı ele geçirmiş yeterli miktarda askeri, tankı ve sair ekipmanı karaya çıkarmış, mevzi almışlardı.

Sonrası çorap söküğü gibi geldi, batıdan Amerikan ve İngiliz askerleri doğudan Ruslar Alman direnişini ezdi geçti, Berlin düştü, Hitler kafasına sıktı ve Nazi rejimi devrildi.

Tek bir adamın hayali ile milyarlarca mark harcanan ama hiç bir işe yaramayan bu mega yapının kalıntıları bu gün hala boş bir hayalin trajik anısı olarak Atlantik sahilinde yatıyor.

Tek adamı uykusundan uyandırmaya korkan, bu yüzden bu devasa savunma tahkimatının olası son şansını da kullanamayan, tüm kararları tek bir adamın iki dudağı arasına bağlayan Nazi rejiminin sonu benzer hayaller kuran tüm politikacılara ve politik hareketlere ibretlik bir ders olmalıdır.