Sizlerde çoğu zaman görmüşsünüzdür,yaşlı amcalar,dedeler hava şartları ne olursa olsun,gün ağarmaya başlayıp,soğuk hava biraz kırılmaya başladığında,elinde bastonu,yada gazetesi ile parklardaki banklarda yerlerini alırlar. İstisnai durumlar olabilir tabiki,ev temizliği yapılacağı için birçok erkek evden kaçıp bu ortamda olmak istemeyip de parkları yada kahvehaneleri tercih eder.
Ama benim dikkatimi çeken görüntüler ise yaşlı amcaların parklardaki yaşamlarıdır.Neden erken saatte orada saatlerce otururlar.Kurabilirlerse birkaç yaş daşları ile sohbet ederler.Bu konuya benide her zaman etkileyen,sosyal medyada yazısı ile parmak basmış, bir alıntı yazı ile bugünkü köşe yazımı sizlere sunmak istedim.

(*)Ömür dediğin göz açıp kapamak Bir varmış bir yokmuş, Doğduk,büyüdük,yaşlandık. Hayat,

Edebiyattaki kompozisyon yazmak gibi. Giriş,gelişme,sonuç.

(**)Bu yaşlı amcaların dedelerin,bir çoğunun eşi ölmüştür.

Tek başına yemeğini yapacak, çayını demleyecek durumda değildir.

Gelininin yada damadının yanına sığınmıştır.

Bedeni ve ruhu artık gerilemeye başlamıştır.

Uzuvları görevini yapamaz hale gelmiştir.

Dermansız, çaresiz, mahsundur.

Yürekleri yumuşamış, gözyaşı gözünün kenarında hazır bekler, gurbetten geleni görse o yaşı akıtır hemen!

Yemeğini üzerine döker, takma dişi ağzından çıkar, dişi gıcırdar,

Damadın, gelinin, oğlunun, kızının, torunların küçük bir sözü gücüne gider.

Üzülür, gözleri dolar, yutkunur!

İçine atar acısını, çaresizliğini!

Sessizce, ezilerek sofradan çekilir, usulca.

-Baba niye kalktın, doymadın mı ki ?der, kızı, oğlu!

-Doydum yavrum doydum, siz devam edin der”. Der demesini de yüreği hüzünle dolmuştur dedenin!

-Allah'ım beni niye görmüyorsun, benimde canımı al! der.

Ve o dede yine usulca kendini kapıdan dışarı atmanın hesabını yapar, inceden inceye, iç çeke çeke!

Ne desin?

-Yavrum ben yavaş yavaş dışarı çıkayım” der, ve çıkar.

,O dışarı çıkış yanan yüreğine soğuk su gibi gelir.

Ya,Cami avlusuna ya da yeraltı çarşısı üzerine ya da parka gider, oturur. Parkta kendi gibi akranlarını,tanımasada selam verip oturur diğer yaşlının yanına.

Emeklilik maaşı olan yaşlılar,bir nebze iyidir ötekilerden.

Gelininin, damadının ihtiyacı da varsa, maaş hatırına ilgilenirler yine.

Ya yoksa?

Yeryüzünün en sevimsizi, en istenmeyeni siz olursunuz.

Varacağımız yer İhtiyarlık durağı.

Aman ha, parkta oturan yaşlıya, otobüsteki yaşlıya hürmet etmek gerekir!

Nasıl bir yaşantıları olduğunu bilmediğimiz için eleştirmemek lazım.

O yaşlara geldiğimizde bizlerde sınanacağız!

Hep beraber imtihan halindeyiz, son nefese kadar!

Tanıdığınız yaşlılara bir selamı esirgememek, sohbet etmek, durumuna göre bir çay, bir çorba ikram edebilmek,harika olur..

Saygı, sevgiyle ve kırmadan gönülleri almak,unları mutlu etmenin en basit davranış biçimidir. *.Ali Yılmaz.

**Alıntı.