Yaşamın öznesi insan olunca düşünce ve davranış bağlamında da çeşitlilik oluyor. Zaman zaman hayatımıza bazı insanlar girer çıkar bazı insanlar da kalıcı olur. Bu genelde ikili ilişkilerin karşılık bulmasıyla ete kemiğe bürünür.

Yaşamın öznesi insan olunca düşünce ve davranış bağlamında da çeşitlilik oluyor. Zaman zaman hayatımıza bazı insanlar girer çıkar bazı insanlar da kalıcı olur. Bu genelde ikili ilişkilerin karşılık bulmasıyla ete kemiğe bürünür.

Anadolu’da çok yaygın bir deyim vardır, “insanları iyi tanımak için ya birlikte yolculuk edeceksiniz ya da ticari anlamda alışverişiniz olacak” bu sözcüğün ne kadar yerinde olduğunu hayat doğruluyor insanlara. Örneğin ben bu sözü bilmenin çok yararını gördüm.

Özellikle kentlerde yaşıyorsanız işiniz bu anlamda daha da zorlaşıyor. Mezra, köy gibi yerlerde genelde insanlar birbirilerinin aile köklerini bildiklerinden bazı durumlarda öngörü geliştirebilirler, bu da insanlar arasında birbirine karşı olan güveni veya güvensizliği belirler.

Toplumları birbirine bağlayan kişilere karşı algılarını yönlendiren bir başka durum da sanatsal üretimleri ve sanata bakışlarıdır.

Bu hafta konuğum şair dost, Murat Kayış.

Murat arkadaşımla bir arkadaşımın referansı ile tanıştım, sanatı ve sanata bakışı benim ona olan yakınlığımın ve arkadaşlığımızın gelişmesinin nedeni oldu. Güzel günlerde buluşmak umudu ile, şimdi şair arkadaşım Murat Kayış’ın biyografisini ve şiirini kendi kaleminden okuyalım.

MURAT KAYIŞ

Merhaba ben Murat Kayış

1987 Malatya doğumluyum

Hayatının merkezine edebiyatı koymuş ve şiir deryasında çalışmalar yapan, gayreti aşk olanın davası paktır diyen, beşeriyetin gam dolu yüküne dizelerle karşılık veren, acizane kalemimle üreten, tanımı TDK’da şair-yazar olan kelimelerin anlamlarına yakışmaya çalışan biriyim.

“Şiire Medfun” adında bir şiir kitabım çıktı ve yine “Şiire Medfun” adında on eserlik şiir albümüm bulunuyor.

Msg üyesiyim.

(Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği)

Mutenâ Aylık Kültür Sanat ve Edebiyat dergisinin genel yayın yönetmenliğini yapıyorum.

Birçok sosyal sorumluluk projesinde bulundum çeşitli dergi ve gazetelere çalışmalar verdim.

Şiirlere adanmış bir ömür benimkisi diyebiliriz. Çalışmalarımda dünya edebiyatının akımlarından paylar alıyorum, kalemi her güne biraz daha eğitimli çıkarmak istiyorum. Toplumcu bir şair olmayı istemek büyük bir sorumluluk sahibi olmayı gerektirir. Fikir ışığını yaymak için yeteri kadar bilgi sahibi olunmalı bunları söylemenin sebebi şaşırtıcı bir duruma tanıklık etmemden ötürüdür, ülkemizde yazan seviyesi okuyan seviyesini geçmiş bulunuyor düşünün yazanda yeteri okumuyor.

Kalemlerde nitelik aramalıyız öz eleştirimiz kesinlikle olmalı. Yakın tarihten cumhuriyet dönemi yazar ve şairlerimizin edebiyatımıza kazandırdığı büyük zenginlikler var.

Bu anlayışla ilerleyip akıl zenginliği yaşatacak eserleri topluma sunmalıyız.

Dijital çağda bu denli hızlı bir akışa kapılmak doğru değil, kalem tez canlılıkta hata yapar soğukkanlılıkla bütünleşirse, araştırmacı bir kimliğe kişiyi kavuşturur ve sorgulayıcı üretici bilgi dahilinde hareket etmekten hem zevk alır ve başarıya kavuşur.

“Ağıt Bileti”

Boğazın serin sularını arkama almışım,

Ve derin bir tarihin surlarına alnımı dayamışım,

Hınca hınç dolu kaldırımlara karışmışım.

Ve ezberimin yettiği kadar ağlamaya başlıyorum.

Tramvay dolusu yalnızlık hissi gölgemde,

Bir bıçak yarası sol göğsümde,

Birden uzanıp düşüverme telaşı her an adımlarımda,

Dört gündüzüm üç gece, dokuz saat uykumla,

İstanbul bana bakıyor hece hece.

Kapalı bir çarşıyım; kapılarımdan giren girene,

Ne bir bilmece ne de bir bulmacayım içimde kaybolan kaybolana.

Ruhum kan ile boyanmış bayrağın coşkusu gibi dalgalanmak istiyor,

Boğuyor nefesimi kıyılarına martı konan iskelenin nemleri,

Doğudan, kuzeyden, batıdan ve de güney düşüncelerimden bir ağıt bileti kesiliyor ömrüme.

Uzun bir soluk hediyesidir;

Neleri kaybettim neleri…

Güzellik adına ne yaptıysam her gülümün gövdesine bir balta sapı vuruldu. Ciğerlerime insan batıyor

Oysa ben bu sancıyı sigaradan sanırdım.

İnsandan insan ölüyor

Oysa ben bir tek insandan insan doğar biliyordum

Uzanıyor gölgemin yamacına bir mülteci ve dertler deryasında göz göze acıları tokuşturuyoruz.

Dilimiz akşamın karası,

Düşümüz biraz altın sarısı,

Hastane önünde onun da varmış bir zarası,

Offf ulan offff