Bizler uzun zamandır Türkiye’nin artan nüfusu ve genç nüfusunun kalabalıklığı ile övünürdük. Hatta Avrupa Birliğinin yaşlandığını ve bu nüfus yapısı yüzünden Türkiye’ye muhtaç olduğunu iddia edenler bile olurdu.

Bizler uzun zamandır Türkiye’nin artan nüfusu ve genç nüfusunun kalabalıklığı ile övünürdük. Hatta Avrupa Birliğinin yaşlandığını ve bu nüfus yapısı yüzünden Türkiye’ye muhtaç olduğunu iddia edenler bile olurdu.

TÜİK tarafından açıklanan son veriler Türkiye’nin nüfus artışında dramatik ve beklenmedik bir sorun ortaya çıktığına işaret ediyor, bu verilere göre:

Türkiye’de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre sadece 459 bin 365 kişi artarak 83 milyon 614 bin 362 kişiye ulaştı, yıllık nüfus artış hızı ise 2019 yılında binde 13,9 iken, 2020 yılında binde 5,5’a düştü. Bu çok beklenmedik ve radikal bir düşüş. Türkiye’de 2019 yılında 32,4 olan ortanca yaş, ise 2020 yılında 32,7’ye yükseldi.

Son on yıldaki nüfusumuz ve her yıl nüfusumuza eklenen kişi adedi yukarıdaki TÜİK verilerini kullanarak hazırladığım tabloda net bir şekilde görülüyor, her yıl ortalama 1 milyon kişi nüfusumuza eklenmiş!

Bu hesap nasıl yapılıyor? Yeni doğanlar nüfusa ekleniyor, ölenler ise çıkarılıyor. Elbette ADNK sistemine göre göç edenler, vatandaşlıktan çıkanlar yahut da vatandaşlığa alınanlar da hesaba artı ya da eksi olarak dahil ediliyor.

Nüfus artışının doğum ve ölüm sayıları arasındaki farktan epeyce daha fazla olduğu eminim sizin de dikkatinizi çekmiştir. Bu nüfusun nereden geldiği ve farkın nedeni de açıklamaya muhtaçtır. Unutmayın bu veriler aynı zamanda seçmen sayılarını da belirlemektedir. Acaba birileri kalem mi oynatıyor diye düşünmeden edemiyor insan.

Uzun yıllardır, nerede ise on yıldan fazladır Türkiye’nin nüfus artış hızı binde 13’lü seviyelerde dalgalanıyordu, ne oldu ise oldu 2020 yılında aniden binde 5,5’a düştü! İyi biliyoruz ki bu tip nüfus trendleri çok vahim olaylar yaşanmadan öyle aniden değişmez, yıllara yayılarak dalgalanır, sıçramalar yapmaz…

Malum iktidar işsizi ve hastayı saymıyor, kaybediyor, yüksek fiyatları yok ediyor, görmüyor kendince bir istatistik politikası uygulayarak algı operasyonu yürütüp duruyor. Bu sefer ortaya çıkan durum bu algı operasyonlarının foyasını ortaya çıkarmış olabilir.

Nüfus artışında olması gereken yaklaşık yarım milyon insan yok!

Soru şu doğumlar mı azaldı, yoksa ölümler mi çoğaldı?

Yoksa göç verdik ya da göç almadık mı?

Vatandaşlığa girip çıkan sayısında mı radikal bir değişim yaşandı?

TÜİK eş zamanlı olarak ölüm ve doğum istatistiklerini de yayınlamadığı için bu sorunun cevabını ne yazık ki bilemiyoruz…

TÜİK verilerine baktım buna göre yabancı nüfus, 2019, 2020 sayılarında hafif bir azalma var, lakin sonucu çok da değiştirecek ölçekte değil.

Elbette ilk aklımıza gelen, ve belki de en yüksek olasılık olan; Covid-19 pandemisi sebebi ile ölümlerin önemli ölçüde artmasının nüfus artışımızı frenlemiş olabileceği ihtimalidir.

Bu olasılık gerçek ise iktidarın Covid-19 pandemisi nedeni ile ortaya çıkan ölüm sayılarını halktan gizlediği, aynı vaka sayılarında olduğu gibi ölüm sayılarında da halka yanlış bilgi verdiği söylenebilir.

Eğer doğum sayılarında radikal bir düşüş varsa bu yaşanan derin ekonomik krizin insanların evlenmesi ve çocuk yapmasını engellediği şeklinde yorumlanmalıdır.

Yok eğer bu yavaşlama göç yüzünden ortaya çıktıysa buda mevcut iktidarın yarattığı siyasi, ekonomik ve hukuki kriz nedeniyle insanlar Türkiye’de yaşamak istemiyor göç edip gidiyor denilebilir.

Bu durumun aydınlanabilmesi için TÜİK’in doğum, ölüm, vatandaşlık ve göç istatistiklerini de yayınlamasını beklememiz gerekmektedir. Emin olunuz, ben fikri takibi sürdürüp bu konuyu aydınlatmaya çalışacağım.

Unutmayın ekonominin en önemli unsuru insan, insanların sahip olduğu nitelikler ve iş gücü potansiyelidir, bu noktada ortaya çıkan her anormalliği büyük bir dikkatle takip etmemiz gerekiyor.