Zamanın birinde nemrut suratlı gaddar bir padişahın İncili Çavuş lakaplı bir dalkavuğu varmış. İncili Çavuş anlattığı hikâyeler, yaptığı soytarılıklar ile padişahı pek eğlendirir, yüzünü güldürür ve hatta asık suratlı padişaha kahkahalar bile attırırmış, bu yüzden de padişah yaptığı hadsizliklere tahammül eder, göz yumarmış.

Fakat günün birinde İncili Çavuş eğlendirip güldüreyim derken öyle bir hadsizlik yapıp padişahı o kadar kızdırmış ki padişah, çağırmış cellatlarını “alın götürün bunu, vurun kellesini.” Diye gürlemiş.

Cellatlar girmiş İncili Çavuş’un iki koluna yaka paça sürükleyip kapıdan çıkarırken padişah pişman olmuş ve “durun bakayım, getirin onu yanıma” demiş.

İncili Çavuş padişahın yanına getirilmiş padişah “bre hadsiz melun öyle bir iş işle ki özrün kabahatinden büyük olsun bende seni affedeyim.” Demiş. Bu sözü dedikten sonra tam dönüp giderken incili çavuş padişahın kaba etine bir cimcik atıvermiş.

Padişah hiddetle dönüp tam yürürken İncili Çavuş “Durun durun padişahım, özür dilerim sizi hanım sultan zannettim demiş.” Padişah da gülsün mü ağlasın mı bilemeden “gözüm görmesin seni yürü git affettim” demiş…

Bu benim rahmetli pederin çok sevip sık sık anlattığı bir çok durumda özrün kabahatten büyük olmasını anlatan keyifli bir fıkradır.

Teşbihte hata olmaz diyeyim ama Ulaştırma Bakanı’nın özel uçak ile yaptığı Almanya seyahatini haklı ve mazur gösterebilmek için sığındığı mazeret de tam bu kıvamda olmuş.

Malum basına düştü okumuşsunuzdur olayın ortaya çıkmasından sonra konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu Almanya’da katıldığı toplantıya Rönesans Holding’e ait özel jet ile gitmesiyle ilgili eleştirilere yanıt verdi.

Bakan Bey yanıtında  “Bakanlığa büyük iş yapan ilgili firmanın sözleşmesinde 31. maddede, bu anlamdaki kendi konuları ile ilgili yani ulaştırma ile ilgili yurt içi ve yurt dışındaki eğitim, sempozyum ile ilgili masraflar bila bedel olmak üzere taraflarından karşılanır diye bir imkan var. Burada ne bir uçak kiralaması var ne devletin ilave bir ücret ödemesi var. Böyle bir imkânla biz 4 günlük programı iki günle sınırlandırdık. Yani ne kiralama ne ödeme ne de müteahhit firmaya borçlu kalma vardır." Diyerek kendini ve yaptığı bu ayıplı işi savunmuş.

Önce sayın Bakan Abdulkadir Uraloğlu’na şunu söyleyeyim “ne kiralama ne ödeme ne de müteahhit firmaya borçlu kalma vardır” demiş ya bu tam bir safsata olmuş! Gerçekte ödemeyi bal gibi yapmışsınız ama sadece bu ödemeyi ihale fiyatının içine saklamışsınız.

Müteahhit firma elbette ki sizi Hilal-i Ahmet hayrına özel uçağı ile Almanya’ya götürüp getirmiyor parasını peşin peşin ödediğiniz bir hizmet bu.

Tarifeli uçağa binmeyeyim incilerim dökülmesin diyorsanız Bakanlık elbette bu hizmeti alabilir amma ve lakin bunun meşru ve ahlaki yolu yordamı var özel uçak kiralayan firmalardan teklif alırsınız en makul teklifi vereni de kiralarsınız. Sonra firma faturasını keser siz de bedelini ödersiniz, bu şekilde herkes neyin ne olduğunu kimden ne hizmet alınıp ne bedel ödendiğini açıkça görür.

Böyle bir hizmeti sözleşmeye dâhil edip iş insanı, siyasetçi ve bürokratların keyfine göre kullanmak öncelikle ahlaki değildir.

Peki, yasal mıdır?

Bu konuda açıklamalarda bulunan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, “Bugün Ulaştırma Bakanı, bir ayıbını açıklamak için çok daha büyük bir ayıp yaptığını itiraf etti. Evet, Rönesans... İhale verdiği şirketin özel uçağıyla yurt dışı gezisi yapmıştı. Dedi ki ‘Bunu biz, ihale sözleşmelerine ek bir madde olarak koyuyoruz. Oysa Sayın Bakan, 2020 Sayıştay Raporu’nda, bırakın uçağı, taşıtlar için bile böyle bir madde koyamayacağınızı; böyle bir madde koyarsanız suç işleyeceğinizi Sayıştay açıkça söylemiş. Ve siz, Sayıştay’a rağmen özel uçak sevdanız için o maddeyi ekliyorsunuz ve Sayıştay’ı hiçe sayıyorsunuz” diyor.

Ali Mahir Başarır ha klı değil mi? Bence de haklı ve bu yaptığınız iş hem tasarruf önlemlerine, hem ahlaka ve ham de yasalara aykırıdır.