Yapılan kamuoyu yoklamalarında da ortaya çıktığı gibi halkımızın çok büyük bir çoğunluğu da bu kaçak göçmen ve mülteci konusunda ciddi ölçüde tepkili.

Et ithal ediyoruz…

Süt ithal ediyoruz…

Saman ithal ediyoruz…

Çöp ithal ediyoruz…

Enerjiyi, teknolojik ürünleri, otomobilleri, birçok hammaddeyi zaten ithal ediyoruz…

Acaba sıra seçmen ithalatına mı geldi diye düşünmeden edemiyor insan!

Malum günümüzde Türkiye’de en çok tartışılan konu mülteciler ve kaçak göçmenler konusu.

Muhalefetin neredeyse tamamı mülteciler ve ülkeye kaçak yollardan giren yabancılar konusunda çok endişeli, iktidarı devamlı olarak bu konuda eleştiriyor ve uyarıyorlar.

Yapılan kamuoyu yoklamalarında da ortaya çıktığı gibi halkımızın çok büyük bir çoğunluğu da bu kaçak göçmen ve mülteci konusunda ciddi ölçüde tepkili.

Oysa iktidar cenahı bu politikalardan asla vazgeçmeyeceğine dair açıklamalarda bulunmaktan hiç mi hiç çekinmiyor. En son AKP Genel Başkanı Erdoğan “Biz bu görevde olduğumuz sürece bu kardeşlerimizi bu ülkeden geri gönderemeyeceksiniz. Bunu öğrenen, bunu bilen, bunu duyan Suriyeli, Afgan hepsi bir gönül huzuru içine giriyor. Onların ülkelerinden kaçışları hepsi sadece bir sığınmadır. Bizler bu muhacir kardeşlerimize ensar görevini yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.” dedi. Görüldüğü üzere Erdoğan bu konuda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının değil kaçak göçmenler ve mültecilerin gönül huzurunu temin etme gayreti içine girmiş bulunmaktadır.

AKP Genel Başkanı Erdoğan maaşını Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ödediği vergiler ile aldığını ve bulunduğu göreve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hakkını hukukunu korumak üzere seçildiğini unutmuş görünmektedir.

Bu kaçak göçmenler ve mülteciler elbette vatandaş olmadıkları müddetçe Türkiye’de oy kullanma, seçme ve seçilme haklarına sahip değillerdir, bu yüzden de siyasi güçleri yoktur, siyasi partiler açısından bir seçim hesabına dâhil olmazlar. Bunların AKP’ye seçmen olarak siyaseten bir faydası yokken Türk seçmeninde bu kadar tepki doğuran bir konuda AKP’nin kamuoyu tepkisine net bir şekilde meydan okuması açıkça söylemek gerekiyorsa bana son derecede tuhaf gelmektedir. AKP Genel Başkanı Erdoğan ve onun safındakilerin bu pervasızlığının arkasında yatan özgüven nedir?

Bakın AKP taifesi ve birçok işveren kaçak göçmen ve mültecileri sömürmeye uygun, ağır, pis ve tehlikeli işlerde kullanılacak ucuz iş gücü deposu olarak görmektedir.

Bu manada bu kaçak göçmenler ve mülteciler AKP’li patronlar için sadece karlarını arttıracak ucuz iş gücü deposudur. Hem İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve hem de Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Mahmut Asmalı bu gerçeği itiraf etmiş bulunmaktadırlar.

Peki ya AKP bu kaçak göçmen ve mülteciler sadece ucuz işgücü deposu olarak değil aynı zamanda sadık oy deposu olarak da görüyorsa?

Neredeyse tüm muhalefetin “göndereceğiz” söylemine karşı iktidarın vatandaş tepkisine rağmen “göndermeyeceğiz” söylemi işte o zaman bir anlam kazanmış olmaz mı?

Erdoğan kurt siyasetçidir, seçmenin nabzını iyi tutar, kamuoyu tepkilerini iyi okur ve seçim hesabını da ona göre yapar. Bugün Türkiye’nin en önemli iki sorunu enflasyon ve mülteci sorunudur. Enflasyon sorununu çözmekte başarısız olan, bu yüzden halk nezdinde itibar ve oy kaybeden iktidarın mülteci sorununda hiç korkmadan halkın dikine gitmesinin sebebi bu sadık seçmen deposu oluşturma stratejisi olabilir mi?

Malum AKP iktidarında Türkiye’de mülk alana hediyesi Türk vatandaşlığı promosyonu başlatıldı. Vatandaşlık vermek bu kadar basit ve kolay olunca AKP iktidarı isterse kolayca milyonlarca kaçak göçmen ve mülteciyi vatandaş ve dolayısı ile de seçmen yapabilir. Eh bu seçmenlerinde kendilerine bu kıyağı yapan AKP dururken gidip başka bir partiye hele hele kendilerini ülkelerine geri göndermeyi düşünen partilere oy vermeleri de düşünülemez değil mi?

Umalım ki AKP Türkiye Cumhuriyeti devleti için bir beka sorunu haline dönüşecek böyle bir strateji arayışı içinde değildir, benden sonra tufan anlayışı ile hareket etmiyordur…