Etkinlik, moderatör Metin Uzunöz'ün yazar Eyüphan Başar'ı ve Şey Yayınları temsilcisi Önder Birol'u katılımcılara tanıtmasıyla başladı. Aynı evi paylaşan iki dost olan Başar ve Birol'un hayat hikâyeleri, etkinliğin temel izleklerinden birini oluşturdu. Hukuk Fakültesi mezunu olan Eyüphan Başar, kesinleşmiş bir ceza nedeniyle avukatlık yapamıyor, bunun yerine hukuk danışmanlığı görevini sürdürüyor. Başar, 69 gün süren bir ölüm orucunun ardından Wernicke Korsakoff sendromu ve bipolar bozukluk tanılarıyla tedavi görüyor; maruz kaldığı işkenceler ve ölüm orucunun fiziksel etkileri nedeniyle engelli durumda. Önder Birol ise yayıncı, yazar ve şair kimliğiyle tanınıyor, çeşitli eserleri bulunuyor ve on yıl cezaevinde kalmış.
Birol, kitabın yayına hazırlanma sürecinde yaşanan teknik zorlukları, bu süreçte ikilinin deneyimlerini ve esere yöneltilen eleştirilere dair düşüncelerini paylaştı. Metin Uzunöz, insanların yaşama dair umutlarını diri tutan olaylara değinerek şunları söyledi: "Perulu Komünist Lider Gonzalo'yu kafeste aşağılamak için çıkardıklarında herkes gördü ki, umut karanlığa gömülse de asla yok olmuyor." Benzer şekilde, ölüm oruçlarının da en umutsuz koşullarda dahi direnişi ve kazanım ihtimalini simgelediğini ifade etti. Bu bağlamda, 12 devrimci tutsağın anısına, yoldaşlık bağlarına ve onların annelerinin bilincine atıfta bulundu.

Eyüphan Başar, hikâyelerini ve hayatından anekdotları anlatırken duygusal anlar yaşadı. Katılımcılar da bu anlara etkilenerek eşlik etti. Söz alan katılımcılardan Metin Uzunöz, kitaptan esinlenerek yazdığı bir şiiri okudu. Şerife Kazan ise bir yakınının ölüm orucu sürecine tanıklığını ve umudun en zor koşullarda dahi nasıl bir direnç oluşturduğunu anlattı.
Etkinlik, büyük ölçüde cezaevi deneyimi olan katılımcıların hüzün, coşku ve heyecanıyla şekillendi. Yaşanmışlıkların adeta bir film şeridi gibi gözler önünden geçtiği bu söyleşinin sona ermesiyle birlikte, Eyüphan Başar'ın yüzündeki huzur ifadesi dikkat çekti. Katılımcılar olarak, bir yoldaşla dayanışmanın ve cezaevlerindeki kuyu tipi tecride dikkat çekmenin mutluluğunu yaşadık. Eyüphan Başar, kendine özgü yazısıyla okurlarına kitaplarını imzalamaya devam ediyor.





