Hazine ve Maliye Bakanlığı, Nefes Kredi Paketi ile ilgili detayları açıkladı. Buna göre, 2020 yılı cirosu 1 milyon TL’yi aşmayan KOBİ’ler azami 50 bin TL, cirosu 1-10 milyon TL arasında olan KOBİ’ler ise azami 200 bin TL kredi kullanabilecekler, TOBB ve Oda / Borsalar da kaynaklarını bu bankalarda değerlendirerek projeye katkı sunacak.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Nefes Kredi Paketi ile ilgili detayları açıkladı. Buna göre, 2020 yılı cirosu 1 milyon TL’yi aşmayan KOBİ’ler azami 50 bin TL, cirosu 1-10 milyon TL arasında olan KOBİ’ler ise azami 200 bin TL kredi kullanabilecekler, TOBB ve Oda / Borsalar da kaynaklarını bu bankalarda değerlendirerek projeye katkı sunacak.
Bu yeni nefes kredisi 2020 yılı cirosunda 2019 yılına göre yüzde 25 kayıp yaşayan; Ticaret, Deniz Ticaret, Sanayi, Ticaret ve Sanayi veya Ticaret Borsası’na kayıtlı üyelere yönelik olacak.
İşletmelere 6 ay ödemesiz dönem olanağı sağlanacak olan 2021 Nefes Kredisi uygulamasında, kredi geri ödemeleri 12 eşit taksitte yapılacak. Söz konusu uygulamada Hazine destekli KGF kefaleti sağlanacak olup, faiz oranı yıllık yüzde 17,5 olarak belirlenmiş bulunmaktadır.
Anlaşılan o ki ekonomi yönetimi firmaların içinde bulunduğu durumu tam olarak anlayamamaktadır. Doğru piyasalardan bir feryat yükseliyor, bir çok firma “yandım anam” diye dövünüyor, bu feryadı duyan ekonomi yönetimi bir şeyler yapmaya çalışıyor, lakin doğru şeyi bulup, yapamıyor.
Öncelikle şunu söyleyeyim bu gün, bu ülkede yaşanan ekonomik sorunlar kredi dağıtılarak çözülemez!
Ülkede bir çok firma zombileşmiş vaziyettedir! Bu firmaların zaten krediye ulaşması, başvurup da krediye hak kazanması mümkün değildir. Başvurduğunda kredi alabilecek firmalarında bu kriz ortamında bile zaten tuzu kurudur krediye ihtiyacı yoktur. Bu firmalara siz ucuz kredi verdiğiniz zaman ucuz krediyi alan gidiyor dövize altına yatırıyor, çayın taşı ile çayın kuşunu vurup, el parası ile havadan para kazanmaya uğraşıyor, sonuçta istihdama ve üretime bir faydası dokunmuyor.
Bu gün sorun üretemeyen, istihdam yaratamayan, öngörülebilirliğini yitirmiş ekonomidir. Üstelik bu durum pandemi yüzünden de değildir, pandemi zaten var olan ekonomik krizi sadece daha da ağırlaştırmıştır.
Türk ekonomisi üretememektedir, bunu bir çok sebebi var, lakin en büyük sebebi toplumsal ve siyasi iklimin uygun olmamasıdır. Bu ülkede bırakın yatırımcıları, sade vatandaş bile geleceğe güvenmemekte ve geleceği öngörememektedir. Böyle bir iklimde kamu kaynaklarını kullanarak birilerine ucuz kredi dağıtınca bu krediler yatırıma, işe, üretime gitmemektedir. Ucuz krediyi bulan en kolayından döviz ya da altın almakta, kasalara istiflemekte ve bir kısmı da arsaya, binaya yatırmaktadır. Bir daha asla bu fiyatı bulamam diye lüks araba alanlar bile oluyor.
Bugünkü sorunun çözümü kredi değil hibedir!
Ekonomi yönetimi yaşaması, üretmesi mümkün olan firmaları titizlikle belirleyerek, bu firmaları hibeler ile desteklemelidir. Zombileşmiş, ölü firmalar itina ile ayıklanmalıdır, kamu kaynakları bu firmalara verilecek destekler ile hiçbir şekilde heder edilmemelidir.
Bu gün siz gerçek üreticileri hibeler ile desteklerseniz, o firmalar yarın üretir, vergisini verir ve siz vermiş olduğunuz hibeleri bu şekilde geri alırsınız. Bu firmalar iflas eder, yok olur, üretimden düşerse, sizin gelecekteki vergi gelirleriniz de olmayacaktır, yapılması gereken hesap budur.
Böyle bir durumda sadece firmalara değil geniş halk kesimlerine verilecek hibeler de acilen gereklidir. Bu hibeler tüketimi tetikleyecek, talebi canlandıracak ve ekonomide çarkların yeniden dönmesini sağlayacaktır.
Hane halkına kredi vermek de böyle riskli ortamlarda talebi canlandıramamaktadır, geleceği öngöremeyen, belirsizlikten korkan vatandaş kredi bulsa bile bunu tüketimde kulanmamakta, döviz ve atına çevirerek, nakitte kalmaya özen göstermektedir. Vatandaşın hesabı da radikal bir kur artışında elin parası ile para kazanmaya yönelmektedir. En kötüsü kurlar nasılsa ödeyeceğim faiz kadar artar bana zarar yazmaz, ödeyeceğim faizden fazla artarsa da para kazanırım diye düşünüyor insanlar. Hiç kimse kurların düşeceği olasılığını öngörmüyor. Durum böyleyken ekonomi yönetiminin ucuz kredi dağıtarak piyasaları canlandırma, istihdamı arttırma çabası hiçbir şekilde olumlu sonuç vermiyor.
Ekonomi yönetimini bu umutsuz çabalardan vazgeçmeye, ekonominin gerçek ihtiyaçlarına ve rasyonel çözüm yollarına odaklanmaya davet ediyorum